Kadın sunucunun kovulması, medyada sansürü gündeme getirdi

Mısır'da kadın sunucu Dina Abdülrahman'ın, sunduğu programa bağlanan bir emekli askerle ordu konusundaki tartışması sonrası kanalın patronu tarafından işten çıkarılması, yeni dönemde Mısır'da medya sansürü konusunu gündeme getirdi.

Önceki hafta Pazar günü, (Türkiye'deki adaşı gibi bir müzik kanalı olmayan) Dream TV'de Sabah Dream, yani Sabah Rüyası programını Dina Abdülrahman, her programda olduğu gibi dinleyicilerine Mısır'ın siyasi gündemini sunuyordu. Abdülrahman, bağımsız gazete Tahrir'de Nagla Bedeir tarafından kaleme alınan ve ordu komutanı Hasan el Roveyni'nin kamuoyuna yaptığı açıklamaları eleştiren bir makaleyi işledi.

Bu sırada programa eski bir ordu mensubu, Abdül Muneym Kato telefonla bağlandı. Kato Abdülrahman'a çıkışınca, ikili arasında canlı yayında hangi konuların işlenebileceğine dair bir tartışma koptu. Kato, kadın sunucuyu "orduyu eleştirme küstahlığında" bulunduğu için "sabotörlükle" suçladı.

Tartışma üzerine program yarıda kesildi. Abdülrahman, kanalın sahibi Ahmed Bahgat'ın odasına çağrıldı. Bahgat, Abdülrahman'a kovulduğunu ve kendisinin yerine başka bir sunucu bulunacağını söyledi. Bu şoke edici haberin duyulmasıyla program ekibinin de bir kısmı istifalarını sundu. Bahgat, bir süre sonra Abdülrahman ve ekipten istifa edenleri işe geri çağırdı, fakat ikna edemedi.

Sansür olayı, "devrim" yaşadığı söylenen ama siyasi arenanın islamcılar tarafından domine edilmesi dışında birçok başlıkta eski rejimle aynı özellikleri sürdüren Mısır'da medyanın konumunu da tartışmaya açtı. Mısır'da özel kanalların yaklaşık 10 senelik bir gelişimi var. Bu dönemde Mübarek'in Devlet Güvenlik Araştırma Hizmetleri bürosu, hükümeti fazlaca eleştiren, ya da orduya dokunan şeyler söyleyen televizyon sunucularını tehdit ediyor, çoğu durumda da işten ayrılmalarını sağlıyordu.

Dina Abdülrahman'ın başına gelen olay, eski dönemdeki medya sansürünün ülkede süreceğinin önemli bir işareti oldu. Fakat dikkat çekici bir farklılık da var: Artık ordu doğrudan müdahale etmek zorunda kalmadan, kanal sahipleri, yani medyaya hakim kapitalistler sansürleme rolünü üstleniyorlar. Böylece Mısır, eski Mübarek diktatörlüğünden çıkarken, "liberal kapitalizmin" daha incelikli sansür yapısıyla tanışıyor.

Mısır'da da televizyon kanalları, büyük kapitalistlerin elinde. Dream TV'nin sahibi Ahmed Bahgat, bir inşaat devi. ONTV'nin sahibi, Mısır'ın Telekom devi Necib Saviris'in ismi, Ocak ve Şubat aylarının çalkantılı günlerindeki siyasi dengelerde çok geçmişti ve kendisi de liberal bir siyasi parti kurdu. El Hayat televizyonunun sahibi ise eczacılık alanındaki yatırımlarından vurgunu vuran Wafd Partisi lideri el Sayid el Bedevi.

Bu örneklerin dışında kalan tek büyük örnek ise, aralarında Mısır'ın ünlü muhalif gazetecisi İbrahim Eysa ve televizyon sunucusu Mahmud Saad'ın da bulunduğu gazetecilerin sahip olduğu Tahrir TV. Fakat orada dahi oto-sansür işliyor. Mahmud Saad, geçtiğimiz günlerde bir programda, özellikle isyan günlerinde Twitter'dan yaptığı yayıncılıkla Mısır'da yaşananlara dair doğru haberler vererek dikkat çeken aktivist-gazeteci Hüssam el Hamalavi'nin, ordunun parlamentoda temsil edilen halk tarafından denetlenmesi gerektiği yolundaki sözlerini bitirmeden kesti.

Dina Abdülrahman'ın kovulmasının ardından dayanışma göstererek işten ayrılan bir diğer Dream TV sunucusu Bilal Fadıl, Tahrir gazetesinde yazdığı yazıda Abdülrahman'ın kovulmasına sebep olanın, ordudan duyulan korku olduğunu söyledi. Yine istifa edenlerden, Sabah Rüyası programının yapımcısı Cihan Ebul Ella, medya patronlarının çıkarlarıyla yayın politikasının çakışmasının, bundan sonraki dönemde daha büyük bir sansür baskısına yol açacağını düşünüyor. Ella'nın Dream TV patronu Ahmed Bahgat'ın genel olarak saygılı olduğu ve kanalın yayın politikasına daha önce hemen hiç karışmadığı yönündeki ifadeleri ise, bu dönemde baskının arttığına kanıt olarak görülebilir.

(soL - Dış Haberler)