İlginç bir hikâye: İşgal üniversitesi!

İsrail, Filistin topraklarında üniversite kuruyor. Hem de üniversite, İsrail ordusuna ait!

Bir okulun hikâyesi, bir ülkenin işgalinin hikâyesini belki ancak bu kadar yansıtabilirdi. 1982 yılında İsrail Sina Yarımadası’nda işgal altında tuttuğu topraklardan çekilmesinden beş hafta sonra bu defa Lübnan’ı işgal ederken, başkent Tel Aviv yakınlarında bulunan Bar Ilan Üniversitesi, başka türlü bir “yayılmacılık” politikasını uygulamaya koydu. Üniversite, Batı Şeria’da bir kampus daha açtı.

Kampüsün adı, uzun süre kendisiyle benzer şekilde Filistin topraklarının işgal edilmesiyle kurulan yerleşim yerleriyle birlikte anıldı. 2004 yılında kampüse Bar Ilan Üniversitesi’nden bağımsızlık verildi ve okul, Ariel College adını aldı. Okul, kolej olarak bağımsızlık kazanır kazanmaz da üniversite statüsüne yükselmek için lobi faaliyetleri yürütmeye başladı.

Dönemin Başbakanı, Filistin’de belki de adı en büyük nefretle anılan isim olan Ariel Şaron, okulun üniversite statüsüne yükseltilmesinin “yerleşimlerin güçlendirilmesi” politikası açısından büyük öneme sahip olduğunu söylüyordu. Bugünün Başbakanı Benyamin Netanyahu ise o günlerde Ariel’in üniversite olmasının, yerleşimin “sonsuza dek İsrail devletinin parçası olarak kalmasını” garanti altına alacağını savunuyordu.

Okulun üniversite olmasına karşı çıkan ise Yüksek Eğitim Konseyi, yani İsrail’in YÖK’ü oldu. Konsey, hükümeti, okulu üniversite haline getirmeleri durumunda okulun denkliğini tanımamakla tehdit etti.

Askerden onay şart
2007 yılında Ehud Olmert hükümeti döneminde okulun statüsünde ufak bir değişiklik yapıldı ve okul, Ariel Üniversite Merkezi ismini aldı. Ancak Yüksek Eğitim Konseyi yetkililerinin baskısı, kararın uygulamaya konulmasının önüne geçti. Zira işgal topraklarında yapılacak böyle bir değişikliğe izin verme yetkisi hükümette değil, sadece İsrail ordusunda bulunuyordu.

Lieberman işin peşini bırakmadı

Okulun hikâyesi, elbette bu noktada kalmadı. Şu anki hükümette bulunan sağ partiler, bir süredir okulun üniversite statüsüne yükseltilmesini destekliyordu. Bu konuda en istekli isim ise şüphesiz Dışişleri Bakanı, “Gazze’ye nükleer bomba atalım” gibi fikirlerle tanınan Avigdor Lieberman’dı. Çünkü Ariel yerleşiminde yaşayanların çoğu, Lieberman gibi Sovyetler Birliği’nden göçmüş aşırı sağcı kişiler, yani Lieberman’ın temel seçmen kitlesi.

İki hafta önce Lieberman, koalisyondaki İsrail Evimiz partisinin başkanı olarak, Ariel Koleji’nin üniversite yapılmaması durumunda İşçi Partisi’nden gelecek tüm yasal değişiklik önerilerini reddetme tehdidini savurdu. Lieberman İşçi Partisi’ni hedef alıyordu, çünkü okuldaki değişikliğe onay verecek tek güç olan ordunun başı, yani Savunma Bakanı Ehud Barak, İşçi Partisi’ndendi.

Ve Barak, sonunda işgale bir kez daha onay verdi. Yüksek Eğitim Konseyi’nden Yossi Sarid, Haaretz gazetesine yazdığı yazıda “Sayın Barak sayesinde özgür dünyada kurucuları ve sahipleri üniformalılar olan tek üniversiteye sahip olacağız” dedi. İbrani Üniversitesi’nden profesör Yaron Ezrahi, kararı “işgalin akademikleştirilmesi” olarak niteledi.

Akademik boykot söz konusu

İsrailli birçok akademisyen, kararın İsrail üniversitelerine karşı Avrupa’da örgütlenen akademik boykotu güçlendireceğini belirtiyor. İlk olarak 2005 yılında İngiltere’de eğitim sendikası, Ariel Koleji’yle bağlantısı nedeniyle Bar Ilan Üniversitesi’ni boykot etme önerisini oylamış, ancak öneri kabul görmemişti. Geçtiğimiz Kasım ayında Norveç’teki Trondheim Üniversitesi’nde de İsrail üniversitelerinin boykot edilmesi önerilmiş, ancak oylamada bu öneri de reddedilmişti.

Ariel Koleji, İspanya’da da bir diplomatik krize sebep olmuştu. Ariel Üniversitesi’nden İspanya’da güneş enerjisi konulu bir yarışmaya katılan araştırmacılar, finallerde yetkililer tarafından elenmişler, yetkililer kurumun işgal edilmiş Filistin toprakları üzerinde kurulu olduğu için yarışmaya katılamayacağını belirtmişlerdi.

İşgal bu, gözleri daha fazlasında

Her şeye rağmen, Ariel Üniversite Merkezi’nin iki sene içinde tam bir üniversite olması bekleniyor. Halihazırda 10 bin öğrenciye sahip işgal üniversitesi, önümüzdeki süreçte öğrenci sayısına iki katına çıkarmayı, kampus alanını ise üç kat büyütmeyi planlıyor. Her sınıfında İsrail bayrağı olan üniversitede, hangi bölümde okursa okusun tüm öğrenciler Yahudilik veya Yahudi Mirası derslerinden birini almak zorundalar.

Ülkemizde “üniversitelere siyaset bulaşması” sık sık tartışılır ama, Ariel’deki işgal okulu, bu tartışmaya bambaşka bir hikâye sunuyor.

(soL - Dış Haberler)