Hukuk zenginler için 'hızlı' çalışıyor: Kiracıya jet hızıyla tahliye

Halk arasında bu davaların çok uzun sürdüğü düşünülse de işin gerçek yüzü öyle değil. Ödediğiniz kira bedeli tutarı sizin hak arama özgürlüğünüzün sınırlarını da belirliyor.

Özkan Öztaş

AKP'nin bir süredir sloganı haline gelen "Türkiye hızlanıyor" iddiasının daha çok yoksul yurttaşların zararı için olduğunu düşündürecek bir olay Antalya'nın Alanya ilçesinde meydana geldi. Konut kiralarındaki artış sonrasında ev sahibinin evden çıkarmak istediği kiracının tahliyesi için jet hızıyla karar çıkarken, kesin niteliğindeki sonuç kiracının bir günde sokağa atılmasına neden oldu. 

Dava süreci tahmin edildiği gibi uzun sürmüyor

Son dönemlerde özellikle büyük şehirlerdeki konut kiralarının kontrolsüzce artması sonucu birçok kiracı kendilerine karşı açılan tahliye davalarına muhatap olmakta. Halk arasında bu davaların çok uzun sürdüğü düşünülse de işin gerçek yüzü öyle değil. Ödediğiniz kira bedeli tutarı sizin hak arama özgürlüğünüzün sınırlarını da belirliyor. Yıllık kira bedeliniz belli bir tutarın altındaysa mahkeme son derece hatalı ve haksız bir karar vermiş olsa da bu karar kesin nitelikte oluyor ve istinaf yoluna başvurulamıyor. Adalete ulaşma hakkının ödenen kira bedeline göre değiştiği bu durumun yeni bir mağduru da Antalya'nın Alanya ilçesinde yaşayan kiracı Tuğra Köklen oldu.

Otizmli çocuğu ile sokağa atılıyor

Alanya’da yaşayan Tuğra Köklen isimli yurttaş velayeti kendisinde olan otizmli çocuğu ile birlikte kiracı olarak yaşadığı evden tahliye edilmesi için ev sahibinin 5 ay önce açtığı davanın ilk duruşmasında jet hızıyla verilen kesin nitelikteki mahkeme kararı ile tahliye edilecek.

Çocuğunun otizmli olduğunu ve aynı zamanda işitme engeli bulunduğunu belirten kiracı, “Eski eşimle boşandıktan sonra velayetini üstlendiğim çocuğumla kiracı olarak yaşadığımız evi yeni bir kişi satın aldı. Bu kişinin oturduğumuz apartmanda hem kendisinin hem de eşinin adına kayıtlı iki evi daha var. Kendisi polis memuru. Birinde kendileri oturuyor diğerinde ise başka bir kiracı var. Benim kiracı olduğum evi de satın almışlar. Aynı binada 3 dairenin sahipleri bunlar. Bana ihtarname gönderdiler ve eski ev sahibine ödediğim kira tutarının 4 katını ödememi ve evi 6 ay içinde tahliye etmemi istediler. Çocuğum 9 yaşında henüz ve sağlık durumu gereği yaşadığı alıştığı mekanı ve evi bir anda değiştirmek mümkün değil. Mahkemeye oğlumun eğitim gördüğü özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinin müdürü ve öğretmeninin hazırladığı raporu sundum. Bu raporda oğlumun bu tarz değişimlere zorlanmasının kedisinde ciddi ve kalıcı davranış bozukluklarına yol açabileceği belirtiliyor. Ayrıca mahkemeye oğlumun hastane raporunu ve kaymakamlıktan verilen özel eğitim ve değerlendirme kurulu raporunu da sundum ancak değerlendirmeye bile alınmadı” dedi. 

'28 bin liran yoksa itiraz hakkın da yok'

Evi tahliye etmediği için ev sahibi tarafından kendisine tahliye davası açılan kiracı şunları anlattı:

Ev sahibi sadece oğlumu evlendirmeyi düşünüyoruz eve ihtiyacımız var demiş dava dilekçesinde. İhtiyacının gerçek, samimi ve zorunlu olduğunu ispatlaması gerekiyor. Oğlunun evlenmek üzere olduğuna dair hiçbir delil yok dosyada sadece kendi beyanı var. İlk duruşma 5 ay sonra 18 Ocak 2024 tarihinde yapıldı ve ne olduğunu anlamadık. Mahkeme ilk duruşmada davacının iki tanığını dinleyip hiçbir araştırma yapmadan davayı kabul etti. Sadece davacı 'oğlum evlenecek' dedi diye davayı kabul etti. Böyle bir şey olabilir mi? Karar yüzde yüz hatalı ama itiraz edemiyorum. Yıllık kira bedeli 28 bin 250 TL'den düşük olduğundan kararın kesin olduğunu itiraz edemeyeceğimi söyledi hakim. Mahkeme aynı kararı benden 500 TL fazla kira ödeyen bir kiracı hakkında verse o kiracı hemen tahliye edilemiyor, karara itiraz edebiliyor, hatalı ise karar denetimden geçebiliyor ve hakkını bir üst mahkemede arayabiliyor ama ben arayamıyorum. Hakkımda verilen karar bence hatalı ama ödediğim kira düşük diye karara itiraz edemiyorum. Böyle bir adalet olamaz.

'Düşük kira ödeyenin hukuki hakkı yok sayılıyor'

Konuya dair soL'a konuşan Tuğra Köklen'in avukatı Canel Durak, kiracılar arasında maddi ayrım gözetildiğine ve düşük kira ödeyen kiracıların hukuken itiraz haklarının olmamasına vurgu yapıyor. Üstelik bu rakamlar enflasyona göre değiştiği için kiracı davanın açıldığı tarihte bunu karşılıyor olsa dahi davanın sonuçlandığı tarihte rakamlar değiştiği için itiraz hakkını kaybedebiliyor. 

Avukat Canel Durak kira bedelinin az olduğu örneklerdeki hak arama özgürlüğünün kısıtlanmasına dair şöyle diyor: 

"Tahliye davalarında yıllık kira bedeli dava değeri olarak belirleniyor. Örneğin; 2023 yılında aylık kira bedeliniz 2 bin TL ise ve 2023 yılında ev sahibiniz size sulh hukuk mahkemesinde ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açmış ise bu davada karar 2023 yılı içerisinde verilirse bu karara karşı istinaf yoluna başvurma hakkınız var. Çünkü 2023 yılında istinaf sınırı 17 bin 830 TL olarak belirlenmiş. Yıllık kira bedeliniz yani dava değeri 24 bin TL olduğundan istinaf sınırının üstünde kalıyor ve kararın hatalı olduğunu düşünüyorsanız bir üst mahkemeye başvurma hakkınız oluyor. Başvuru yaptığınız zaman karar kesinleşmediği için icra da edilemiyor.

Aynı davada 2024 yılı içinde karar verildiğinde ve 2024 yılında istinaf sınırı 28 bin 250 TL olduğundan dava değeri bu sınırın altında kaldığı için aynı karar bu sefer sulh hukuk mahkemesi tarafından kesin nitelikte veriliyor ve karar derhal icra edilebiliyor. Bu karara karşı istinaf yoluna başvuramıyorsunuz.

Maalesef bu durum uygulamada çok fazla mağduriyete sebep oluyor. Özellikle yoksul vatandaşlar daha kötü şartlara sahip evlerde daha düşük kira bedelleri ödeyebildiği için oturmak zorundalar. Bu kişiler sırf ödedikleri yıllık kira bedeli tutarı belli bir seviyenin altında kaldığı için hak arama özgürlüğüne sahip değiller. Hakimler hatalı kararlar verebilirler ve zaten veriyorlar. Ama aynı hatalı kararın mağduru olan iki kişiden birine sırf daha fazla kira bedeli ödeyebildiği için bu hukuka aykırılığın kaldırılması için üst mahkemeye başvurma hakkı tanınırken daha düşük kira ödeyen diğer kişiye bu hakkın tanınmamış olması çok vahim bir durum. Tuğra Bey'e açılan davada benzer konudaki tüm Yargıtay içtihatlarına aykırı şekilde son derece hatalı bir karar verildi ancak karar kesin nitelikte verildiği için maalesef yargı eliyle yaratılan bir mağduriyet ve adaletsizlik doğmuş oldu. Bu karar bir ay önce verilseydi Tuğra Bey oğlu ile yaşadığı evden apar topar tahliye edilemeyecekti, karara itiraz edebilecekti." 

Antalya'da kira bedellerinin birkaç yıl içinde katlanarak arttığını belirten Avukat Canel Durak özellikle şehrin turizm bölgesi olması nedeniyle patronların iştahını kabarttığını belirtiyor. Durak, "Bu durum son yıllarda açılan tahliye davalarının sayısındaki muazzam artıştan da anlaşılmakta. Yoksul kesim açısından mevcut durumda barınma hakkı, sağlıklı bir konutta yaşama hakkı maalesef erişilmesi imkansız bir duruma gelmiş bulunuyor. Hizmet sektöründe çalışanlar memleketinden ailesiyle birlikte değil de yalnız gelip çalışıyor, çalıştığı yerin lojmanı varsa orda kalıyor yoksa 4-5 kişi aynı evi kiralayarak yaşıyor bu şekilde kira parasını denkleştirebiliyor. Buradaki çekişme yargıya intikal ettiğinde de hukukun varsıl kesimin, mülk sahibinin, güç sahibinin lehine uygulandığı yargısal pratikler ise bu durumu giderek daha vahim bir hale sokuyor" sözleriyle anlatıyor süreci. 

Hukuk düşük kira ödeyen yoksulların itiraz hakkını dahi elinden alıyor. Kirasını ödeyemeyen yurttaşlar da zora durumda kalıyor.