Yayın yasağı'na ikinci red

Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda "devlet sırrı" kapsamındaki bilgilerle ilgili arama için "önleme ve yayın yasağı" talebi geçtiğimiz günlerde reddedilmişti. Bu karara yapılan itiraz da dün reddedildi.

Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda yapılan arama ile ilgili yayın yasağı talebinin reddedilmesi üzerine yapılan itirazı değerlendiren mahkemear bu itirazı da reddetti. Mahkeme aldığı kararın gerekçesinde basın ve ifade özgürlüğüne dikkat çekti. Daha önce görülen bir çok davada alınan yayın yasağı kararının bu davada basın ve ifade özgürlüğü gerekçesiyle reddedilmesi akılları karıştırdı.

2. kez reddedildi
Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığındaki aramaya ilişkin olarak "devlet sırrı" kapsamındaki bilgilerle ilgili önleme ve yayın yasağı talebinde bulunmuş, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliği ise ret kararı vermişti. Savcı, Nöbetçi Hakimliğin bu kararına, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde itirazda bulunmuştu. Bu talep de dün reddedildi.

Gerekçe
Basın Kanunu ve Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi'nin basın özgürlüğü ile ilgili maddelerinin hatırlatıldığı kararda, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki hükümler ile özgürlükçü demokratik devletlerin temelini oluşturan düşünceyi açıklama özgürlüğünün, bireyin özgürce düşünmesi ve düşündüklerini başkalarına açıklayabilmesinin güvence altına alındığı belirtilen kararda, "Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ve basın özgürlüğü Anayasa ve uluslararası sözleşme ile güvence altına alınmış bir hak olmakla birlikte, düşünce açıklamasının sınırsız olduğu söylenemez" denildi.

Yasal düzenlemeler
Kararda, "Yasal düzenlemeler ile düşünceyi açıklama ve basın hürriyetine ilişkin sınırlamalar getirilmiştir. Ancak, bu sınırlamalar içerisinde yayının önceden durdurulması şeklindeki bir tedbire yer verilmemiştir. Esas itibariyle burada görev kamusal bir alanı kullanan medya yöneticilerine ve mensuplarına düşmektedir. Zira düşünceyi ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü beraberinde sorumluluk boyutunu da getirir. Bunu belli çerçeveler dahilinde medyanın kendi kendini kontrol etme mekanizmalarıyla sağlaması basın ilke ve ahlakı gereğidir. Ancak, buradan medyanın zorunlu bir takım yasal uygulamalardan muaf tutulması anlamı da çıkarılmamalıdır. Medya 'dördüncü güç' olarak 'denetleme' yetkisini üzerinde toplarken kamusal bir görevi yerine getirdiği gerçeğini de gözden kaçırmamalı ve sorumluluk bilinciyle hareket etmelidir" denildi.

Mahkemenin kararında ayrıca, soruşturma aşamasındaki işlemlerin gizli olduğu ve bu ilkeye aykırı davranılmasının suç teşkil ettiği, devlet sırrı niteliğindeki bilgilerin açıklanmasının ayrıca ve daha ağır cezai müeyyideye bağlandığı hususları açık olmakla birlikte Basın Yasası'nda yer alan sınırlamalar içerisinde yayının önceden durdurulması şeklindeki bir tedbire yer verilmemiş olması karşısında itiraza konu karar yasaya uygun görüldüğünden itirazın reddine karar verildiği ifade edildi.
(soL - Haber Merkezi)