İngiliz kurumları İran'ın peşinde

British Council, İran hükümetinin kuruluştaki 16 İranlı çalışanının tamamının istifa etmelerini istemesi nedeniyle İran'daki faaliyetlerini durdurduğunu bildirdi. İran hükümeti tarafından konu hakkında henüz bir açıklama yapılmadı.

soL (HABER MERKEZİ) İngiliz hükümetine bağlı çalışan British Council, İran'daki şubesini kapattı. Özellikle de son on iki yıldır, kuruluşun bu ülkedeki faaliyetlerine İran hükümeti tarafından uygulanan baskının giderek arttığını öne süren yöneticileri, kuruluşun hiçbir İngiliz çalışanına İran'a giriş için vize verilmediği, 16 İranlı çalışandan ikisinin 2008'in Aralık ayında ülke dışına seyahatlerinin pasaportlarına el konularak engellendiği ve kısa bir süre önce de istifa etmelerinin istendiği ileri sürüldü.

Kuruluşun operasyon sorumlularından Rob Lynes, İran hükümetinin istifa talebinin ardından "çalışanların güvenliğini sağlamaya verdikleri önem doğrultusunda, faaliyetlerini durdurmaktan başka şansları olmadığı"nı ifade etti. British Council'ın Yönetim Kurulu Başkanı Martin Davidson, İran'ın tavrının kabul edilemez olduğunu söyledi. Yetkililer, İran makamları ile görüşerek faaliyetlerini yeniden başlatmanın yollarını aradıklarını da belirttiler.

"Kültür ve eğitim faaliyetlerini destekleyen, resmî olarak bağımsız ve kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu" olarak tanıtılan British Council'ın bütçesi, İngiltere Dışişleri Bakanlığı tarafından karşılanıyor. İslam Devrimi ardından İran'daki faaliyetlerini 1979 yılında durduran British Council, 2001 yılında Tahran'da yeniden açılmıştı. Kuruluşun son bir yıldaki faaliyetlerine 13 bin kişinin katıldığı belirtiliyor.

British Council Rusya'dan da "kovuldu"
Konuya ilişkin haberi sayfalarına taşıyan İngiliz The Telegraf gazetesi, British Council'ın, İran ve ABD arasındaki "diplomatik kavga"nın "kurbanı" olduğu yorumunda bulunarak, bunun ilk kez olmadığını söyledi.

Eski bir KGB ajanı olan ve İngiliz gizli servisi M16 için çalıştığı ortaya çıkarılan Alexander Litvinenko'nun 2006 yılında Londra'da öldürülmesinden sonra, Moskova'dan, Litvinenko'nun öldürülmesinde öncelikli şüpheli olarak görülen Andrey Lugovoy'u iade etmesi istenmişti. Rusya, İngiltere'nin iade talebine karşı çıkınca iki ülke arasındaki ilişkiler bozuldu, diplomatlar karşılıklı olarak sınırdışı edildi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın da, British Council'ın St. Petersburg ve Yekaterinburg'daki faaliyetlerinin Viyana Konvansiyonu'nun "Konsolosluk İlişkisi" maddesini ihlal ettiğini belirterek, kuruluşun bu kentlerdeki faaliyetlerini askıya alma kararı aynı döneme denk geldi. Rusya'nın "yasadışı çalışmalar yapmak"la suçladığı ve hakkında kapatma kararı çıkardığı British Council, karara rağmen çalışmalarını sürdürünce, Rus İç İstihbarat Servisi FSB St. Petersburg kentindeki British Council şubesinin müdürü Stephen Kinnock'u tutukladı, burada çalışan Rus vatandaşlarını da gözaltına alarak sorguladı.

BBC, British Council vesilesiyle "döküm" yaptı
BBC'nin haberinde ise, Ahmedinecad yönetimindeki İran'da, yabancı kültürlerin etkilerine karşı kuşkuyla yaklaşıldığına, üniversitelerde akademik özgürlüklerin sınırlandırıldığına, Nobel Barış Ödülü sahibi Şirin Ebadi'ye yönelik baskılara ve en son da dün ABD bayanlar badminton takımınının turnuvaya katılmak üzere İran'a girişine vize verilmeyeceği yönünde açıklama yapılmasına değinilerek, konu, İran-ABD ilişkilerinde İran tarafında "umut vermeyen atmosfer"e getirildi.

BBC Farsça televizyon kanalı da istenmiyor
İran, geçtiğimiz günlerde de, 14 Ocak 2009 tarihinde yayına başlayan ve bütçesi İngiltere Dışişleri Bakanlığı tarafından karşılanan bir diğer kuruluş olan BBC Farsça televizyonunu, asıl amacının "halk arasında kargaşa yaratmak ve milli birliğe zarar vermek" olduğunu savunarak yasadışı ilan etti.

İran Kültür Bakanı Muhammed Hüseyin Seffar Harendi, bir açıklamasında, BBC'nin Farsça televizyon kanalı ile işbirliğini suç olarak değerlendirdi. BBC'nin amacının İran için "hayırlı" olmadığını ifade eden Harendi, "hedef olarak İran'ın seçilmesi bu kanalı diğer yabancı televizyonlardan farklı kılıyor" dedi. İranlı Bakan, "İngiltere dış politikasının güdümünde ve hizmetinde tek yanlı bir yayın politikası izleyen BBC'nin geçmişteki sicilinin de temiz olmadığını ve bu kanala karşı olmanın basın özgürlüğünü kısıtlamak sayılamayacağını" savundu.

İran İstihbarat Bakanı Gulam Hüseyin Muhsini de kanalın yayına başladığı gün yaptığı açıklamada, BBC'nin Farsça televizyon yayınını ülke güvenliği açısından uygun bulmadıklarını belirterek gerekli adımların atılacağını vurguladı.

BBC'nin "münasip zamanlama"sı...
İngiltere'nin dış politika başta olmak üzere kamuoyu oluşturmada önemli bir politik rol üstlenen ulusal gazetelerinden The Times, BBC Farsça televizyonunun yayına başladığı gün tarihindeki başyazılarından birinde, "Farsça televizyonu, çok münasip bir zamanda açılıyor. ABD'de iş başına gelecek olan Obama yönetimi, İran'la diyalog başlatmak istediğini açıklamıştı. Ancak İran'ın nükleer hedefleri, terörist gruplara desteği ve Ortadoğu'da barış inisiyatiflerine muhalefeti nedeniyle ufukta yeni anlaşmazlıklar görünüyor. İran, 2009'un Haziran ayında seçimlere gidecek. Canlı, tartışmacı ve bölünmüş bir toplum... Ilımlılar ile sertlik yanlıları arasındaki mücadele çetin olacak. BBC, bu tartışmayı etkileyebilir ve etkileyecektir de..." denilmişti.

Her gün TSİ 15.30-23.30 arasında Londra'dan yayın yapan ve yıllık 22 milyon dolarlık bütçesi olan BBC Farsça televizyonu, BBC Dünya Servisi bünyesinde faaliyet gösteriyor. Kanalın hedef kitlesini, İran, Afganistan, Tacikistan ve bölgedeki diğer Farsça konuşan topluluklar
olduğu biliniyor.