Arjantin’de neler oluyor?

Uluslararası gelişmeler, sermaye hareketlerindeki dalgalanmalar, dış bağımlılığı yüksek, Türkiye gibi ülkeleri kuvvetli bir şekilde etkilerken en fazla sarsılan ülke Arjantin oldu. 2014 yılında borç ödemelerini durduran ülke sermaye yanlısı Macri eliyle uluslararası sermayeye yeniden entegre ediliyor. IMF’den 30 milyar dolar kredi isteyen ve yeni bir anlaşmaya hazırlanan ülkede yaşananların…

Meral Tartan

Arjantin birkaç haftadır dikkat çekici bir finansal hareketlenmeye sahne oluyor. Sermaye çıkışları ile birlikte ülkede son iki haftada dolar kuru yüzde 12 civarında artış gösterdi. Arjantin Merkez Bankası faiz oranlarını yıl içinde üç kez artırarak yüzde 27’den yüzde 40’a yükseltti. Bu hareketlerle birlikte halen yüzde 25 seviyesinde olan enflasyondaki tırmanışın sürmesi bekleniyor. Arjantin İşçi İstatistikleri Enstitüsü (IET) ilk dört ayda fiyat artışlarının yüzde 10 seviyesine ulaştığını ve reel ücretlerin gerilemeye başladığını duyurdu.   

‘YABANCI SERMAYENİN GÜVEN KAYBI’

Doların değer kaybı karşısında ilk etapta Arjantin Merkez Bankası faiz oranlarını yükseltmenin yanısıra döviz rezervlerinden satış yaparak karşılık verdi. Ardından bir ekonomik önlemler paketi açıklandı. Arjantin La Izquierda gazetesinin haberine göre açıklanan önlem paketi altyapı yatırımları başata olmak üzere bütçe harcamalarının kısılmasını, faiz dışı bütçe açığı hedefinin yüzde 3,2’den yüzde 2,7’ye düşürülmesini kapsıyor. Merkez Bankası faiz oranlarının yüzde 40’a yükseltilmesi de önlem paketinin parçası olarak işlev görüyor. Ayrıca bankaların aktiflerindeki döviz pozisyonu sınırı yüzde 30’dan yüzde 10’a indirildi. Alınan önlemlerin doların yükselişini durdurmaya yeterli olup olmadığı tartışılıyor. 

Forbes dergisinde yayınlanan “Arjantin’den çıkış zamanı mı?” başlıklı yazıya göre Macri’nin seçilmesiyle birlikte yeniden Arjantin’e dönmeye hazırlanan finans sermayesi son gelişmelerle birlikte güven kaybına uğradı. Diğer bir deyişle önlemlere rağmen sermaye çıkışlarının artması, dolayısıyla dolar kurundaki yükselişin sürmesi olası görünüyor.     

ÖNLEM PAKETİNİN KAZANANLARI KAYBEDENLERİ BELLİ

Öte yandan ekonomistler önlemlerin büyümeyi yavaşlatacağını ve işsizliği artıracağını vurguluyor. Özellikle altyapı harcamalarının azaltılmasının 2017’de bu harcamalar sayesinde azalan işsizlik oranının artışa geçmesini tetikleyeceği belirtiliyor. Diğer yandan hükmet sendikaları ücret artışlarına yüzde 15 tavan getirilmesine, yani reel ücretlerin önemli ölçüde geriletilmesine ikna etmeye çalışıyor. La Izquierda’nın haberine göre dolar artışının ve önlem paketinin kaybedenlerinin başında ücretliler ve enflasyona endeksli veya değişken faizle kredi almış olanlar geliyor. Kazananların ise finansal spekülatörler, JP Morgan gibi Merkez Bankası’nın sattığı dövizleri ucuza kapatanlar, yüksek faizlerden yararlanan rantiyeler, büyük ihracatçılar ve aralarında bakanların da olduğu birikimlerini offshore hesaplarda değerlendirenler olduğu belirtiliyor.       

IMF’İN ‘STANDART REÇETESİ’ MASADA

Bununla birlikte ekonomik önlemlerin açıklananlarla sınırlı kalmayacağına yönelik göstergeler artıyor. Arjantin hükümetinin IMF’le kredi görüşmelerine başladığı, 30 milyar dolar civarında kredi talebi olduğu duyuruldu. Financial Times’ta çıkan bir habere göre hükümetin esnek koşullarda kredi talep etmesine karşın ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumda IMF büyük olasılıkla çeşitli kısıtlayıcı koşullar içeren standart reçetelerin üzerinde duracak. Bazı analistlere göre ise IMF anlaşması ek koşullar getirmek yerine Macri tarafından başlatılan değişimlerin hızlandırılması sonucunu doğurabilir.  

ARJANTİN BU NOKTAYA NASIL GELDİ?

Arjantin 2014’te emtia fiyatlarında yaşanan düşüş ve ihracat gelirlerindeki azalma sonrasında Arjantin’in borç ödemelerini durdurma kararı almış ve uluslararası finans ve sermaye kuruluşları tarafından dışlanmıştı. 2015 yılındaki seçimlerde başkan olan sermaye yanlısı Macri ise bir yandan borç ödemeleri için alacaklı kuruluşlarla anlaşmış diğer yandan ihracat vergilerini kaldırmış, enerji ve ulaştırma tarifelerini artırmış, döviz kurunu serbestleştirmiş ve emekli maaşlarında enflasyon endekslemesini düşürmüştü. Macri’nin sermaye yanlısı reform gündeminde yer alan vergi indirimleri, sosyal güvenlik harcamalarının azaltılması ve emek piyasasının esnekleşmesini yönelik uygulamaların IMF anlaşmasıyla birlikte hızlanması söz konusu olabilir.   

Arjantin 1930, 1955, 1976, 1989, 2001 ve 2014 yıllarında finansal kriz yaşadı. Arjantin’in finansal krizleri enflasyon, faiz ve döviz kurunda sıçrama ile birlikte kamunun yurtiçi ve yurtdışındaki borç ödemelerini yapamaması şeklinde oldu. 1930, 1955 ve 1976 yıllarındaki krizlerde kazanılmış hakların korunması ve ekonomik eşitlik taleplerini içeren halk hareketleri askeri darbeler ve sıkıyönetimlerle baskı altına alındı. Söz konusu krizlerin her birinde siyasi değişimler krizin tetikleyicileri veya sonuçları arasında yer aldı. 

2001’DE BÜYÜK ÇÖKÜŞ

2001 yılında 100 milyar doları aşan dış borcunu ödeyemeyen Arjantin, yüksek boyutlu sermaye çıkışı, hiperenflasyon, para sisteminin çökmesi ve açlıkla karşı karşıya kalmıştı. Ancak, bu dönemde bir yandan toplumsal dayanışmayı destekleyen halk hareketlerinin güçlenmesi ve Latin Amerika’da dayanışma içindeki sol hükümetlerin yaygınlaşması, diğer yandan ülkenin ihraç ürünleri için oluşan olumlu dış konjonktür büyüme ve göreli refah artışı getirebildi.

Geçmişte yaşanan krizler, özellikle 2001 krizi Arjantin halkında IMF reçetelerine karşı güçlü bir tepki oluşturdu. Hükümetin IMF ile anlaşmasının koşullarında halktan gelecek olası tepkilerin belirleyici olacağı düşünülüyor.