Dönecek ama 'Ergenekon'u bekliyor!

Fethullah Gülen ve cemaatine ilişkin tartışmaların son günlerde gündemi epey belirlemesi üzerine, Gülen'in Türkiye'deki sözcüsü ve cemaatin önde gelen ismi Zaman yazarı Hüseyin Gülerce, Star gazetesine röportaj verdi. Gülerce, Gülen'in Türkiye'ye dönmek için "Ergenekon" davasının sonuçlanmasını beklediğini söyledi. "Dönüş"e ve "Ergenekon"a biçilen…

soL (HABER MERKEZİ) Fethullah Gülen'le ilgili merak edilen konularda "yetkili" başvuru mercii olan Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, Gülen'e ve cemaate ilişkin iddialar hakkında konuştu. Gülerce ile yapılan röportaja bugünkü nüshasında yer veren Star gazetesindeki yazının girişinde, "bu toplumdan çıkmış, insanların kendi iradeleriyle yer aldığı bir sivil toplum hareketi olmasına rağmen kuşku duyan, hatta korkan da var" ifadesiyle tanımladığı Fethullahçılar'dan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un son konuşmasında isim vermeden bahsettiğinden ve bu yüzden cemaatin son günlerde daha fazla gündeme geldiğinden söz edildi.

Fethullah Gülen'in fikirlerinin önce Türkiye'deki insanlara "makul" geldiğini söyleyen Hüseyin Gülerce, 11 Eylül saldırısından sonra Batı'nın bir diyalog arayışına girdiğini ileri sürerek, "başından beri 'diyalog ve barıştan başka yol yok' diyen" Fethullah Gülen'in bu dönemde küresel olarak "farkedildiği"ni söyledi.

"Mağdur" ve "baki"
ABD'de yaşayan Fethullah Gülen'in, günde sadece 2 saat uyuyarak geri kalan 22 saatte "sevenlerin hatırı için" çalıştığını, yazılarını tashih ettiğini, iki ayda bir kitap çıkardığını, sohbet ettiğini, sağlığı yerinde oldukça misafirlerini kabul ettiğini belirten Gülerce, "normal insanların dayanamayacağı" türden bir münzevi hayatı yaşadığından bahsetti. Star gazetesi röportajcısının, "o, cemaat için sıkıntılara katlanıyor, özlediği halde memleketine dönemiyor, mesela cemaatten bir yaşıtı da arkadaşlık etmeye gönüllü gidemez mi oraya" türünden sık sık pas verdiği sorularla devam eden röportajda, Hüseyin Gülerce, Fethullah Gülen'den "mağdur" profili imal etmeyi ihmal etmedi.

Star'ın, Fethullah Gülen'in "memleketinden uzakta ve hayatının belki de son günlerini sürdüğü"nü ima eden "sayın Gülen'in, 'Gülen sonrası' için bir planı var mı" sorusuyla perçinlenen "mağduriyet" atmosferi, Gülerce'nin, "tedbir alınmış zaten. Çizgide bir değişiklik olmaz, yine öyle devam eder" sözleriyle bu kez tersine çevrildi.

Dönüş: "Ergenekon'un sonuçlanmasını bekliyor... Demek ki, 5-6 sene sonra"
Yargılandığı davadan Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu kararıyla beraat etmesine karşın Gülen'in Türkiye'ye neden dönmediği sorusuna Hüseyin Gülerce, "kendisi 'dönmek için konjonktürü müsait bulmuyorum' dedi. Evet, beraat etti, fakat şunu söylüyor: 'Türkiye'de henüz demokratikleşme sağlanamadı, ben geldiğimde harekete zarar vermek için birileri komplo yapabilirler, şu kadar yurt, dershane, okul var'... Düşünün ki, Türkiye'ye ayak basar basmaz peş peşe üç dört tane hadise olsa, buna teşne medya ne diyecek?" yanıtını verdi.

Gülerce ayrıca, "o dava 5, 6 sene de sürebilir. Dava, devlet içinde artık bir daha Ergenekon türü hukuk dışına çıkma hareketleri, yapılanmaları cesaret bulamayacak şekilde ilerlerse ve artık TSK, emniyet, başka kurumlar kendi içlerinde böyle yapılara asla taviz vermeyeceklerini kararlılıkla ifade eder, bunu davranışlarıyla sergilerlerse, bu, Türkiye'de demokratikleşmeyi çok hızlandırır. İşte buna o zaman normalleşme denebilir ve komplolara kimsenin izin vermeyeceği böyle bir atmosferde Sayın Gülen'in dönmesi mümkün olur. O, o atmosferi bekliyor" dedi.

Feto, Humeyni olur mu?
"Bir 'Gülen fenomeni' oluştu. Humeyni'nin Fransa'dan dönüp devrim yapması gibi Gülen'in de ABD'den dönüp rejimi değiştireceği sanısı, bütün diyalog barış söyleminize rağmen cemaatle ilgili bir korku ve kuşku var. Cevabınız ne?" sorusu karşısında Hüseyin Gülerce, Gülen'in, Humeyni'ye benzetilmesine şiddetle itiraz ettiğini vurgulayarak, "Türkiye'de dine düşman insanlar var, fakat dürüst davranmıyorlar. 'Kuran'a karşıyız' diye yürüyüş yapmıyorlar da 'şeriat istemeyiz' diyorlar. İyi de, Türkiye'de 'şeriat isteriz' diyen mi var? Cami avlusunda 'şeriat isteriz-hilafet isteriz' diyenler Ergenekoncu çıktı. Provokasyon var yani" diye konuştu.

"Demokratik laiklikten, hukukun üstünlüğünden insan hakları ve özgürlüklerden yana bir hareketin manevi büyüğü, 'diyalog ve uzlaşma yoluyla buluşmak istiyoruz' diyen bir insan" sözleriyle tanımladığı Fethullah Gülen'in laiklik karşıtı olarak suçlanmasını anlayamadığını söyledi.

TSK, Fethullahçıların Kuzey Irak'la ilişkisinden rahatsız mı?
Gülerce, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un son konuşmasında yer verdiği "cemaat"e ilişkin ifadelerin, kastedilenin Gülen cemaati olması halinde "yargısız infaz" anlamına geleceğini ileri sürdü.

Kuzey Irak'la "iyi ilişkiler"in, Abant Platformu'nun Erbil'de düzenlediği Kürt konferansının ve 16 yıldan beridir Kuzey Irak'ta faaliyet gösteren okulların, Gülen cemaatinin Kürt meselesine ilgisine işaret ettiğine ve askerlerin bu durumdan rahatsızlık duymuş olabileceğine ilişkin yoruma ise, "Kuzey Irak'ta ilk okulumuz açıldığında orada görevli bulunan rütbeli subaylarımız destek verdiler. 'Çok iyi bir şey yapıyorsunuz' dediler. Hem Sayın Gülen Kürt meselesiyle özel olarak ilgileniyor değil. Bizi bölecek, birbirimize düşürecek, içerden ve dışarıdan kaşınan tüm yaralarla ilgileniyor. Kendileri yapsa bunları sorun olmayacak. Saylan'ın okulları çok makbul değil mi?" sözleriyle karşılık verdi.

Feto'nun "devletle uyumu": 12 Eylül darbesi dahil...
Fethullah Gülen'in devletle her zaman uyumlu ve hatta "çok itaatkâr" olduğu, '80 darbesini desteklemekten öte Sızıntı dergisinde methiyeler düzdüğü ve 28 Şubat'ta "türban kavga haline gelmesin" şeklinde açıklamalar yaptığına ilişkin yorumları hatırlatan Star röportajcısının, Gülerce'nin Gülen'i aklayabilmesine fırsat sağlamaya çalıştığı anlaşılan, "şu an demokrasi çizgisi çok net, ama o zamanla bugün arasında ne fark var?" sorusuna, Gülerce'nin yanıtı şöyle oldu:

"Çok güzel bir soru. Sayın Gülen'in devletle ve hükümetle ilgili tavırlarında bir yanlış anlama var. Gülen, bundan önceki bütün hükümetlere destek çıktı. Özal'a, Mesut Yılmaz'a, Çiller'e, Ecevit'e... Bu siyasallaşma değildir. Gülen hareketi hükümetlere destek veriyor, çünkü ekonomik, sosyal istikrar isteniyor. Bu hükümetler Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri değil mi, başarılı olsunlar isteniyor. Devletle ilgili meselelerde de, 'devlet zaafa uğramasın, bir çatışmanın ortasında kalmasın, taraf tutmasın' deniyor. 28 Şubat sürecinde başörtüsü ile ilgili yumuşak bir şey söylüyor. '28 Şubat'a destek çıktı' diyenler oluyor. Hayır... O süreçte artan gerilimi düşürmek için, ortam yumuşasın diye 'başörtüsü fürüattır (öncelikli değil)' dedi, onu da 'teferruat' anladılar."

Gülen-Ergenekon "ilişkisizliği"
Gülerce, Tuncay Güney'in "Gülen, Ergenekon'un alt yapılanmasıydı, zamanla onu geçti. Emniyet'te güçlendi. 28 Şubat sonrası Ergenekon, Gülen cemaatini tasfiye kararı aldı. Şimdi Gülen ile Ergenekon arasında çatışma var" ifadesine dayanarak, Fethullah Gülen'in sık sık "önümüzdeki günlerde terör olayları çıkabilir" açıklamaları yapmasını "istihbaratının güçlü olması"na bağlayanlar olduğu konusunda ise şunları söyledi:

"Bizim gençliğimizde de sağcılık-solculuk vardı. Solcular komünistti ve bize göre hepsi Rusya'dan para alıyordu. Solculara göre de, sağcılar Amerika uşağıydı. Şimdi öğreniyoruz ki, Gladyo bütün NATO ülkelerinde kurulmuş, para da CIA'den gelmiş. O dönemde, aynı silahla sabahtan solcuları sağcılara, öğleden sonra sağcıları solculara vurdurtmuşlar. Burada da önemli olan hukuka başvurmaktır. İddiaların ispatı belgeyle, şahitle olur."

Gülerce, Emniyet'te "F Tipi" yapılanma olmadığını da, "İstek Vakfı arazisindeki silahlar ihbarla ele geçti. Emniyet gidip buluyor da ihbarı kim yapıyor. Emniyet değil herhalde... Emniyet ilk kez bağımsız çalışıyor. Türkiye'de demokrasi gelişiyor, devlet organları hukuk devleti gereği kendi görevini yerine getiriyor. Rahatsız olanlar da söyleyecek laf bulamadıkları için 'Gülenciler sızıyor' diyor" sözleriyle "kanıtladı".

"ABD'yle kavganın kime, ne faydası olur ki"!
Cemaatin ABD ile ilişkisine de "açıklık" getiren Gülerce, "bir hareket, 'evrensel insani değerlerde buluşalım, bunun için hukukun üstünlüğünü, uzlaşmayı, hoşgörüyü diyalogu esas alalım' diyorsa herkesle aranızın iyi olması lazım. Amerika dünyanın süper gücü, kavga etmenin kime ne faydası olur. Ama bu Amerika'nın yanlışlarını söylemenize de mani değildir. Hocaefendi Amerika'nın Irak işgalinin yanlış olduğunu, gücün menfaatler için kullanılmasının kimseye fayda getirmeyeceğini açık açık söyledi. Türkiye'de istikrar adına bütün hükümetlerle iyi geçiniyorsak dünyanın her yerinde okullarınız var, o ülkelerle de iyi geçinmek zorundasınız. O ülkelerde arkadaşların siyasetle hiç ilgisi olmaz" diye konuştu.

"Bush döneminde Türkiye'de bir ılımlı İslam projesi güdüldüğü, ABD'nin bunu cemaat eliyle yaptığı iddia edildi" sözleri karşısında ise elle tutulur bir açıklama yapmayan Hüseyin Gülerce, "Allah kul olan başka bir şeye kul olmaz. Ne makama, ne paraya, ne Amerika'ya... Allahın adamı olan, Amerika'nın adamı olmaz" nakaratını geçti.

"Türkiye nüfusunun yüzde 80-85'i hareketi destekliyor". Demek ki, yüzde 15-20'si "Ergenekoncu"...
"Cematte kaç kişi vardır" sorusuna, herkesi fişlediğine göre bunu aslında en iyi devletin bileceği biçimindeki cevabını gülerek verdiğini öğrendiğimiz Gülerce, devamında, "tahminim 70 milyonun 5 ya da 6 milyonudur. Bunun içinde dostlar, sevenler, fiilen katılanlar ve işini-gücünü hizmete adayanlar vardır. Ama bana göre nüfusun yüzde 80-85'i bu hareketi destekliyor" dedi.

Cemaatin dünyanın 110 ülkesinde açılmış okullarına ve "diyalog merkezleri"ne ilişkin de bilgi veren Gülerce, amaçları konusunda, "bizim bir rüyamız var: 20 sene sonra Birleşmiş Milletler'de, Türkiye büyükelçisi kürsüye doğru giderken en az 80 büyükelçi ayağa kalkıp alkışlayacak ve Türkçe 'yaşa, var ol' diyecekler. Onlar Türk okullarından yetişmiş insanlar olacak" açıklamasında bulundu.