İç Anadolu Kariyer Fuarı (İKAF), bu yıl 28-29 Şubat tarihlerinde Eskişehir’de, Anadolu Üniversitesi’nde yapılacak. Pek çok sermaye grubunun sponsor olduğu fuar, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi tarafından koordine ediliyor.
Fuara sponsor olan sermaye gruplarına bağlı şirketlerdeki çalışma koşulları tartışmalıyken, fuar bazı öğrenciler tarafından sermayenin kendini “kariyer” başlığı altında aklama aracı olarak görülüyor. Öyle olmadığı halde bazı öğrencilere kayıt yapılmasının zorunlu olduğu söylenirken, bazı akademisyenler fuara kayıt yaptıran öğrencilere ek puan vereceğini söylüyor.
Türkiye Komünist Partisi (TKP) Tepebaşı Belediye Meclis Üyesi adayı ve Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Baskı Sanatları bölümü öğrencisi Taylan Ferhat Adıgüzel'le İKAF’ı konuştuk.
‘Kariyer fuarları AKP tarafından oluşturulmaya çalışılan kültürel hegemonyanın bir parçası’
AKP iktidarının sermaye gruplarının kârı için her şey yapabileceğini söyleyen Taylan Ferhat Adıgüzel, üniversitelerde “rengarenk” kariyer fuarı yapan iktidarlarla okullara imam sokan iktidarın aynı olduğunu hatırlattı. “Erdoğan iktidarı Türkiye’deki sermaye gruplarının maksimum kârı için her şeyi yapabilecek, her alanda nabza göre şerbet vermekten hiç çekinmeyecek bir iktidar” sözlerini kaydeden Adıgüzel, şunları söyledi:
“Bizler AKP’nin siyasal alanda hep gericilikle veya insanlık dışı sermaye yanlısı politikalarıyla belirli değerlerimize saldırdığını biliyoruz. Erdoğan iktidarı Türkiye’deki sermaye gruplarının maksimum kârı için her şeyi yapabilecek, her alanda nabza göre şerbet vermekten hiç çekinmeyecek bir iktidar. Bunun bir sonucu da aslında aynı iktidarın elinden liselere imam sokulurken, üniversitede ‘cafcaflı, rengarenk’ bir kariyer fuarı pazarlanması oluyor.”
Adıgüzel, üniversitenin bütün kaynaklarının bu fuar için ayrıldığının gözle görüldüğünü kaydetti. Öğrencilerin kendilerini alanlarında geliştirmelerine karşı olmadıklarını söyleyen Adıgüzel bugün bahsi geçen kariyer fuarlarının AKP tarafından oluşturulmaya çalışılan kültürel hegemonyanın bir parçası olduğunu kaydetti:
“İki aydır üniversitemizde İKAF’a dair gözle görülür bütünlükte bir örgütlenme çabası var. Üniversitenin her kaynağı, bu fuarın ‘iyi bir sonuç’ verebilmesi için kolları sıvamış durumda. Bizler öğrencilerin bir araya gelmelerine, çeşitli etkinliklerle kendi alanlarına yönelik workshoplarla veya uzmanlarla ehliyetlerini geliştirebilecekleri kolektif bir süreci birlikte örmelerine karşı olamayız fakat bugün kurgulanan kariyer fuarları bu içerikten uzaklaşıp büyük bir riyakarlıkla 20 yıldır siyasal İslam’la, gericilikle, bireyselcilikle AKP tarafından oluşturulmaya çalışılan kültürel hegemonyanın bir parçasına dönüşmüş durumda.”
AKP ve sermayenin ikiyüzlü olduğunu belirten Adıgüzel, fuara katılan şirketlerin vergi aflarını, doğaya ve insanlığa karşı işlediği suçları hatırlattı:
“İkiyüzlüler çünkü bugünün Türkiye’sinde gençlerin geleceklerine baktıklarında ne kadar umutsuz olduklarını görmelerine rağmen bu gerçekliğin üstünü sürekli kapatmaya çalışarak ‘istersen yapabilirsin’ temalı içerikleri önümüze koyup koyup duruyorlar, hatırı sayılır bir çoğunluk ise gerçekten bunları artık yemiyor. İkiyüzlüler çünkü bu fuarları yaparken yanlarına aldıkları sermayedarlar, şirketler, patronlar asıl bizim geleceğimizi bizden çalanlar, doğayı, insanı sömürmekten hiç geri vites yapmayıp her yıl daha fazla kâr elde edebilmek için iktidarıyla birlikte, vergi sildirmeler, çeşitli hukuksuzluklar, işçi atımları ve işçi cinayetleriyle dolu sabıkalarıyla gelip bize geleceğimiz için tavsiyelerde bulunuyorlar.”
Geçtiğimiz dönem Anadolu Üniversitesi’nde intihar eden Resul Alan ve Mükrime Hatun KYK Kız Öğrenci Yurdu’nda intihar eden Eskişehir Teknik Üniversitesi öğrencisi Sezen’i hatırlatan Adıgüzel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İkiyüzlüler çünkü daha geçtiğimiz dönem okulumuzda ve şehrimizde iki öğrenci yaşamına son verirken olayın üstünü örtmeye, olmamış gibi davranmaya çalışırlarken, arkadaşımızın geleceksizlik yüzünden yaşamına son verdiği yerde bizlere ‘gelecek’ pazarlamaya çalışıyorlar. Aymazlar, daha öğlen ve akşam öğrencisine farklı öğün sunamayan üniversitemiz bizim ‘kariyerimizi önemsiyormuş…’”
‘Kendi geleceğimizi kazanmak için bu düzenden hiçbir şey bekleyemeyiz’
“Yani aslında gerçek sorunlarımıza hepsi gözlerini kapatırken bir taraftan kariyercilikle bir taraftan eğitim kurumlarına tarikatları sokarak, bilimi ellerinden geldiğince eğitim sistemimizden çıkartmaya çalışarak bir nevi bizleri el birliğiyle ‘uyutmaya çalışıyorlar’”.
Taylan Ferhat Adıgüzel “Türkiye’ye, bu düzene, AKP’sine veya muhalefetine baktığımızda geleceğimiz hakkında umut üretebilmek zor fakat biz bu gerçekliğin yerine mücadeleyi ve dayanışmayı koymak zorundayız” sözleriyle umutlu olmak gerektiğini belirtti:
“Evet bugün Türkiye’de gençlerin arasında sıkça konuşulan bir konu geleceksizlik. Türkiye’ye, bu düzene, AKP’sine veya muhalefetine baktığımızda geleceğimiz hakkında umut üretebilmek zor fakat biz bu gerçekliğin yerine mücadeleyi ve dayanışmayı koymak zorundayız, kendi geleceğimizi kazanmak için bu düzenden hiçbir şey bekleyemeyiz. Bir araya geleceğiz, insanca bir yaşam için, sosyalizm için mücadele edeceğiz. Hem Erdoğan’ı hem de Türkiye’nin başına üşüşmüş bütün zenginliklere el koyan patronları bu ülkeden göndereceğiz ve kendi geleceğimizi, insanca bir geleceği biz yaratacağız.”
TAB Gıda: Düşük ücret dayatması, mobbing ve sendikalaşmak isteyen işçilere baskı
Peki gençlere "kariyer" vaat eden fuarın sponsoru olan şirketler, işçilerine ne vaat ediyor?
Türkiye’deki fast food zincirlerinin sahibi TAB Gıda, İKAF ‘24’ün ana sponsorlarından. Burger King, Arby’s, Popeys, Sbarro, Subway’in Türkiye’deki işletmecisi olan şirket Usta Dönerci, Usta Pideci ve Tıkla Gelsin’in kurucusu.
TAB Gıda bünyesinde çalışan işçiler, 2022 yılında kötü çalışma koşullarına karşı DİSK’e bağlı Gıda-İş ve Dev Turizm-İş Sendikaları öncülüğünde bir araya gelerek çalışma koşullarının her geçen gün daha da geriye gittiğini vurgulamıştı. İşçiler, yaptıkları basın açıklamasında şunları söylemişti:
“Fast food işçisi olarak yarış atı değiliz, performans uygulaması ile bizi yarıştırmayın. Rekabet değil, insanca çalışma istiyoruz. Çalışırken hak gasplarına uğramak, haklarımızın yenilmesini istemiyoruz. Alın terimizin, emeğimizin karşılığı tam verilsin. Çalışırken endişesiz, güven içinde çalışmak, gelecek kaygısı duymak istemiyoruz.”
TAB Gıda işçileri, 2022 yılında bir kez de şirketin İstanbul’da bulunan merkezi önünde bir araya gelerek maaş artışı ve sendikalaşmak için basın açıklaması yapmıştı. Sendikalaşmak isteyen işçilerin işten atıldığını söyleyen işçiler “Çalıştığımız şirketler milyarlarca para kazanırken fast food işçileri olarak bizler açlık sınırına yakın ücretle çalışmak zorunda kalıyoruz. Örgütlenmek isteyen, sendikalaşmak isteyen işçi kardeşlerimiz hemen işten atılıyor” sözleriyle duruma tepki göstermişti.
Yine TAB Gıda’ya bağlı Burger King Türkiye’de kötü çalışma koşulları, taciz ve mobbingle anılan şirketlerin başında geliyor. 2020 yılında Patronların Ensesindeyiz’e konuşan Burger King işçileri mola sürelerinin kısaltıldığını, bazı yöneticilerin kadın çalışanlara tacize varan şekilde sözler söylediğini belirtmişti. Bunun üstüne Burger King İşçileri Dayanışma Ağı kurulmuş, işçiler kötü çalışma koşullarına karşı bir araya gelmişti.
Sabancı’nın asıl yüzü: CarrefourSA işçilerinin durumu
CarrefourSA ise İKAF ‘24’ün altın sponsorlarından. Türkiye’de Sabancı Holding tarafından işletilen CarrefourSA, tıpkı TAB Gıda gibi pek çok hak gaspı, mobbing ve sendika karşıtı hareketle gündeme gelmişti, gelmeye devam ediyor.
Geçen sene ağustos ayında market zincirinin Esenyurt’taki deposunda çalışan işçiler, promosyonlarının ödenmesi için “mesaiye kalmama eylemleri” düzenlemiş, bunun sonucunda işçiler işten çıkartılmıştı. Ardından diğer depo işçileri, işten çıkartılan işçilerin iadesi için iş bırakmış, iş bırakma eyleminin üzerinden bir saat geçtikten sonra yönetim işçilerin taleplerini kabul etmişti. İşten atılan personeller işe geri alınmış, promosyonlar ödenmişti.
Son olarak bu 16 Şubat’ta İzmir’de çalışan CarrefourSA işçilerinin Evrensel gazetesine yazdığı mektupta görünen durum, market zincirinde hiçbir şeyin değişmediği yönünde. İşçiler, sendikaları Tez Koop-İş’in kendilerinin taleplerini dikkate almadığını söylerken “İşçiler kararlı, bu işçiler açlık sınırı, asgari ücret gibi seviyelerden kurtulmak istiyor çünkü bunu hak ettiğini düşünüyor” sözleriyle ücretlerinin asgari ücrete eşitlenmesine karşı çıktıklarını söyledi.
İşçilerden Eczacıbaşı’na: ‘Madenci çocuklarının haklarından çalarak kültür taşıyıcısı imajı veriyor’
Eczacıbaşı, fuarın gümüş sponsorlarından. 1947 yılında kurulan şirket pek çok alanda faaliyet yürütüyor. Kültür-sanat da bu alanlara dahil. Kültür-sanat alanında en bilinen faaliyetleri İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV). Eczacıbaşı’na bağlı kurumlarda çalışan işçiler, şirketin kültür-sanat alanında faaliyet yürütmesinin işçi düşmanlığına engel olmadığı görüşünde.
2022 yılında Eczacıbaşı Esan Madencilik’in taşeron firması Sargın İnşaat madeninde çalışan 243 işçi, küçülme bahanesiyle işten çıkarılmıştı. Maden işçileri ise işe geri dönmek için işletmenin Kuzey sahasında Bağımsız Maden İş Sendikası’yla birlikte direnişe geçmişti.
'Sadece öldüğümüzde değil, direndiğimizde de madenciye sahip çıkmanızı talep ediyoruz'
Bağımsız Maden İş Sendikası, direniş zamanında yaptığı bir açıklamayla sanat camiasına seslenerek Eczacıbaşı’nın “madenci çocuklarının haklarından çalarak kültür taşıyıcısı ve koruyucusu bir sermaye grubu imajı vermeye çalıştığını” söylemişti:
“Balıkesir’in Balya ilçesinde bulunan Eczacıbaşı Esan Madencilik’e bağlı çinko ve kurşun madeninde 243 maden işçisi sendikaya üye oldukları için, haklarını aradıkları için, olmayan mücbir sebepler ve arazi koşulları gerekçe gösterilerek 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nde haksız, hukuksuz bir şekilde işten atılmıştır.
Bu mesajı size Balya’daki madenin önünden yazıyoruz. Madenciler ve sendika yetkililerimiz bugün itibariyle geceli-gündüzlü madenin kapısında bekleme kararı almıştır. Hava soğuk ama dışarıda bizi ve çocuklarımızı açlık bekliyor. Hava soğuk ama birliğimiz ve dayanışmamız bizi güçlü tutuyor.
Dayanışmadan bahsetmişken…
Sevgili sanat insanları, tiyatrocular, film yazarları, senaristler, oyuncular, gazeteciler, Türkiye'nin sanat ve kültür üreticileri, Eczacıbaşı 243 arkadaşımızın ceplerinden çalınanlarla sizi finanse ediyor. Madenci çocuklarının haklarından çalarak kültür taşıyıcısı ve koruyucusu bir sermaye grubu imajı veriyor. Bu vicdansızlıktır, ahlaka uymaz. Hiçbir değere uymaz. İşçinin kıdemine, ihbarına çökerek işçinin sendikalaşma hakkını gasp ederek ‘kültürlü’ gözükmeye çalışıyor Eczacıbaşı grubu.
Sendikamız en başından itibaren diyalogla çözüm istiyor. Esan yetkilisine de görüşme talebimizi ilettik. Yoksa kapısından hiçbir güç bizi ayıramaz. Sevgili sanat, kültür, basın camiası sizden ricamız Eczacıbaşı’nı sıkıştırın, madencilerin tarafında durun, onların seslerini yaygınlaştırın. Eczacıbaşı’nın ikiyüzlü davranmaması gerektiğini haykırın. Bir destek tweeti atın. Eczacıbaşı yöneticilerini arayın bu durumu sorun. Vaktiniz olursa maden önüne gelin sıcak çayımızdan için.
Sadece öldüğümüzde değil, direndiğimizde de madenciye sahip çıkmanızı talep ediyoruz.
Sevgi ve saygılar…”
Bronz sponsorlar arasında da mobbing, baskı ve düşük ücretle anılan şirketler var. Arçelik, Metro ve EnerjiSA bu şirketlerden bazıları.