Kitap | Süpervasat İskender

Yazarın oluşturduğu yan karakterler, vasatların tüm konularda vasat olmadıklarını, “üstünlerin de” her konuda üstün olmadıklarını hatırlatır nitelikte.

Nişan Mesut Oyardı

Her çocuk özeldir. Özeldir ama çocukları tek tek özel kılan nedir? Yalnızca varoluşları yetmez buna. En azından bizzat kendisini özel hissetmesi için yetmemelidir.

Her çocuk kendine has bir potansiyel ve olanaklar ile dünyaya gelir. Sonrasında onu niteleyenler, yani biz yetişkinler (öğretmen, anne, baba, teyze, komşu) genel bir ortalama hesaplayıp “üstün” olanları bir kenara ayırdıktan sonra geri kalanları vasat olarak bırakırız.

Kahramanımız İskender de kendini vasat, hatta süpervasat kategorisine “koyanlardan”.

Eh, azıcık tarih dersiyle karşılaşınca adaşı Büyük İskender’le kıyaslanmasının ardından vasatlığı kabul etmek dışında seçeneği kalmıyor. Ancak hep vasat kalmaya niyeti yok küçük İskender’in. Ne yapıp edip ortalamanın üzerine çıkmalı ama ne yapmalı bunun için?

Vasat olarak nitelenen çocuklar henüz kendilerini gerçekleştirebilecekleri, olanaklarının sınırlarını zorlayacakları alanları keşfedememişlerdir genellikle.

İskender’in evine ansızın giren üç yüz elli kiloluk dev piyano da işte bu keşif alanı için harika bir olanak sunuyor.

Tuşlarına dokunmak, parmaklarımın ucuyla öpücük vermek gibiydi.”

İskender’in piyanoyla kurduğu bu özel bağ başka çocuklarda legoda, sporda, tiyatroda ya da hiç aklınıza gelmeyecek bir uğraşta ortaya çıkabilir. Vasatlık, sabit kalacak bir tanım değildir artık, kendini keşifle birlikte aşılması gereken bir uğraktır sadece.

Yazarın oluşturduğu yan karakterler, vasatların tüm konularda vasat olmadıklarını, “üstünlerin de” her konuda üstün olmadıklarını hatırlatır nitelikte.

Hikâye iyi bir öğretmenin iyi sorularıyla devam ediyor. Sorgulatan, düşündüren, hatta kişisel farklılıkları öne çıkaran türde sorular. Her bir karakterin cevabında, hayal kurmayı unutmuş yetişkinlerin kalesine atılan bir gole tanık oluyoruz.

Hayatta en çok neyi arzularsınız?” sorusuna verilecek pek çok hızlı yanıt varken bütün gününü düşünmeye ayıran İskender belki de en güzel gol için kendi koşu yoluna paslar topu:

Hayatın bana sunabileceği ne varsa istiyorum.”

Sonunda topyekûn yıkmak üzere çocukluğunu unutanlara atılan bir gol seyrederiz:

Bir piyano ki ona dokunulmadığında, gıdıklanmadığında, kışkırtılmadığında, köşesinde huzur içinde uyumaya bırakıldığında bir mobilyadan farkı yoktu. Ve birden 'merak' sözcüğü aklıma geldi.

Bunu bana piyano hatırlattı. İyilik perimden isteyeceğim yetenek işte buydu. Piyano hayat gibidir. Ondan faydalanmak için onunla ilgilenmek, onu merak etmek gerekir.”

Merak, hayatın bizzat kendisini keşfedilmesi gereken bir alan haline getirir. İşte bu hayatı ellerine almak, “kendi” olmak demektir.

Künye: Süpervasat İskender, Susie Morgenstern, Resimleyen: Claude K. Dubois, Türkçesi: Ömrüm Erdaş, Fom Kitap, 2021, 63 sayfa.