Yasin Aktay kitabı hiç anlamamış: Ramazan ve ‘Hayali Cemaatler’

Anlıyoruz, siz de kendinizi entelektüel göstermek istiyorsunuz… Ama ya bir işi tam yapın ya hiç bulaşmayın. Yarı-cahillik, bilmemekten daha fena.

Haber Merkezi

Yasin Aktay, Yeni Şafak’taki köşesine çok iddialı bir başlık atmış: “Ramazan, Gazze, İslâm Birliği ve Müslümanların ayrılığı”

Öyle konular ki, üzerine tez yazsan yazılır.

Ki, galiba Aktay da öyle hissetmiş, “tez” havasına girmiş. “Bugün İslam Birliğini bir boş hayal veya bir imkânsız politika olarak görenlerin göremediği” şeyi açık etmeye çalıştığı yazısında, Benedict Anderson’un “Hayali Cemaatler” kitabına atıfta bulunmuş.

Şöyle aktarıyor Aktay:

“Sosyolojik işlevleri açısından neresinden bakarsanız bu dünya-inşa edici yanını, birleştirici ve kuşatıcı yanını görürsünüz Ramazan’ın. Benedict Anderson’un meşhur Hayali Cemaatler’inin oluşumunu sağlayan, ortak dünya inşa edici sembolik ritüel süreçleri, ortak semboller, ulusalcı örgün eğitim süreçleri son kertede yerel planda ulusal cemaatleri zar zor oluşturur. Bu cemaatlere zoraki bir tarih yazıp isnat etmek gerekmektedir ve bu kısa bir süre içinde yapısökümüne kolaylıkla uğratılabilecek bir gevşeklik-zayıflık ortaya koyar. İddia edilen tarihi kökenlerin çoğu icat edilir ve ilk saldırıya karşı koyması bile çok zor olur. Yine bu cemaatler, birlikteliklerin küresel veya evrensel bir ölçekte tutunabilmesi de neredeyse imkânsız olmaktadır.”

Eh be Aktay…

Bu işler öyle bir kitabın istediğin yerini cımbızlamakla olmuyor ki.

Anderson’un kitabı, modernizmle birlikte ulusların ortaya çıkışı sürecindeki zihinsel dönüşümün temellerini inceliyor. İyi. İyi de, Yasin, bu uluslar niye, neyin yerine ortaya çıkıyor?

Kendilerinden önceki dinsel cemaatler modernizmle birlikte işlev yitirdiği için.

İnsan “Ramazan 1450 yıldır bütün dünyada müminleri tek bir dünyanın sakinleri olarak birbiriyle tanış kılmakta” deyip İslam birliğini savunduğu yazısında, “Hayali Cemaatler”e atıfta bulunur mu? 

Anlıyoruz, siz de kendinizi entelektüel göstermek istiyorsunuz… Ama ya bir işi tam yapın ya hiç bulaşmayın. Yarı-cahillik, bilmemekten daha fena. Bilmeyen en azından bilmediğini biliyor.

İlla bir de “Hayali Entelektüeller” kitabı mı yazalım?