İstanbul Barosu yeni yönetimini seçiyor

Bugün başlayan İstanbul Barosu Genel Kurulu'nda, önümüzdeki iki yıl için görev yapacak olan Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu seçilecek. Yaklaşık 24 bin üyesi olan Baro'da, seçimlere, altı grup başkan adayları ile katılıyor.

soL (HABER MERKEZİ) İstanbul Barosu'nun bu hafta sonu gerçekleştirilecek olan Genel Kurulu'nda yeni Baro yönetimi için seçimler yapılacak. Çalışmaları aylar öncesinden başlayan seçimlere, altı avukat grubu, başkan adaylarıyla katılıyor: Çağdaş Avukatlar Grubu, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu, Katılımcı Avukatlar Grubu, Savunma Avukatları Grubu, Çağdaş Avukatlar Birliği, Hukukun Üstünlüğü Platformu.

24 bin üyesiyle Türkiye'de kayıtlı yaklaşık 60 bin avukatın üçte birinden fazlasını kapsayan İstanbul Barosu, mesleki açıdan olduğu kadar, siyasi açıdan da önem taşıyor. Son dönemlerde yönetimdeki grupların yapısı itibariyle, İstanbul Barosu, AKP'ye muhalif bir konumda bulunuyordu. Bu nedenle, hafta sonu yapılacak seçimlerin, AKP açısından, az sayıda kalmış kendisine muhalif kurumlardan birini daha "ele geçirmek" açısından önem taşıdığı yorumları yapılıyor.

Çağdaş Avukatlar Grubu
Aslında, Baro'nun "muhalif" konumu da tartışma konusu. Örneğin, mevcut yönetimdeki Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu, Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG) tarafından, "özgürlüklerden, insan haklarından, demokrasiden ve evrensel hukuk ilkelerinden yana bir tavır ve tutum alamamak"la eleştiriliyor.

Önceki Baro seçiminde yaklaşık 5 bin oyla ikinci sırada yer alan Çağdaş Avukatlar Grubu'nun başkan adayı Av. Kemal Aytaç, İstanbul Barosu'nun Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu'nun yönetiminde "e-muhtıra"ya karşı çıkmamasını, 301. Madde'nin kaldırılmasını savunmamasını, Hrant Dink cinayeti konusunda yeterli ve ciddi bir etkinlik gösterememesini eleştiriyor ve mevcut yönetimle Baro'nun "devletçi, tutucu, otoriter anlayışın ifadesi" olduğunu dile getiriyor.

ÇAG seçim programında hedefini "avukattan, savunmadan, demokrasiden, bağımsızlıktan, sosyal devletten, özgürlüklerden, laiklikten, yargı bağımsızlığından yana, herkes için adalet isteyen bir baro" olarak tanımlıyor. Grubun başkan adayı Aytaç, Ergenekon ile kontrgerillanın açığa çıkartılmasını istediklerini ifade ederken, AKP'yi de kendi yargıçlarını, kendi mahkemelerini oluşturmaya ve burada etkinlik kurmaya çalışmakla eleştiriyor.

Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu
İstanbul Barosu'nun yönetimini son üç dönemdir, yani altı yıldır, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu elinde tutuyordu. "Yönetimde olduğumuz süreçte, Atatürk ilke ve devrimlerini, laik ve sosyal hukuk devleti anlayışını ve tekil devlet yapısını kendimize rehber edindik" diyen grubun bu dönem için başkan adayı, halen Baro'nun Yönetim Kurulu üyesi olan Av. Muammer Aydın.

Katılımcı Avukatlar Grubu
Baro seçimlerine katılan bir diğer grup da Katılımcı Avukatlar. Seçimde "Başka Bir Baro Mümkün!" sloganını kullanan grubun başkan adayı da, Susurluk skandalı sonrası "Bir Dakika Karanlık" eylemleriyle gündeme gelen, Aydınlık İçin Yurttaş Girişimi'nin kurucularından Av. Fatma Mebuse Tekay. "Çağdaşlık, demokratlık, laiklik, özgürlükçü hukuk konusunda" diğer bazı gruplarla benzer görüşleri paylaştıklarını söyleyen grup, kendi farklarını, kamplaşmanın tarafı olmamak olarak tanımlıyor. Bu yaklaşımı grubun Ergenekon davasını değerlendirmesinde de görmek mümkün. Başkan adayı Tekay, davayla ilgili olarak, "çetelerden arınmış bir hukuk devleti idealini, generallere de dokunulabilmesini, herkes gibi yargılanabilmelerini önemli buluyorum" diyor "AKP'ye muhalefetin başını çektikleri için bu davaya dahil edilenler varsa, buna karşı çıkılması gerektiğini" de söylüyor.

Çağdaş Avukatlar Birliği
Çağdaş Avukatlar Birliği'nin başkan adayı, Av. Uğur Yetimoğlu ise Baro'nun "eski, görkemli" günlerine geri dönmesini istiyor. Yetimoğlu, Baro'da son dönemlerde yönetimde bulunmuş olan iki gruba da tepkili. İstanbul Barosu'nun son altı yıl Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu ve öncesinde de yine altı yıl Çağdaş Avukatlar Grubu tarafından yönetildiğini belirten Yetimoğlu, iki grubun yönetimi altında da İstanbul Barosu'nun etkin bir baskı grubu olmaktan uzaklaştığı eleştirisini getiriyor.

Savunma Avukatları Grubu
Savunma Avukatları Grubu adıyla seçimlere katılan grubun başkan adayı, Av. Muhittin Köylüoğlu. Grup, "tüm avukatların mesleğe, dünyaya ve yaşama bakışlarının, yaşadıkları sorunların ve çözüm yollarının aynı olması mümkün değildir" diyerek yola çıkıyor ve amaçlarını "özellikle mesleğe yeni başlamış genç avukatların, ekonomik olarak problem yaşayan, CMK ve Adli Yardım bünyesinde Kadın Hakları ve Çocuk Hakları Merkezleri'nde görev alan, bağlı olarak çalışan emekçi avukatların mesleki sorunlarını dile getirmek ve birlikte mücadele edip çözüm aramak" olarak tarif ediyor

Türban savunucusu aday: "Baro'yu ideolojilerden arındıracağım"
Bir dönem Mazlum-Der İstanbul Şubesi Başkanlığı yapmış olan ve türbanın ateşli savunucularından Av. İ. Şadi Çarsancaklı, Hukukun Üstünlüğü Platformu'nun başkan adayı. Çarsancaklı, seçimlerden hemen önce Zaman gazetesine verdiği röportajda, Baro'nun "ideolojikleşmesi"nden yakınıyor. "Baro bir meslek kuruluşu. Avukatların yüzlerce sorunu varken, bunları görmezden gelip birtakım ideolojik duruşların arka bahçesi gibi hareket etmek, Baro'ya yakışmıyor" diyen Çarsancaklı, kendisinin "hukuk ile kimliklenen, toplumun aşırı uçlarında değil tam merkezde yer alan bir Baro, bambaşka bir bakış, vizyon ve çözümler" önerdiğini söylüyor. Çarsancaklı'nın ideolojik olmadığını iddia ettiği görüşleri ise oldukça tanıdık: "Meclis'in üstünde ve vesayet makamı haline gelmiş bir Anayasa Mahkemesi var. Mahkemelerimiz askerden brifing almış ve onları alkışlamışlar. 28 Şubat ve benzeri süreçlerde yargı uygulamaları ciddi yaralar almış... İstiklal Mahkemesi hatırası hayalet gibi peşimizdedir ve zaman zaman hortlayarak yeniden hayatımıza girebilmektedir."

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Çarsancaklı'ya "dışarıdan" destek verenlerden. Hakan, "avukat olsaydım oyumu Hukukun Üstünlüğü Platformu'nun adayı Av. İ. Şadi Çarsancaklı'ya verirdim" diyor ve nedenini de şöyle açıklıyor: "Çünkü... Şadi Çarsancaklı, bir zamanlar yürüttüğü Mazlum-Der başkanlığı sırasında 'vicdan sahibi adam' olduğunu fazlasıyla kanıtlamıştır..." Üniversitelerde Cumhurbaşkanı tarafından atanan rektörlerin referansı, "Türbana serbestlik" bildirisine imza atmak olmuştu. Anlaşılan, Baro seçimlerinde de, Mazlum-Der'de türbana serbestlik savunuculuğu yapmak, benzer bir referans noktası yapılmaya çalışıyor.