Vakıf üniversiteleri kanunu yok sayıyor: 'Düşük ücretlere, usulsüz yaptırımlara boyun eğmeyelim!'

Vakıf üniversiteleri akademisyen maaşlarını devlet üniversiteleriyle eşitleyen karara uymuyor. Birlik Sendikası İstanbul İl Temsilcisi Beyza Çelik, usulsüzlüklere karşı atılabilecek adımları anlattı.

Haber Merkezi

Yükseköğretim Kanunu’nda yapılan değişiklikle vakıf üniversitelerindeki öğretim elemanlarına devlet üniversitelerinden daha düşük ücret verilmemesine karar verilmişti. Değişikliğin üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen karar vakıf üniversitesi patronları tarafından görmezden geliniyor.

Vakıf üniversitelerinin büyük bir kısmı ücret eşitlemesi yapmadığı gibi bir kısmı da brüt ücret üzerinden eşitleme yaparak emekçilerin haklarında kayıplar yaşamalarına neden oluyor.

10 No’lu Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar işkolunda faaliyet yürüten Birlik Sendikası’nın faaliyet alanlarından biri de vakıf üniversiteleri. Akademik personellerin sorunları ile gündeme gelen vakıf üniversitelerinde yaşanan sorunları Birlik Sendikası İstanbul İl Temsilcisi Beyza Çelik ile konuştuk.

'YÖK usulsüzlükleri görmezden geliyor'

2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu'na 2020 yılında getirilen düzenleme ile beraber devlet üniversitelerindeki akademisyenlerle vakıf üniversitelerinde çalışanların ücretleri eşitlendi. Ve son zamanlarda sıkça duyduğumuz vakıf üniversitelerinde yaşanan işten çıkarma haberlerinin bu durumla bir bağlantısı var mı? 

Vakıf üniversitelerinde işe alımlar devlet üniversitesinde olduğu gibi YÖK aracılığı ile yapılıyor. YÖK’e talep edilen kadro bildirilir. Ardından YÖK onay verirse kadro açılır ve Resmi Gazete’de ilan edilir. Üniversite tarafından şartlara uygun başvurular sınava tabi tutularak çalışacakları kişileri belirler. Buraya kadar prosedürlere uygun hareket etme zorunluluğunu üzerinde hisseden vakıf üniversitesi patronları, sizin de bahsettiğiniz 2020 yılında 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda yapılan değişiklikle karar altına alınan devlet yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına ödenen ücretten daha az ücret verilemeyeceği konusunda gözlerini kapatıyor. Yapılan değişiklik birçok belirsizlik de barındırıyor. En temelinde eşitlemenin yapılacağı ücretin ne olduğu bilinmemekte. Yani net ya da brüt ücret üzerinden yapılıp yapılmayacağı vakıf üniversitesi patronlarının insiyatifine bırakılmış durumda. Bunlara ek olarak vakıf üniversitesinde çalışan akademik personelin kıdemi de yok sayılmakta. Unvan ve kadro eşitlemede esas alınıyor. 

Bütün bu sorunlara karşı YÖK, harekete geçmediği gibi yapılan usulsüzlüklerin birçoğunu da görmezden geliyor. Geçtiğimiz günlerde eşit işe eşit ücret talebi ile Haliç Üniversitesi araştırma görevlileri bir bildiri yayınladı. Haklı sebepleri bulunan araştırma görevlilerinin talepleri ise mevcut yasanın uygulanarak ücret eşitlemesinin yapılması ve özlük haklarının sağlanması oldu. Birçok üniversitede de aynı sorunla karşılaşıyoruz. Bir başka vakıf üniversitesinde çalışan doçent ünvanlı akademisyen devletle eşitleme yasasından yararlanamadığı gibi aldığı ücretin doktor öğretim görevlisinin de altında olduğunu belirtti.

'Eşitleme yaptık diyebilmek ücretler brüt üzerinden eşitleniyor'

Özellikle asgari ücretin açıklanmasının akabinde devlette çalışan akademik personellerin maaşlarının açıklanmasıyla işten çıkarma haberlerini daha sık duyar olduk. Öğrencilerden aldıkları yüklü miktarda kayıt ücretine rağmen akademisyenine az maaş vermeyi ve bilimsel araştırma yapmak için malzeme almaktan kaçınan vakıf üniversiteleri var olan masraflarını biraz daha kısmak için çeşitli bahanelerle işten çıkarmalara başvuruyor. 

Özel üniversite patronları bu değişikliği uygulamamak için ne tür usulsüzlükler yapıyor? Sizin alanda karşılaştığınız örnekler var mıdır? 

Elbette örnekleri mevcut. Eşitleme yaptık diyebilmek için bugün birçok patron ücretleri brüt üzerinden eşitliyor. Böylece maaşlardaki kesintiler devlet ile farklı oluyor.  Ek olarak alınan teşvik, ikramiye vb. ek gelirler maaşlardan düşülerek ücretlerinde azalma gerçekleşiyor. 

Yakın zamanda karşılaştığımız bir diğer durum ise işe girişlerde yapılan usulsüzlükler oldu. Birçok akademik personelin SGK girişlerinin farklı yapıldığını gördük. Örneğin yine Haliç Üniversitesi’nde araştırma görevlilerinin SGK girişleri araştırma görevlisi olarak değil “2310.42-Diger Üniversite ve Yüksek Okul Öğretim Üyeleri” olarak yapılmış. Yalnızca bu üniversite özelinde olan bir durum değil. Kültür Üniversitesi, Acıbadem Üniversitesi, İstanbul Aydın Üniversitesi gibi birçok üniversitede de aynı sorunla karşılaşıyoruz. Yapılan bu usulsüzlükle birlikte akademisyenler alması gereken ücretin altında ücret alıyorlar. En temelinde ise özlük hakları ellerinden alınıyor.  

'Akademisyenleri birbirleri ile yarıştırma politikası güdüyorlar'

Birlik Sendikası bu işten çıkarma ve SGK bildirimindeki usulsüzlüklerine karşı neler yapıyor?

YÖK kanununda yapılan değişiklikler içerisinde vakıf üniversitesi sahiplerini en fazla rahatsız eden maddenin, çalışanların ücretlerinin devlet üniversitelerindeki ücretlerden daha az olamayacağı kararı olduğu açık. Bu rahatsızlık karşısında mütevelli heyetlerinin başvurdukları yol ve yöntemler değişiklik gösteriyor. Vakıf üniversiteleri içerisinde “rekabet gücünün” artırılması talebiyle akademisyenleri birbirleri ile yarıştırma politikası güdüyorlar. Sadece akademi içerisinde kalmıyor kendi içlerinde de yarışarak “kâr amacı güden” özel üniversiteler için yasal zeminin hazırlamış oluyorlar. 

Masraflarından kısmak için işten çıkartmaların olduğunu biliyoruz, bahaneler üretmesinler. Hiçbir akademisyen altı doldurulamayacak sebeplerle haksız yere işten çıkarılamaz. 

Ticarethaneye dönüştürdükleri üniversiteler karşısında emeklerinin karşılığını talep eden akademisyenlerle Birlik Sendikası çatısı altında buluşuyoruz. Üyelerimizin olduğu vakıf üniversitelerinde bir araya geliyor yapılan usulsüzlüklere karşı birlikte kararlar alıyoruz. Şunu biliyoruz, birlikte mücadele etmeden bahsettiğimiz sorunlar karşısında çaresiz kalabiliyoruz. Çalışanların örgütsüzlüğünden güç alan patronlara bu durumun böyle olmadığını göstermek gerekiyor. Yeni yılın ilk zamlı maaşları yakında hesaplara yatacak. Hayat pahalılığının yakıcı olduğu bu dönemde düşük ücretlere ve usulsüz yaptırımlara boyun eğmeyelim. Birlik olalım. Sendikamızla birlikte daha yüksek sesle dile getireceğimiz temel taleplerimizin takipçisi olalım. Bu sorunların ortadan kalmasının en güçlü yolu vakıf üniversitesi emekçilerinin bir araya gelmesidir.