TKP’nin Ankara adayları gazetecilerle buluştu: 'Bu tabloya meydan okuyoruz'

16 bin lirayı geçen açlık sınırını ve Koç Holding'in 54,5 milyarlık cirosunu hatırlatan Arikan "TKP tam da bu tabloya meydan okumak ve üstünü örtenlerle kavga etmek için bu seçimlere giriyor" dedi.

Haber Merkezi

31 Mart’ta gerçekleştirilecek olan yerel seçimlere sayılı günler kala Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) Ankara adayları, bugün gazetecilerle bir araya geldi.

TKP’nin seçimlere bakışı ve çalışmalarına odaklanılan buluşmaya, Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ali Ufuk Arikan, Çankaya Belediye Başkan adayı Çisel Demirkan Sakallı, Keçiören Belediye Başkan adayı Ferhat Şahin ve Mamak Belediye Başkan adayı Asuman Alkoyak katıldı.

Ankara Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde Ankara’daki gazetecilerle yapılan buluşmaya birçok kurumda ve bağımsız çalışan gazeteci katıldı.

‘Ülkenin özetini sunan veriler bunlar’

Buluşmada ilk konuşmayı gerçekleştiren Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ali Ufuk Arikan sözlerine, TKP’nin yerel seçimlere nasıl yaklaştığı ve Ankara’da hangi hedeflerle seçimlere girdiğini anlatarak başladı.

“Ülkeye baktığımızda nasıl bir tablo görüyoruz?” diyen Arikan, geçtiğimiz günlerde açıklanan Koç Holding’in 2023 yılı konsolide bazda toplam gelirini ve Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırma Merkezi’nin (BİSAM) "Açlık ve Yoksulluk Sınırı Şubat 2024 Dönem Raporu"nu gördüklerini söyledi.

Koç Holding’in 2023 yılındaki cirosunun 54,5 milyar dolara ulaşırken, açlık sınırının 16 bin lirayı, yoksulluk sınırının ise 55 bin lirayı geçtiğini hatırlatan Arikan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bize göre ülkenin özetini sunan veriler bunlar. TKP tam da bu tabloya meydan okumak ve üstünü örtenlerle kavga etmek için bu seçimlere giriyor.” 

‘Ankara’da Cumhuriyet satılık değil’

Seçimlerde olabildiğince her yerde direnç kanallarını arttırmak ve örgütlenecek şekilde hazırlandıklarını ifade eden Arikan, kimi belediyeleri kazanmak kimi belediyelerde ise meclise komünist denetçiler sokmayı hedeflediklerinden bahsetti.

Arikan, 2023 yılında gerçekleştirilen Cumhurbaşkanı Seçimi’nden sonra toplumda büyük bir umutsuzluğun ve enerjisizliğin ortaya çıktığını belirterek, “Bu umutsuzluğu ve enerjisizliği yok etmek için çabalıyoruz” dedi.

Arikan, sandıkla kurulan ilişkinin zayıflaması ve “AKP yeniden kazanabilir, bu yüzden AKP karşısında en güçlü partiyi destekleyelim” düşüncesi için de “Ölümü görüp sıtmaya razı olma hali toplumun enerjisizliğini besliyor” yorumunda bulundu.

ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın ülkücü olması ve Ankara’nın birçok ilçesinde AKP ve MHP’lilerin aday gösterilmesine dair konuşan Arikan, şu ifadeleri kullandı:

"Yavaş ülkücü, karşısındaki aday da öyle. Ankara’nın birçok ilçesinde gösterilen adaylar da AKP ve MHP’li. Bu durum siyasetin ilke ve programlarla yapılmadığını gösteriyor, herkes birbirine benzedi. Partiler arası geçiş çok hızlı, örneğin aday gösterilmeyen kişi ertesi gün başka bir partiden aday gösterilebiliyor.

Siyasetteki ilkesizlik ve omurgasızlığa hem sahada hem de sloganla yanıt vermek çok önemli. Bu yüzden sloganlarımızdan birisi ‘Zübüklerden kurtuluyoruz!' Değerler rant pazarlığı kapsamında satılık hale geldi. Bu yüzden diğer sloganımızda da 'Satılık değil' diyoruz. Örneğin Ankara’da Cumhuriyet satılık değil.”

‘Ortaklaşılan çıkarların merkezinde rant var’

ABB’nin “şeffaf ihale” uygulamasını başlatacağını ancak ihalelerin hangi firmalar tarafından alındığının açıklanmadığını vurgulayan Arikan, “İhaleleri alan firmaların bir kısmının AKP’li, bir kısmının ise CHP’li olduğunu biliyoruz. Bu rant düzeni içerisinde birbirlerinin ayaklarına basmıyorlar” dedi.

Arikan, partilerin rant konusunda büyük bir uyum içinde hareket ettiğini vurgulayarak, “Yavaş döneminde ABB Meclisi’nde alınan 8 bin kararın yüzde 95’i oy birliğiyle geçti. Büyük bir uyum ve işbirliği var. Çünkü ortaklaşan çıkarlar var ve bunun merkezinde de rant var” dedi.

Arikan ayrıca, ABB tarafından yapılan ihalelerin yüzde 60’ının; kamu alımlarında şeffaflığı ortadan kaldırdığı, kamu kaynaklarının verimli kullanılmasını önlediği ve rant aracı olarak kullanılması gibi nedenlerle eleştirilen pazarlık usulüyle gerçekleştirildiğinin de altını çizdi. 

‘HPV aşısı seçim döneminde gündem edildi’

Uzun zamandır mücadelesini yürüttükleri HPV aşısının seçim döneminde gündeme getirildiğini belirten Arikan, söz konusu aşının 30 yaş altı ve sosyal destek alan kadınlarla sınırlı tutulduğunu hatırlattı. 

Arikan, “Bu hak yalnızca sosyal yardım alan ailelerdeki kadınlara veriliyor. Yani geliri 5 bin TL’nin altında olan kişiler yararlanabilecek. Sadece ölüm sınırında yaşamaya mahkûm edilen yurttaşlara HPV aşısı sunuluyor ve bu da propaganda ediliyor” dedi.

‘Sadece rantta değil, gericilikte de ortaklaşıyorlar’

Arikan, AKP'li eski ABB Başkanı Melih Gökçek tarafından hayata geçirilmek istenen Diyanet Akademisi projesinin sonrasında CHP'li Büyükşehir Belediyesi ve AKP işbirliğiyle ABB Meclisi'nde oy birliğiyle kabul edilmesine de değindi. 
Arikan konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Ankara, cumhuriyet ve laikliğin sembollerindendir. Gökçek, Ankara Devlet Konservatuarı’nın yıkılarak, Anıtkabir'in yakınına cami yapmak istedi. Yurttaşların büyük tepki gösterdiği proje, tepkilerin ardından mahkeme kararıyla da durduruldu.
Ardından CHP’li belediye ve CHP’li belediye meclis üyelerine rağmen Diyanet Akademisi projesi tek bir itiraz çıkmadan kabul edildi. Sadece rantta değil, gericilikte de ortaklaşıyorlar.

Anıtkabir’in dibine Diyanet Akademisi kurmak cüretli bir karar. Bu adımı AKP attığında tepkiyle karşılandı, CHP attığında ise tepkisizlik var. Bu durum da enerjisizlikle alakalı. Bunların kanıksanmaması ve bunlara teslim olunmaması lazım.”

‘İnanmadığınız adaylara oy vermek zorunda değilsiniz’

“Seçime komünist belediyecilik ilkeleriyle giriyoruz” diyen Arikan, “Bu durumun Ankara’da da somut karşılıkları var” diyerek şöyle konuştu:

“2007 yılında Ankara’da su krizi yaşanırken, o dönemde yarım milyar bütçeyle Kızılırmak’tan su çekildi. Bilimsel raporlar çıkarıldı, Kızılırmak’ın kullanım suyu için bile tehlikeli olduğu belirtildi. Ancak Gökçek yine de bu adımı attı.

Yavaş ise Kızılırmak’tan çekilen suyun sulama şebekesine aktarılmayacağını söylemişti. Yaklaşık 3 ay önce ise Kızılırmak’tan 260 milyon litre su çekildiği öğrenildi. Belediye bunu duyurmadı bile.

Dersim ve Ovacık’ta sembolik ücretlerle kamusal bir hak olarak su sağlanabildiği akıllardan çıktı. Ankara en pahalı suyu kullanıyor. 'Su halkın temel hakkıdır ve ücretsiz şekilde halka sunulmalıdır' demek için de seçimlere giriyoruz.

Derdimizi anlatabilmek ve sesimizi güçlendirmek için de giriyoruz seçimlere. Eşitlik, özgürlük, laiklik ve cumhuriyet diyenler daha azına razı olmasın. İnandığı  değerlere ve ilkelere oy verebilsin.

‘Mecbur değilsiniz’ diyoruz, bu büyük bir siyasi meydan okuma. ‘İnanmadığınız adaylara oy vermek zorunda değilsiniz’ demek bizim için kavga konusu ve bu kavgayı büyütmeye çalışıyoruz. Seçimlerin bizim için önemi bu.”

‘Biz devrimin kalbini onlar rantı görüyor’

Arikan’dan sonra Çankaya Belediye Başkan adayı Avukat Çisel Demirkan Sakallı konuşma gerçekleştirdi. İşçilere yönelik hak gaspları, çocuk istismarları ve kadın cinayetlerine dair davalara baktığını aktaran Demirkan, “Biz Çankaya’ya baktığımızda devrimin kalbini görüyoruz, onlarsa rantı görüyor” dedi.

Demirkan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Söz konusu belediyecilik olduğunda rantta buluşuyorlar. Çankaya rantın başkenti haline geldi. Komünist belediyelik ile rant ve talanın önü kesilecek. Biz bunun için oylarınızı istiyoruz.”

‘Keçiören’de mahalle mahalle örgütleneceğiz’

Keçiören Belediye Başkan adayı Ferhat Şahin de buluşmada konuşan adaylar arasında yer aldı.

Keçiören’in nüfus açısından Türkiye’nin üçüncü büyük ilçesi olduğunu aktaran Şahin, Keçiören’de yaşayan yurttaşların büyük bölümünün mavi yakalı işçilerden oluştuğunu vurguladı.

Şahin, “Mahalle mahalle, pazar pazar seçim çalışması yapıyoruz ve insanlara komünist belediyeciliği anlatıyoruz. Belediyenin 4 milyara yakın bütçesi var, böylesi bir bütçenin emekçilerin yararına kullanıldığında nasıl bir fark yaratılacağını konuşuyoruz” dedi.

Amaçlarının, umudu mahalle mahalle örgütlemek olduğunu vurgulayan Şahin, sözlerini şöyle noktaladı:

“Bizi görüp umutlanan çok fazla insan oldu. AKP ve MHP’nin çok güçlü olduğu Bağlarbaşı’nda semt evi açtık. Yaptığımız çalışmalarda ‘İnandığınız değerlere oy verin’ diyoruz. Çünkü Keçiören’de CHP’nin adayı da MHP kökenli. Nakşibendi şeyhini mezarını ziyaret eden ve bundan çekinmeyen birisi. Biz bu karanlığa mahkum olmadığımızı biliyoruz ve Keçiören’de mahalle mahalle örgütlemeye kararlıyız.”

‘Büyük vaatlerde bulunup geceleri kuş tüyü yastıklarda uyumuyoruz’

Buluşma söz alan son aday ise Mamak Belediye Başkan adayı Asuman Alkoyak oldu. 

Mamak için “Sabahları gün doğmadan uzun uzun kuyruklarda bekleyip, sıkış tepiş otobüslerle işe giden ve akşam da aynısı yaşayan emekçilerin ilçesi” diyen Alkoyak, Mamak’ın yoksullaşmayı ve ekonomik krizi en derinden yaşayan ilçelerden birisi olduğunu vurguladı.

Alkoyak sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Biz komünistler gündüzleri seçim alanında büyük büyük vaatlerde bulunup, ardından geceleri kuş tüyü yastıklarda uyumuyoruz. Bizim iddiamız, ilkelerimiz doğrultunda bize oy verenlerle birlikte ülkemizi yağmadan, talandan ve ranttan uzak tutmak. Biz 31 Mart’a kadar değil, ülkemizi yağmadan kurtarana kadar mücadelemize devam edeceğiz."

‘Değerlendirmelerine saygı duyarız ancak ortaklaşamayız’

Konuşmaların ardından adaylar, basın emekçilerinin sorularını yanıtladı. Sol partilerin dağınık görüntü sergilemesine ilişkin soruyu yanıtlayan Arikan, şöyle konuştu:

“Konuşmamda anlattığım tablo solun kendi ilke ve değerlerinden geri adım atmasına neden oluyor. Biz bu tablonun kendi değerlerimiz ve ilkelerimizle değişmesi gerektiğini düşüyoruz. Ortaklaşabildiğimiz her yerde bir araya gelebiliriz. Buna dair birkaç defa çağrı da yaptık. 

Bunun yanı sıra Hatay Samandağ’da hiçbir pazarlık yapmadan veya talepte bulunmadan TİP’in adayını destekleyeceğimizi açıkladık. Artvin Kemalpaşa’da Sol Parti’nin adının destekleyeceğimizi söyledik. Benzer iddialar gösterdiğimiz yerlerde, diğer partilerin de bizim adayımızı göstermesini beklerdik ancak olmadı. 

Ankara’da da böyle bir tablo yok. Tabloya bakıştaki farklılıklar, ortaklaşmaların önüne geçiyor. 

ABB dair TKP’nin yanıt üretmemesi sorumsuzluk olur ve biz bunu yapamayız. Başka siyasi partiler daha farklı değerlendirmeler yapıyorlar, değerlendirmelerine saygı duyarız ancak ortaklaşamayız.”

‘Bir tane arabam var’

Asuman Alkoyak, Ferhat Şahin, Ali Ufuk Arikan, Çisel Demirkan Sakallı

Arikan, adayların gündeme gelen mal varlıklarını nasıl değerlendirdiği ve kendi mal varlığına dair soruyu ise şöyle cevapladı:

"Altınok, ilginç bir miras listesi açıkladı. Yüzde 95’i babadan miras. Kimse Altınok’un on yıllardır bir şey almadığına inanmaz bence. O liste, mal varlığının epey küçük bir bölümü.

Belediye zenginleşmenin ve rantın aracı. Bu yüzden de Türkiye’deki siyaset de değişmeli. Eskiden milletvekili olmak önemliydi, şimdi milletvekilleri belediye başkanı olmak için birbirleriyle yarışıyor. Bu da dönen paranın göstergelerinden birisi. 
Benimse bir tane arabam var. Bu da babadan miras sayılabilir onun dışında bir mal varlığım yok. Kendi emeğimizle geçiniyoruz onun dışında bir varlığımız yok. O yüzden mal varlığımız da tek cümleyle bitiyor."

Danışma kurulları

Seçim için danışma kurulları oluşturulduğunu belirten Arikan, kurullarda mimar, mühendis, halk sağlıkçılarının yer aldığını ve bir belediyenin bütün şekilde yönetilmesi için gereken tüm başlıklarda uzman kişilerin bu oluşturulan kurullarda bulunduğunu aktardı.

Arikan’ın sözlerinin ardından danışma kurullarında yer alan isimler de, yapılması gereken belediyeciliğe dair kendi alanlarından örnekler verdi.