Clinton'dan Mısır ve İsrail ziyareti

<strong>ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton, 12 gündür süren dış temaslar turunun son ayağında Mısır ve İsrail yönetimiyle görüştü. </strong>

Clinton, 12 gündür çeşitli ülkelere yaptığı ziyaretlerin son turunda Mısır ve İsrail'i ziyaret etti. Cumartesi günü Mısır Devlet Başkanı Mursi ile görüşen Clinton, bunun ardından Mısır Yüksek Askeri Konseyi (YAK) başkanı Tantavi ile de görüşmüştü. Görüşmeler sonucu yaptığı açıklamada Mısır'da yaşanan geçiş sürecinde demokrasinin önceliğinden bahseden Clinton, herhangi bir partiyi özel olarak desteklemediklerini belirtmişti.

Mısır'da Clinton ve ABD karşıtı protestolar eşliğinde yapılan görüşmelerde gündem maddelerini İsrail'le ilişkiler, Suriye sorunu, Mısır'daki geçiş süreci ve askeri kanatla Müslüman Kardeşler arasında yaşanan gerilim gibi başlıklar oluşturdu. Mursi'ye Askeri Konsey'le yaşanan gerilim konusunda uzlaşma ve siyaset becerisi tavsiye eden Clinton, ülkede sivil yönetime geçişi desteklediğini belirtti. Ancak daha sonra Tantavi ile yaptığı görüşmede ise tüm Mısırlıların haklarının korunmasının öneminden bahsetti. Clinton ayrıca Tantavi'ye ordunun sivil siyasete dönüş için verdiği sözü hatırlattı.

Görüşmeler üzerine bugün bir açıklama yapan Yüksek Askeri Konsey, ülkenin koruyucusu olduklarını ve bu görevi yerine getirmelerinin engellenemeyeceğini bildirdi. Konsey başkanı Tantavi ayrıca "Mısır bir gruba değil, tüm Mısırlılara aittir, silahlı kuvvetler aksi bir duruma müsade etmeyecektir" dedi.

Mısır'da son süreçte parlamento anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle feshedilmiş, bundan kısa süre sonra Müslüman kardeşler adayı Mursi başkan seçilmişti. Parlamentoyu yeniden toplantıya çağıran Mursi ile Yüksek Askeri Konsey arasında ise gerilim yükselmişti.

Mısır'da Mübarek sonrası iktidar yeniden kurulurken yönetimin kimde olacağı tartışmaları ve güç çekişmeleri siyasetin merkezi gündemini oluşturuyor. Ancak gerek eski rejimin uzantısı sayılabilecek Askeri Konsey, gerekse parlamentoda çoğunlukta olan Müslüman Kardeşler ve İslamcı hareketlerin ortak noktası, emperyalizm yanlılığı ve Amerikancılıkta aynı yerde durmaları. ABD ise Mısır'da yönetimi tek başına İslamcılara bırakmayı düşünmüyor, zira iki tarafla yapılan görüşmelerde de taraflardan birine mutlak destek vermek yerine ikisine de 'uzlaşın' mesajları verilmiş oldu. Bunda bölgedeki dengelerin ve İsrail'in endişelerinin de etkili olduğu yorumları yapılıyor. Mısır'daki sürecin orduyla uzlaşmış bir İslamcı iktidara doğru evrileceği tahmin ediliyor.

İsrail'de gündem: Mısır, Suriye ve İran
Haftasonu Mısır ziyaretini bitiren Clinton bugün de İsrail yönetiminden Başbakan Netanyahu, Dışişleri Bakanı Lieberman ve Savunma Bakanı Barak ile görüştü. Bir ABD Dışişleri yetkilisi, İsrail'e son ziyaretini Eylül 2010'da gerçekleştiren Clinton'un bu ziyaretinin, bölgede bir yıldan uzun süredir yaşanan değişim ve dönüşüm süreçlerine dair daha geniş bir stratejik fikir alışverişini amaçladığını söyledi.

Gündemlerden birini Mısır'la ilişkiler oluşturdu. Clinton'un, İsrail'in İslamcıların yükselişinden duyduğu endişeyi göz önünde tutarak Mursi'nin daha önce verilmiş bütün sözleri tutacağını teyit ettiğini aktardığı belirtiliyor. Bu Mısır ile İsrail arasındaki mevcut barış antlaşmasını da kapsıyor. Clinton, Cumartasi günü Mursi'yle yaptığı görüşmede İsrail ile barışın korunması gerektiğini de vurgulamış ve Mursi ile Netanyahu'nun iki tarafın da insiyatif aldığı bir görüşme sürecine girmeleri gerektiğini belirtmişti.

Bir ABD yetkilisi yaptığı açıklamada, "İsrail, Mısır'ın bölgedeki barış sürecinde oynadığı liderlik rolüne ve Mısır-İsrail ilişkilerinda barışın korunmasına dair derin umut besliyor" diye konuştu.

Clinton'un gündeminde İran da ağırlıklı bir yer oluşturdu. İran'ın nükleer programı ve ülkeye dönük yaptırımlar dışında İran'ın Suriye lideri Esad'a verdiği destek ve bölgedeki etkinliği de görüşüldü.

Clinton, İsrail ziyareti sırasında Filistin Özerk Yönetimi Başbakanı Selam Feyyud ile de görüşecek. Filistin yönetimi ile görüşmeler 6 Haziran'da Paris'te Mahmut Abbas ile gerçekleştirilen buluşma ile başlamıştı.

Clinton'un İsrail ziyareti ayrıca, Obama'nın yaklaşan seçimlerde Yahudi lobileri ve seçmenlerin desteğini yitirme riskini hafifletmeye dönük bir adım olarak da yorumlanıyor.