İsrail'in Erdoğan'a gönderdiği arabulucu: Ronald Lauder

Recep Tayyip Erdoğan'ın "İsrail arabulucu gönderdi" açıklamasının ardından İsrail basını "arabulucu"nun işadamı Ronald Lauder olduğu konusunda birleşti. Lauder, azılı bir siyonist. İsrail'in bu ismi tercih etmesi, Türkiye-İsrail ilişkilerindeki soru işaretlerini artırdı.

Başbakan Erdoğan'ın Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler konusunda geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalardan en dikkat çekeni, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için arabuluculuk yapmak üzere "Yahudilerin dünyadaki en zengin adamı"nın kendisi ile görüşmeye gönderildiğini söylemesi oldu. Erdoğan'ın, isim deşifre etmediği için yerli basın ve İsrail basınında tahminlerin yürütüldüğü haberlere konu olan açıklaması, İsrail'in gönderdiği arabulucunun isminden önce neyi temsil ettiği konusunda merak uyandırdı.

Yerli basından Yeni Şafak gazetesi Erdoğan'la görüşen ismin Dünya Siyonistler Derneği Başkanı Ronald Lauder olduğunu bildirdi. İsrail basınında da Lauder'ın olası bir arabulucu olduğunu belirtilirken Haaretz gazetesi yazarlarından Barak Ravid, Erdoğan'ın açıklamasınnın aslında başka birine, dünyanın en zengin Yahudilerinden, kumarhane işletmecisi ABD'li Yahudi Sheldon Adelson'a işaret ettiği iddiasında bulundu. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'yu destekledikleri bilinen bu iki isimle ilgili olarak Netanyahu'nun Başkanlık Ofisi'nden "Ne Lauder ne de Adelson Başbakan Netanyahu tarafından Türkiye'ye gönderilmiştir" açıklaması geldi.

Lauder'ın kimliğinin "zenginlik"ten öte çok daha kritik özellikler taşıdığı, siyonizmin en önde gelen temsilcilerinden biri olduğu ortada iken, Erdoğan'ın Lauder ile yaptığı görüşmede kendisinin İsrail'den taleplerini dile getirdiğini söylemesi, Lauder'ın yalnızca adını deşifre edip kimliğini etmemesi dikkatlerden kaçmadı.

Erdoğan "arabulucu"ya bildirdiği şartların, İsrail'in Mavi Marmara olayı için özür dileyerek tazminat ödemesi ve Filistin-Gazze üzerindeki İsrail ablukasının kaldırılması olduğunu açıkladı. İsrail'in Erdoğan'a, iki ülke arasında "ara bulması" için siyonizmin bu önemli temsilcisini göndermesi " ilişkilerin normalleştirilmesi" meselesine nereden baktığını gösterirken, Erdoğan'ın hâlâ "şartlar"dan bahsetmesi ise, İsrail'le ilişkilerin normalleştirilmesi çabalarının İsrail'in çerçevesine daha yakın olacağının sinyali olarak anlaşıldı.

Arabulucu Ronald Lauder azılı bir siyonist çıktı
Kozmetik sektörü üzerinden elde ettiği zenginlikle dünyanın en tanınmış Yahudilerinden biri haline gelen Este Lauder'ın oğlu, Clinique Laboratoires'nin sahibi ABD Yahudisi Ronald Lauder, siyonist lobinin en tanınmış simalarından birisi.

Lauder ABD eski Başkanlarından Ronald Reagan dönemine rastlayan 1983-1986 arasında ABD'nin Avrupa ve NATO İşlerinden Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı, 1986 ile 1987 yılları arasında ise ABD'nin Avusturya Büyükelçisi olarak görev yaptı. 2007 yılından bu yana Dünya Yahudi Kongresi'nin Başkanlığını yürüten Lauder, Orta ve Doğu Avrupa'daki Yahudi kültürünü koruma amacıyla kurulduğu ileri sürülen ve kendi adını taşıyan vakfın da başkanı.

Lauder'ın İsrail'de son yapılan seçimlerde Netanyahu'nun kampanyasına bağış yaptığı bilinen Ronald Lauder, Hafız Esad döneminde İsrail hükümetinin Suriye özel temsilcisi olduğu ve Golan Tepeleri görüşmelerinin de yürütücüsü olduğu biliniyor.

Haaretz gazetesi yazarı Barak Ravid, Başbakan Erdoğan'ın "dünyanın en zengin Yahudisi" ifadesini, gözleri Ronald Lauder gibi bir isimden uzak tutmak için, arabulucunun "aslında" Sheldon Adelson olduğunu ileri sürmüştü. Kumarhane işletmecisi Adelson'un, iki ülke arasındaki ilişkilerin pazarlığının yapıldığı ve Suriye ile İran dahil olmak üzere bağlantılı konuların görüşüldüğü sır olmayan görüşmeyi yapacak bir siyasi kariyere sahip değil.

Erdoğan'ın dünya siyonistlerinin lideri ile görüşmesinden sızanlar
Milliyet gazetesi köşe yazarı Aslı Aydıntaşbaş'ın konuyla ilgili bir köşe yazısı ise, Yeni Şafak'ın arabulucunun Ronal Lauder olduğu haberini destekler nitelikte. Bir süredir AKP hükümeti ve İsrail arasında arabuluculuk girişimlerinin olduğunu belirten Aydıntaşbaş, bu girişimler kapsamında en son gelenlerden birinin Ronald Lauder olduğunun zaten kulislere yansıdığını vurgulayarak, Başbakan Erdoğan'ın açıklamasının da aslında bunu doğruladığını yazdı.

Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerle birlikte "her iki ülkede" normalleşme arzusu olduğunu yazan Aydıntaşbaş, Mavi Marmara olayı dışında Türkiye ve İsrail arasında kağıt üzerinde stratejik bir çıkar kavgası olmadığını, her iki ülkenin çıkarının da Suriye ve İran konusunda ortak olduğunu ifade ederek görüşmeden sızanları şu şekilde kaleme aldı:

Peki Ron Lauder’la yapılan görüşme sonrası, arabuluculuk çalışmaları ne aşamada? Netanyahu’ya yakın olan Lauder, aslında İsrail’in bu üç şartı yerine getirmeye hazır olduğunu ima etmiş. Özür için bir formül zaten bulunmuştu. Tazminata dünden razılar. Lauder'la yapılan görüşmede Gazze ambargosunun da "kademeli" olarak hafifletilebileceği bir formül bulunmuş. Ama pazarlığın başka unsurlar da var. İsrailliler, bunları yaparlarsa Türkiye'nin artık İsrail'e yüklenmeyeceğinin garantisini istiyor. Karşılıklı güven yok. Ankara ise İsrail’in hem Filistin hem de Ortadoğu konusunda temel bir parametre değişikliğine gitmesini, İran’a saldırmamasını, nihai kertede Filistin meselesini halletmesini istiyor. İsrailliler için şu anda Filistin’le barış "öncelik" değil. İran meselesi ise öncelik. İşte arabulucular, bu fasit dairelerde dönüp duruyor...

(soL-Haber Merkezi)