Nâzım Sohbetleri'nde ikinci oturum: Nâzım’ın Bursa Yılları

İstanbul NHKM'nin Nâzım Sohbetleri serisinin ikinci oturumuna Güney Özkılınç konuk oldu.

Haber Merkezi

İstanbul NHKM'nin Nâzım Sohbetleri serisinin ikinci oturumu, 14 Mayıs Cumartesi günü Güney Özkılınç’ın konuk olduğu “Nâzım’ın Bursa Yılları” başlığı ile gerçekleştirildi.

Nâzım Hikmet’in yaşamının bir bölümünü geçirdiği ve çeşitli eserlerini kaleme aldığı, Türkiye’nin büyük yazarlarını, aydınlarını yetiştirdiği, doğrudan ya da dolaylı olarak milyonlara ulaştığı bir uğrak Bursa cezaevi.

Söyleşide yaşamında önemli bir uğrak olan, Milli Mücadele ve sonrasında Türkiye’deki yaşamı boyunca zorunlu olarak en çok bulunduğu Bursa’daki yaşantısına, üretimine değinildi.

Bursa’da ilk hapislik

Söyleşide, Nâzım’ın Bursa’da geçirdiği yılları, hapis cezalarını yattığı yıllar olarak iki bölümde ele alındı. “Amelelerle ilgili bir bildiri” dağıttığı gerekçesiyle Nâzım 1933 Mart ayında tutuklanır ve Bursa Cezaevi’ne gönderilir. Kısa süre sonra 10. Yıl Affı ile çıkar.

İkinci hapislik dönemi olan 1938-1950 yılları arasındaki dönemin, Nâzım’ın hapishane şartlarında, çok büyük bir üretkenlik gösterdiği bir dönem olduğunu belirten Özkılınç, bununla birlikte Nâzım’ın bu dönemdeki örgütlülüğüne de dikkat çekti.

Nâzım'ın hapiste olduğu dönemde, olabildiğince çok sayıda insana, siyasi ve adli mahkuma dokunduğu, onların dönüşümlerinde, yaşama tutunmalarında ve sanatçı yönlerinin gelişmesinde önemli bir yer tuttuğu dile getirildi.

'Bursa Cezaevi'ni bir akademiye çeviriyor'

Özkılınç, “Nâzım’ın Bursa Yılları” adlı kitabında “bir aydının kendi insanını küçümsememesi ve onlarla oturup felsefe, tarih, politika konuşmasının” altını çizmek istediğini belirterek devam etti. “Bir yandan savaş, bir yandan yoksulluk ve cezaevi ağalarının baskısının olduğu bir ortamda Nâzım, Bursa Cezaevi’ne dokuma tezgahları getirtiyor ve mahkumlar kendi paralarını kazanmaya, evlerine para göndermeye başlıyorlar” diyerek bu düşünceyi vurgulayan Özkılınç, Orhan Kemal’den bir alıntı yaptı: “Memleketimden İnsan Manzaraları yazılırken, Nâzım’ın bu eseri okuduğunda ağlayan, nâra atanlar gördüm.”

Özkılınç, Nâzım Hikmet'in yalnızca cezaevi içinde temas ettiği ya da yetiştirdiği insanlar olmadığını, aynı zamanda cezaevi dışında da mektuplar aracılığıyla A. Kadir, Kemal Tahir gibi sanatçılarla da iletişimde olduğunu söyleyerek bu açıdan Bursa Cezaevi’ni bir akademiye çevirdiğini belirtti.

Bursa’dan Meksika’ya, Ekvator’dan Japonya’ya

Nâzım’ın aynı koğuşu paylaşarak ya da eserleri aracılığıyla hayatlarına bir şekilde dokunduğu insanlar ya da ulaştığı coğrafyalardan da bahsedilen söyleşide Nâzım’ın Bursa Cezaevi’ne geleceğinin müjdesini veren Orhan Kemal; kan davasından dolayı hapis cezası almış ama Nâzım ile geçirdiği süre sonunda bu kan davasından vazgeçmiş olan İbrahim Balaban; Şairler Antolojisi’ne girmesini sağlayan Neruda ve Meksika’da hapisteyken ailesine yazdığı mektupta Nâzım’ı anan Che örnek olarak verildi.

Komünist şair Nâzım!

Bilinmeyen bir Nâzım şiirinin de paylaşıldığı söyleşide, Nâzım’ın kişiliğinin örgütlü mücadelesinden bağımsız bir şekilde ele alındığının ama tersine, onun iyi bir komünist, iyi bir örgütçü olduğunu gerçeğinin ısrarla öne çıkarılması gerektiği belirtildi. Söyleşi soru-cevap bölümü ile devam etti.

Söyleşinin tamamı NHKM Youtube kanalından yayınlanacaktır.