Kızıldeniz’de gerilim büyüyor: Yemen'deki Husiler kim, amaçları ne?

Gazze'ye dönük saldırıların ardından İsrail gemilerini vuran Husiler, ABD ve İngiltere'nin hedefi haline geldi. Yemen'in önemli bir bölümünü kontrol eden hareketin tarihini Rune Agerhus ile konuştuk.

Sarp Kazezoğlu

İsrail'in Gazze'de giriştiği katliamın ardından Kızıldeniz'in diğer ucundaki Yemen'in önemli bir bölümünü elinde tutan Husiler (Ensarullah Hareketi), İsrail gemilerinin Kızıldeniz'den geçişini engellemeye başladı.

ABD ve İngiltere'ye ait gemileri de hedef alan Husiler, birkaç bin dolara mal ettikleri insansız hava araçları ve balistik füzelerle Süveyş Kanalı'ndaki yük taşımacılığını neredeyse yarı yarıya azalttı. Konteyner taşımacılığında öne çıkan şirketler Kızıldeniz-Süveyş güzergahının yerine Afrika kıtasının Ümit Burnu etrafından dolaşılarak sevkiyatlara devam edileceğini duyurdu.

Husileri ''küresel ticaret'' önündeki bir risk olarak göre ABD ve İngiltere, arkasında İran'ın bulunduğunu iddia ettiği Yemen'e yönelik hava saldırılarını sürdürüyor.

Babu'l Mendep Boğazı'ndaki çatışma, uluslararası kamuoyunun ilgisini bir kez daha Husiler üzerine çekti.

Yükselişi, Irak işgalinin ardından ABD karşıtlığının artmasına dayanan Husilerin tarihini Yemen siyasetini yakından takip eden araştırmacı Rune Agerhus'la konuştuk. Rune, ''International Commission for Solidarity with Yemen'' (Uluslararası Yemen ile Dayanışma Komisyonu) ve ''Hamra Books'' yayınevinin direktörü.

Geniş başlayalım. Basitçe Yemen’de ''Husilerin'' bir özne olarak ne için savaştıklarını, siyasal programını anlatabilir misin?

Resmi olarak Ensarullah olarak tanımlanan "Husiler", esas olarak Batı ve Suudi/Körfez sermayesinin Yemen'in iç işleri üzerindeki ekonomik ve siyasi hakimiyetine karşı bir mücadeleye girişmiş durumda. Yemen, 1960'larda sömürgeci imparatorlukların çözüldüğü dönemde modern kuruluşundan bu yana hem Riyad hem de Washington ile bağları olan küçük bir elit tarafından yönetildi. Bu elite meydan okumaya cesaret eden ilerici liderler cinayet, infaz ve hapis dahil olmak üzere sert baskılarla karşılaştı. Tarihsel olarak kendi kendine yeterliliğin ve bağımsızlıkçılığın kalesi olarak bilinen Yemen, yüzlerce yıldır gıda yardımına ve dış ihracata aşırı derecede bağımlı değildi.

Ne yazık ki 1970 yılında çok önemli bir değişim yaşandı. Yemen Mütevekkil Krallığı'na karşı başarılı bir Cumhuriyetçi darbenin ardından, Kraliyet Sarayı Muhafızları'nın sol eğilimli subayları kendilerini sağcılar tarafından marjinalize edilmiş ve karar alma süreçlerinden zorla dışlanmış buldular. Ardından gelen yönetim, tamamı Suudi Arabistan tarafından desteklenen eski monarşist yetkililer ve sağcı cumhuriyetçi subaylardan oluşan bir koalisyon hükümeti şeklini aldı. Cumhuriyetin Suudi Arabistan tarafından resmen tanınması, monarşistlerin devlet iktidarının bir kısmını ellerinde tutmalarına bağlıydı.

Husi destekçilerinin ABD ve İngiltere'nin Yemen'e düzenlediği saldırıları protesto ettiği bir geçit töreni

Ensarullah'ın kökleri Hüseyin Bedrüddin Elhusi'nin Saade'deki Zeydici "İnanan Gençlik" hareketine dayansa da mevcut hareket kapsayıcı ve yurtsever bir perspektifi benimsemektedir. Bu yaklaşım, farklı siyasi inançlara ve mezhepsel yönelimlere sahip vatandaşların mecazi anlamda harekete "katılmasına" olanak sağlıyor. Hareket, tahmin edilebileceğinden daha yatay bir şekilde örgütlenmiş bir taban temeline sahip olduğu için "kart taşıyan Husi üyeleri", bildiğimiz anlamıyla örgüt kadroları bulunmuyor.

Hareket, 21 Eylül 2014'te gerçekleşen ve kendilerinin 21 Eylül Devrimi dedikleri olaylar ardından devlet iktidarına yükseldi. O gün, Ensarullah'ın silahlı üyeleri başkente girdi ve çok az bir direnişle karşılaştı. Görevdeki Cumhurbaşkanı Abdrabbuh Mansur Hadi'yi Birleşmiş Milletler destekli Barış ve Ulusal Ortaklık Anlaşmasını imzalamaya zorlayarak Ensarullah ve Güney Hirak siyasi hareketlerinin devlet işlerinde doğrudan nüfuz sahibi olmasını sağladılar. Bu arada Hadi gözlem altına ve daha sonra ev hapsine alındı.

Anladığım kadarıyla ''Husi'' hareketi 2010'larda ortaya çıkmış yani kökeni olmayan yeni bir hareket değil. Tarihsel olarak 1990'lara kadar gidiyor. Bir siyasi yapı olarak ilk örgütlü hareketleri neydi?

Kesinlikle. Bugün var olan Ensarullah, Hüseyin Bedrüddin Elhusi'nin 1990'ların ortalarından sonlarına doğru kurduğu "İnanan Gençlik" Hareketi'nden doğmuştur. İslam ilahiyatçısı ve saygın Zeydi İslam alimi Bediruddin Elhusi'nin oğlu olan Hüseyin Elhusi bu hareketin oluşumunda önemli bir rol oynamıştır.

Hüseyin aynı zamanda parlamento üyesiydi ve 1993 yılında hareketini temsilen milletvekili seçildi. Yemen Sosyalist Partisi ile siyasi bir koalisyon oluşturan Zeydi eğilimli siyasi parti Al-Haq'ı temsil etti. 1994 yılında Güney Yemen'in, Başkan Ali Abdullah Salih'in sosyalistlere yönelik baskılarına tepki olarak bağımsızlığını ilan etmesinin ardından Salih, Güney'e yönelik kanlı ve yıkıcı bir askeri saldırı başlattı. Hüseyin, Salih'in işgaline karşı çıktı ve kendi bölgesi olan Saade'de savaşı protesto etmek için bölgesel ve yerel oturma eylemleri düzenledi. Bu muhalefet Salih'in güvenlik güçleri tarafından Hüseyin'in evinin yağmalanmasına yol açtı ve ardından düzinelerce aile üyesi tutuklandı.

Husiler ile hükümet güçleri arasında çıkan çatışmalar sonucu hayatını kaybeden milisler için düzenenlen bir cenaze töreni

Bu dönemde Ensarullah henüz silahlı bir hareket değildi ve Hüseyin El Husi pasifist duruşu nedeniyle zor baskılarla karşı karşıya kaldı. Güneydeki ayrılıkçı hareket savaşı kaybettiği için Yemen'in birliği nihai olarak korundu. Ancak Başkan Salih, Suudi destekli "İslami Cephe" paralı askerlerinin de desteğiyle güneydeki ayrılıkçıları zorla bastırdı ve bu süreçte Güney Yemen'in kendine özgü sosyalist kimliği de yok edildi.

El Husi 1997'de seçimlere yeniden katılmayı istemedi ve din dersi vermek üzere Saade'ye geri döndü.

Bu en azından onların dar anlamıyla İslamcı-ortaçağcı olmadıklarını gösteriyor. Bize mevcut siyasal programlarını, yani ''21 Eylül Devrimi'' programını açıklayabilir misin?

Ensarullah'ın birincil siyasi gündemi, 10 üyeden oluşan ve Sana'daki Husilere bağlı Yemen hükümetinin yürütme organı olarak görev yapan Yüksek Siyasi Konsey tarafından 2019 yılında açıklanan "Modern Yemen Devleti için Ulusal Vizyon "da özetleniyor.

Ulusal Vizyon, Yemen toplumunu etkileyen zorlukları ve eksiklikleri titizlikle özetlediği, bunların temel nedenlerini araştırdığı ve bunları ele almak için pratik hareketler önerdiği gibi çeşitli nedenlerden dolayı ilgi çekici bir belgedir. Bu vizyonun ve Ensarullah'ın kapsayıcı politikasının merkezinde, tarımda kendi kendine yeterliliğin sağlanmasının Yemen'in bağımsızlığı ve siyasi özerkliği için çok önemli olduğu inancı yer alıyor. Bu ideoloji, "sizi besleyen, sizi kontrol eder" diyen Thomas Sankara gibi Afrikalı sömürge karşıtı liderlerin savunduğu ilkeleri anımsatmaktadır. Sonuç olarak Ensarullah kendi kendine yetebilen bir Yemen inşa etmeye çalışmakta, ulusun kendi kendini idame ettirebilmesini sağlamakta ve böylece yabancı güçlerin ülke üzerinde kontrol kurma girişimlerini engellemektedir.

Özünde 21 Eylül Devrimi'nin birincil amacı Yemen'i Suudi Arabistan'ın yıkıcı ve sömürgeci etkisinden kurtarmaktı. Devrim başlangıçta bu temel ilkeye öncelik vermiş, daha sonra ayrıntılı reform programları ortaya çıkmıştır. Bu programların temel unsurları arasında cehaletin ortadan kaldırılması, kadın işgücünün artırılması, sanayi üretimi ve imalatta kendi kendine yeterliliğin sağlanması, bağımsız petrol arama çalışmaları ve Yemen'in kooperatif tarım modelinin güçlendirilmesi gibi önlemler yer alıyordu.

Ortalıkta Yemen’in İran kuklası bir yapı olduğuyla ilgili pek çok iddia var. Bu iddiaların doğruluğu var mı? Yemen'de İran’ın rolü ne?

Bu iddialar inandırıcılıktan yoksun. Ensarullah ile İran arasındaki bağlantı stratejik ve pragmatik hususlar tarafından şekillendirilmekte. Ensarullah'ın İran İslam Cumhuriyeti'nin kukla bir örgütü olarak işlev gördüğü fikri, Ali Abdullah Salih'in Saada'da harekete karşı askeri bir kampanya başlatmak için gerekçe aradığı 2003-2004 yıllarına dayanıyor. Salih o dönemde Ensarullah'ın İran'dan silah ve finansman aldığını iddia etmiş, WikiLeaks belgelerinde ortaya çıktığı üzere bu iddia Sana'daki ABD büyükelçiliği tarafından bile yalanlanmıştı. Dolayısıyla Yemen'deki sözde "İran etkisi" bir uydurmaydı ve Suudi Arabistan'ın akabindeki askeri müdahalesi yanlış bir önermeye dayanıyordu.

Yemen'de İsrail saldırılarına maruz kalan Gazze halkıyla dayanışma için düzenlenen bir gösteri

Ensarullah, Suudi-Amerikan saldırı savaşının doğrudan bir sonucu olarak yıllar içinde İran'la yakınlaştı. İran Ensarullah'ı desteklese de bu destek medyada yansıtıldığı kadar kapsamlı değil. Yemen'de Ensarullah'a bağlı hükümetin resmi büyükelçisine ev sahipliği yapması ve Ensarullah'a bağlı Yemen Silahlı Kuvvetleri'ne planlama ve üretim uzmanlığı şeklinde teknik destek sağlaması, İran'ın desteğinin esas olarak siyasi ve medyatik olduğunu gösteriyor. Bu teknik uzmanlık Yemen'in balistik füzeleri ve insansız hava araçlarını bağımsız olarak monte etmesini sağladı. Ensarullah, Suudi-Amerikan saldırı savaşının doğrudan bir sonucu olarak yıllar içinde İran'la yakınlaştı.

Peki Yemen tarihinde Suudi Arabistan’ın rolünü ve niye Ensarallah/Husi hareketinin onlara düşman olduğunu açıklayabilir misin?

Tarihsel olarak Suudi Arabistan "Yemen'in ezeli düşmanı" lakabını almıştır ve bu nitelemenin kökleri 1920'lerin başına kadar uzanan bir dizi olaya dayanmaktadır. Mekke'ye giden binlerce Yemenli hacının Tanomah Vadisi'nde acımasızca katledildiği meşhur Tanomah Katliamı önemli bir dönüm noktası olarak öne çıkıyor. Düşmanlık 1934 Suudi-Yemen Savaşı ile devam etti ve Suudi Arabistan'ın tarihsel olarak Yemen'e bağlı olan Necran, Cizan ve Asir vilayetlerini ilhak etmesiyle sonuçlandı.

Suudi Arabistan'ın etkisi arttıkça ve Yemen zayıfladıkça, ABD, Yemen'in iç işleri üzerinde etkili bir kontrol uygulamak için ortaya çıkan monarşiden yararlandı. Bu stratejik hamle, sadece Suudi Arabistan için değil, aynı zamanda ABD ve İngiltere'nin bölgedeki stratejik hedefleri için de risk oluşturan "kükreyen bir aslanı evcilleştirmeyi" amaçlıyordu. Suudi rejimi on yıllar boyunca Savunma Bakanlığı bünyesinde Yemenli yetkililere rüşvet vermek ya da onları mali yollarla etkilemek için belirli bir bütçe ayırdı. Daha sonra bu uygulamaları tersine çeviren Albay İbrahim El Hamdi'nin Kuzey'deki yükselişinden önce Suudi rejimi, Yemen'in devlet bütçesini yönetmenin yanı sıra Yemen başbakanını istediği gibi atayabiliyor ve görevden alabiliyordu.

Albay İbrahim El Hamdi'nin 1977'de öldürülmesi, Suudi Arabistan'ın Yemen'in içişlerinde önemli bir etkiye sahip olmasını sağlayan bu boşlukları kapatmadaki başarısına bağlıydı. Suudi Arabistan'ın Mart 2015'te Yemen'e askeri müdahalede bulunmasının nedeni de aynıdır: Yemen'in gerçek bağımsızlık ve egemenliğe kavuşmasını engelleme girişimi.

Son olarak, Yemen hareketinin 60'lı ve 70'li yıllara damga vurmuş ''Arabist'' hareketin, yani Cemal Abdülnasırların ve benzeri siyasi hareketlerin manevi halefi olduğunu söyleyebilir miyiz?

Ensarullah doğrudan 1960'lardaki Nasırcı yönelimli Cumhuriyetçilerin manevi halefi olarak görülmese de Yemen Sosyalist Partisi üyesi ve araştırmacı Anas Al-Qadhi Ensarullah'ın "Yemen Ulusal Hareketi"nin halefi olarak görülebileceğini öne sürmektedir.

Yemen Ulusal Hareketi belirli bir siyasi yönelime bağlı kalmamış, tarihi boyunca hem solcu hem de sağcı figürlerden etkilenmiştir. Ancak Ulusal Demokratik Cephe ve Ulusal Kurtuluş Cephesi gibi solcu devrimci figürler ve hareketler, hareketin yörüngesinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Yemen Ulusal Hareketi'ni karakterize eden şey, siyasi bağımsızlık, ulusal egemenlik ve ekonomik olarak kendi kendine yeterlilik için uzun süreli bir mücadeleye olan bağlılıktır: Ensarullah'ın resmi olarak devam eden mücadelesinin birincil hedefleri olarak benimsediği hedefler. Ensarullah, özgürlük ve bağımsızlık arayışına katkıda bulunan ve onlarca yıla yayılan bir olaylar silsilesi içinde faaliyet gösterdiğinin farkındadır.

İbrahim El Hamdi, Salim Rubai Ali ve son zamanlarda Abdul Malik Alhouthi gibi önde gelen isimler Yemen Ulusal Hareketi'nin bir parçası olarak kabul edilmektedir. İdeolojik farklılıklara rağmen, ülkeleri için aynı amaç ve hedefleri arama konusunda ortak bir amacı paylaşıyorlar: Özgürlük, bağımsızlık, birlik ve kendi kendine yeterlilik.