Haiti'deki siyasi kriz çeteleri başa getirmek üzere: Başkenti ele geçirdiler

Haiti'de haftasonu iki büyük hapishaneyi basan çeteler, başkentin büyük bölümünü kontrolüne aldı. "Barbekü" lakaplı çete lideri Chérizier, amaçlarının hükümeti devirmek olduğunu söyledi.

Can Kuyumcuoğlu

Haiti'de çetelerin hafta sonu ülkenin en büyük hapishanesini basmasının ardından ilan edilen 72 saatlik OHAL üçüncü gününde.

Hapishane baskının ardından ülkenin havalimanı da çeteler tarafından abluka altına alınırken, Kenya'ya geçtiğimiz hafta seyahat etmiş olan ülkenin fiili başbakanının ülkeye henüz dönüş yapamadığı düşünülüyor.

Eski devlet başkanı Jovenel Moïse'ye düzenlenen suikastın ardından üç yıldır siyasi kriz yaşayan Haiti'de 2017 yılından bu yana seçim yapılmıyor. Bu nedenle mevcut hükümetin görev süresi resmen dolmuş durumda. Bir yandan güvenlik hizmetlerinin de çöküş yaşadığı ülkede yoksulluk da git gide artıyor.

Devlet Başkanı Jovenel Moïse, 2021'de suikaste uğramıştı

Çeteler siyasete sızdı

Haiti'deki çeteler, uzun zamandır yaşanan siyasi boşluğun ardından bir ittifak içerisine girerek siyasi alana da nüfuz etmeye başladı. Çete liderlerinden biri olan "Barbekü" lakaplı Jimmy Chérizier, yaşanan olayların hükümeti devirmek için başlatıldığını açıkça dile getirdi.

Jimmy "Barbekü" Chérizier

Birlik içerisinde hareket etmeye başlayan çeteler, başkent Port-au-Prince'in büyük bir bölümünü kontrol altına almış durumda. Çetelerin başkentteki havalimanını da çevrelemesinden dolayı uluslararası uçuşlar yapılamıyor. Çeteler, aynı zamanda iki büyük hapishanede polise üstünlük sağlayarak binlerce mahkumun firar etmesini sağladı.

Moïse'nin ölümünün ardından fiili olarak devlet başkanlığını yürüten Haiti Başbakanı Henry, ülkede seçimlerin yapılacağını vaat etmiş, ancak bunu başaramamıştı. Henry, şu an ülke genelinde gayrimeşru olarak görülüyor. Siyasi kademedeki bu zayıflama, ülkede halihazırda güçlü olan çetelerin nüfuzunu daha da artırmasına neden oldu. Çeteler içinde kurulan koalisyonun lideri olan Chérizier ve Gpèp adlı çete, başkentin kontrolü için uzun süredir savaş içerisindeydi.

Çetelerin, ülkede ağırlıklı bir güç olma yolunda olduğuna dair değerlendirmeler artıyor.

Başbakan polis istemek için Kenya'ya gitmişti

Haiti'nin fiili başbakanı Ariel Henry, geçtiğimiz hafta Doğu Afrika ülkesi Kenya'ya seyahat etmişti. Kenya, geçtiğimiz yıl, Birleşmiş Milletler (BM) misyonu kapsamında Haiti'ye güvenlik gücü göndermeyi kabul etmiş, ancak ülke mahkemeleri polislerin ülkeye konuşlanması yönündeki kararı ertelemişti. Henry, anlaşmanın tamamlanması için ülkede bulunuyordu.

Haiti'nin fiili başbakanı Ariel Henry

Ülkedeki şiddet olaylarının başlamasının ardından vekaleten başbakanlık görevini yürüten Maliye Bakanı Patrick Boisvert, OHAL kararnamesini imzalayan isim olmuştu.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Henry'nin ülkeye dönüş yolunda olduğuna dair açıklama yapsa da, başbakanın uçağının ülkeye iniş yaptığına dair bir bilgi henüz bulunmuyor. Bazı medya kuruluşları, Henry'nin önce ABD'nin New Jersey kentine uçtuğunu, oradan da Haiti'yle Hispaniola adasını paylaşan Dominik Cumhuriyeti'ne yola çıktığını, ancak uçağının nihai kararla Porto Riko'ya iniş yaptığını iddia etti.

Henry ve Kenya Devlet Başkanı William Ruto, 1000 Kenya polisinin Haiti'ye sevk edilmesine ilişkin anlaşmayı karşılıklı imzaladı. Kenya hükümeti, Haiti'ye polis gönderilmesini erteleyen mahkemelerin bu anlaşmayı kabul edeceğini umuyor.

Haiti'deki çöküş ne zaman başladı?

Haiti'deki çöküşün başlangıcı olarak devlet başkanı Moïse'nin 2021 yılında suikaste uğraması gösterilse de, ülkedeki ekonomik yıkım, Jean-Claude Duvalier'in devlet başkanı olduğu dönem olan 2010'da yaşanan deprem sonrası başladı.

Haiti'de 2010'da meydana gelen deprem büyük bir ekonomik yıkıma yol açmıştı.

Ülkedeki deprem felaketi ve ekonomik çöküşün ardından Haiti, ülkenin yeniden inşası için 1804 yılında bağımsızlığını kazandığı Fransa'ya büyük bir borçlanma içerisine girmişti.

Devlet Başkanı'na suikastın ardından büyük bir siyasi krize giren Haiti'de başlayan çeteler kaynaklı şiddet olayları, geçtiğimiz yıl zirveye ulaştı. 2023 yılında yaklaşık 4 bin kişi bu olaylarda yaşamını yitirirken, 3 bin kişi kaçırıldı. Yaklaşık 200 bin kişiyse yerinden edilirken, nüfusun yarısı bugün gıda kıtlığıyla karşı karşıya. Elektrik, temiz su ve çöp toplama gibi temel hizmetlerde aksaklıklar yaşanıyor. Ülke ekonomisi son 5 yıldır küçülme içerisinde.

Bununla birlikte, bugün ülke genelinde yaklaşık 10 bin polisin bulunduğu Haiti, bu alanda da kıtlık yaşıyor. BM, ülkenin yaklaşık 26 bin polise ihtiyacı olduğuna dair bir rapor sunmuştu. Geçtiğimiz yıl, ülkedeki yaklaşık 1600 polis memuru görevinden çekilmişti.

Ne olmuştu?

Haiti'nin başkenti Port-au-Prince'deki Croix des Bouquets Hapishanesi'ne baskın yapan silahlı çeteler, güvenlik güçleriyle çatışmıştı.

Çatışma esnasında yaklaşık 4 bin mahkum hapishaneden firar ederken, 12 kişi yaşamını yitirmişti.

Hükümet, hapishaneden kaçanların yakalanması için, 72 saatlik OHAL ilan edildiğini ve Çarşamba gününe kadar belirli saatlerde sokağa çıkma yasağı uygulanacağını duyurmuştu

Haiti'de başbakanlık görevini vekaleten sürdüren Maliye Bakanı Patrick Boivert, "Polise sokağa çıkma yasağını uygulamak ve suçluları yakalamak için tüm yasal yolları kullanması talimatı verildi" ifadesini kullanmıştı.

Haiti'de çete koalisyonu, başkentin büyük bir bölümünü kontrol altına aldı

Siyasi boşluğu çeteler dolduruyor: Ekvador örneği

Neoliberalizmin dünya genelindeki hakimiyetinin, ülkelerde kamu yönetimi ve denetim alanında nasıl büyük boşluklar bıraktığını ve bu boşluğun, yasa dışı faaliyetlere nasıl büyük bir alan açtığını Ekvador örneğinde incelemiştik.

Geçtiğimiz Aralık ayında, Ekvador'un Guayaquil şehrindeki TC isimli televizyon kanalının stüdyosu, silahlı kişilerce basılmıştı.

Maskeli ve silahlı saldırganlar, televizyon çalışanlarını yere yatmaya zorlamış, ardından da canlı yayın kesilmişti.

Olaydan birkaç gün önce, Los Choneros çetesi lideri, giydiği hükümden dolayı yattığı hücreden kaçmıştı. Bu firarın ardından ülkede 60 gün süresince olağanüstü hal ilan edilmişti.

Saldırının ardından Ekvador Devlet Başkanı Daniel Noboa, "ülke içi silahlı çatışma durumu" ilan etmiş ve çeşitli suç örgütlerini "terör örgütü" olarak nitelemişti.

Çeteler, ayrıca Ekvador kolluk kuvvetlerine çeşitli saldırılar düzenlemeye başlamıştı. Riobamba şehrindeki bir diğer hapishaneden de yaklaşık 40 tutuklu firar etmişti.

Ekvador’un yasa dışı örgütlerin “ana yurdu” hale gelmesinde 1990’larda yaşadığı siyasi ve mali kriz etkili oldu. Ülkede bu dönemde yaşanan siyasi boşluk ve devletin yeniden yapılandırılması süreci, suç örgütlerinin büyük bir alanı değerlendirmesini sağladı.