Reyhanlı’da tehdit devam ediyor

Üzerinden bir yıl geçen Reyhanlı, hükümetin kirli savaş planlarının Türkiye halkına çıkan ağır faturalarından biri oldu. Katliamın yıldönümünde Türkiye halkı, AKP hükümeti hesap vermediği için yeni bedeller ödeme tehdidiyle karşı karşıya...

Elif Örnek
Geçen yıl yaşanan ve Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör eylemi olarak bilinen Reyhanlı katliamının üzrinden bir yıl geçti. Hatay’ın Suriye sınırındaki Reyhanlı ilçesinde, 11 Mayıs günü saat 13.37’de belediye binası önünde bir bombalı araç infilak etti. Bundan üç dakika sonra PTT binası yakınlarında ikinci bombalı araç patladı. Resmi rakamlara göre 52 kişi hayatını kaybetti, 146 kişi yaralandı.

Düşük tonlu kınama mesajı
Katliamdan yalnızca birkaç gün sonra Başbakan Erdoğan’ın Reyhanlı’ya gitmeden yapacağı ABD ziyareti balayacaktı. Erdoğan ziyaretten önce “ABD’nin talepleri olacak mı” sorusuna “Onun talebi olmaktan çok bizim talebimiz olur” yanıtı verdi. Uçuşa yasak bölge, güvenli alan, silah yardımı önerileri gibi bir dizi taleple, ABD’nin Suriye’ye daha etkin müdahalede bulunmasını isteyen Erdoğan’a Washington yönetiminden yanıt gecikmedi: “Bunlar fazla büyük adımlar. Başkan bu konuda acele etmiyor.” Böylelikle yaşanan gerilim bir kez daha su yüzüne çıktı. AKP hükümetinin tüm uyarılara karşın kendi başına bir takım “gizli işler” çevirmeye kalkmasından rahatsız olan ABD, katliamın ardından yayımladığı mesajda oldukça düşük bir ton kullandı. Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama’yla yaptığı görüşmede de bir dizi uyarı dinleyerek geri dönmüştü. Peki bu gerilim Reyhanlı katlimına bakıldığında ne ifade ediyordu?

Bölünen müttefikler ikna turunda
ABD Dışişleri Bakanlığı 2011 yılının sonunda El Kaide’nin Suriye’deki kolu olan El Nusra Cehpesi’ni terör örgütleri listesine aldı. Örgütün hiçbir kat- liamını kınamadığı bilinen Washington yönetimi, böylece hangi İslamcı çetelerle yola devam etmek istediğini açıklamış oldu. Buna rağmen AKP hükümetinin El Nusra’ya olan aktif desteği, ABD’yi rahatsız edecek şekilde devam etti.

Reyhanlı katliamından kısa bir süre önce Suriye müdahalede etkin rol alan Birleşik Arap Emirlikleri (BA- E) Veliaht Prensi, Ürdün Kralı ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ABD’yi ziyaret etti. Kendilerinin radikal İslamcı grupları desteklemediklerini iddia eden bu üç ülke, Washington yönetimine Türkiye ve Katar’ı şikayet etti. Türkiye ve Katar, diğer müttefiklerini saf dışı bırakarak, gizlice başta Müslüman Kardeşler’e bağlı örgütler olmak üzere İslamcı grup- lara silah, cephane ve para gönderiyordu. Müttefikler Ürdün-BAE-Suudi Arabistan ile Katar-Türkiye olarak ikiye bölünmüştü ve taraflar ABD’yi kendi saflarına çekmek için çaba harcıyordu.

Katar’ın desteklediği Müslüman Kardeşler’in Ortadoğu’da yeninden yükselişe geçmesi, Selefi gruplara rol kapmaya çalışan Suudi Arabistan ile gerilimi tetikleyen temel unsurlardandı. Türkiye bu kampta Katar’dan yana pozisyon almıştı. Bu kamplaşma geriliminin zirve noktasına ulaştığı günlerde Reyhanlı katliamı yaşandı.

‘AKP gerekçe yaratmak istedi’ tezi
“Suriye’ye müdahale konusunda ABD ikna edilmek istendi” tezi ise daha zayıf bir ihtimal olarak karşımıza çıkıyor. Çok kısaca değinmek gerekirse böylesine bir kamplaşmanın ve “Suriye’yi bizim blok daha iyi idare eder” savaşının yaşandığı dönemde, AKP hükümeti “yardım ettiği gruplara hükmedemiyor” görüntüsü yaratmaktan uzak duracaktır. İkinci neden ise, katliamın failini kim olarak işaret ederse etsin, hükümet halkta karşılığını bulamamış, iç siyasette kendisini sıkıştıran Suriye politikalarını riske etmekten kaçınacaktır. Elbette bu iki nedenden fazlasını bulmak mümkün...

‘Savaş oyununun’ bedeli Reyhanlı
Reyhanlı’da onlarca sivilin hayatını kaybettiği saldırılar, AKP hükü- metinin yeni Osmanlı olma şiarıyla Ortadoğu’da dahil olduğu kirli savaş planlarının Türkiye halkına çıkan ağır faturalarından biri oldu. “Savaş oyununa” hırçın hamleler yapan Erdoğan ve ekibi, iç siyasette kendisine taban yaratamayan, tepki gören bu politikanın bedelini de yine Türkiye halkına ödetti. Hükümet, üzerini ört- meye çalıştığı sorumluluğu nedeniyle henüz hesap vermediği için Ortadoğu’daki kirli politikalarında bugün “el büyütüyor.” Bir süre önce internette yayımlanan ses kayıtlarında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ferdidun Sinirlioğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in Suriye’yle savaş çıkarmak için neler yapılabileceği üzerine bir toplantı yaptıkları ortaya çıktı. Toplantının ortam dinlemesi yoluyla elde edilen ses kayıtlarında Ahmet Davutoğlu, savaş gerekçesi üretilmesi için Başbakan Erdoğan’ın, Süleyman Şah Türbesi’ne saldırının değerlendirilebileceğini söylediğini aktarıyor, Hakan Fidan ise “Gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırım savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbesine’de saldırtırız” yanıtı veriyor.

Türkiye halkının en ağır şekilde Reyhanlı’da ödediği bedel, bugün AKP hükümetinin devam eden kirli politikaları nedeniyle farklı biçimlerde de olsa bir tehdit olarak karşımızda. Katliamın yıldönümünde bu tehdit devam ediyor.