Kemal Okuyan: Sermayenin kolay yönlendirebileceği siyasi yapılara ihtiyacı var

Düzen partilerinin artık ikna edicilikten uzaklaştığını belirten TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, sermayenin, kolay yönlendirebileceği siyasi yapılara ihtiyacı olduğunu ifade etti.

Haber Merkezi

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan TKP’nin Sesi podcast yayınında “Partilerin Soru Mu Geliyor?” sorusunu yanıtlayarak seçimlerin ardından nasıl bir siyaset tasarımı ile karşı karşıya kalacağımıza ilişkin düşüncelerini paylaştı.

'Partiler üstü siyaset iddiası İmamoğlu ile başlamadı'

Kendisine ilk olarak İBB Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “Bizim ittifakımız partiler üstü bir ittifak, hizmet anlayışımız da partiler üstü bir hizmet anlayışı” açıklaması sorulan Okuyan, meselenin İmamoğlu’na indirgenemeyecek kadar yaygın bir eğilim olduğuna işaret ederek bu dönüşümden önce siyasi partilerin bir netlik barındıran yapılar olduğunu ifade etti:

"Türkiye’de çok uzun bir süredir siyasi partileri önemsizleştirmeye çalışıyorlar. Aslında Türkiye'de başkanlık sistemi ile sonuçlanan yürütme erkinin güçlendirilmesi projesinin bir parçası siyasi partilerin önemsizleştirilmesi. Siyasi partiler modern anlamıyla tarih sahnesine çıktığında, belli bir ideolojik doğrultuya, programa, disiplin anlayışına sahip olan yapılardı. Bu sağdaki partiler için de, soldaki partiler için de geçerliydi. Ya da düzeni değiştirmek isteyen devrimci partiler için de… Tabii aralarında muazzam farklılıklar vardı ama bir partiye baktığınız zaman o partinin dünya görüşünü, çalışma tarzını, kadrolarının yapısını, söylemini, bütün bunları önceden tahmin edebilirdiniz ve bir fikriniz olurdu o parti hakkında. En azından o parti topluma ve tarihe sürpriz yapmazdı."

'Düzen partilerinin artık ikna edicilikten uzaklaştı'

Siyasi partilerin önemsizleşmesinin arkasında iki temel nedenin yattığını vurgulayan Okuyan, yalnızca Türkiye’de değil dünyada da görülen bu eğilimin doğrudan sermaye sınıfının ihtiyaçlarıyla olan bağının altını çizdi. 

Okuyan’a göre bu eğilimin ilk nedeni büyük tekellerin kendi iktidarlarını sürdürebilecek, toplumsal huzursuzluğu engelleyecek ya da bastıracak ama aynı zamanda kârlarını da maksimize edecek bir siyasi yapı istemelerinde yatıyor: 

“Bu anlamıyla kolay yönlendirip yönetebilecekleri yapıya ihtiyaçları var. Güçlü parti değil gevşek partiler. Hatta daha da tercih edileni, partilerin geriye düştüğü siyasal modeller. Bunların arayışı içerisindeler. Bu süreç aynı zamanda yürütme erkinin sürekli olarak meclisler karşısında ağırlığının artmasıyla paralel gidiyor.”

İkinci neden olarak ise düzen partilerinin artık ikna edicilikten uzaklaşmasını, dolayısıyla sürekli eskimelerini ve yeni alternatiflerin ortaya çıkmasını ifade eden Okuyan, yeni kişilerin ortaya çıkmasının yeni partilerin ortaya çıkmasından daha kolay olduğuna dikkat çekti.

'AKP içinde bir kanat ile muhalefet iletişim içinde'

AKP ve CHP içinde yürüyen tartışmaları da parti fikrinin zayıflaması bağlamında değerlendiren Okuyan, insanların egosunu partinin yönetip bastırabileceğine ve parti fikri olduğu sürece kişilerin sınırlı bir güç sahip olabileceğine dikkat çekti. Okuyan’a göre kişilerin daha ön plana çıktığı bir siyasi tabloda çatışmalar da koltuk kavgası biçimine bürünüyor. Bununla birlikte bu parti içi gerginliklerin kişiselliğin ötesinde bir arka plana sahip olduğuna da dikkat çeken Okuyan, Erdoğan’ın otoritesi nedeniyle parti dışına çok sızmasa da AKP içindeki kavganın neredeyse bir iç savaşa dönüştüğüne ve AKP içinde bir kanadın İstanbul da dahil olmak üzere muhalefet ile iletişim halinde olduğuna işaret etti.

Erdoğan sonrasına hazırlık

Türkiye’nin 1 Nisan’dan itibaren daha az partili bir siyasi tabloya evrileceğini söyleyen Kemal Okuyan, bu dönemde partiler yerine bazı siyasi figürlerin Erdoğan sonrası için hazırlanmaya başlanacağını ifade etti. Bu hazırlıkların yalnızca Cumhurbaşkanlığı için değil, siyasetin belli noktaların domine edecek, sermaye egemenliği adına kontrol edecek aktörlerin yaratılması için de gerekli olduğunu vurgulayarak bunun için gerekli olan destekleri şöyle sıraladı: 

“Medya arkanızda durur, para arkanızda durur, hukuk arkanızda durur, bu hallolur. Çünkü kişilerin pazarlanmasından söz ediyoruz.”

Parti fikri yerine kişiselleşmiş siyaset: Kullan at modeli

Sermaye düzeninin partisiz siyasete olan ihtiyacının siyasi partilerin mevcut örgütlerini de erittiğinin altını çizen TKP Genel Sekreteri şunları ifade etti:

“Bir alandan çekiliyor sermaye düzeni. Parti fikri benim çok işime yaramıyor, başka bir şeye ihtiyacım var. Kişiselleşmiş siyaset, Kullan at modeli, yükselt, baktın işine yaramıyor çiz üstünü yeni birini parlat. Artık çok kolay çıkıyor ortaya hareketler, yeni liderler. Bunun karşısında  buna ayak uydurmayan ve kendi formunu, parti formunu güçlendirerek devam ettiren, bu partisiz ortamın karşısına ilkeleri ile ve belli bir örgüt anlayışıyla, disipliniyle, dünya görüşüyle, kurumsallığıyla, sürekliliğiyle çıkan bir partinin şansı daha fazla eskisine göre çünkü karşıda örgüt yok. Bu seçimin heyecansız olmasının bir nedeni de bu. Hiçbir partide örgüt kalmadı. AKP’de vardı, AKP de yitirmiş. İç kavgalarla enerji gitmiş.”

'Düzenin aksesuarı olurlar'

Sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenen bu eğilime ayak uydurmaya çalışan solu bekleyen tehlikeler de yayında ele alındı. Okuyan, Yunanistan’daki Syriza örneğini hatırlattı:

“Sol buna benzeyemez. Sol demeyeyim. Çünkü buna benzemek isteyen bir sol var. Yolları açık olsun. Hiçbir şansları yok eğer düzeni değiştirmek istiyorlarsa. Belli ki düzeni değiştirmek istemiyorlar. O zaman başarı şansları var. Düzenin aksesuarı olurlar. Her yerde aynı şey. Defalarca örnek niye veriyoruz Yunanistan'daki yaşanan Syriza örneğini. Alışkın olduğumuz bir devrimci parti değildi, içinde bir sürü alt grup vardı. Ne oldu? Bir anda yükseltildi. O yükseltmenin Yunan sermayesinin ve Avrupalı tekellerin işi olduğunu defalarca söyledik. Palavra atıyorsunuz dendi.

Derin bir ekonomik zorluk sırasında Yunan emekçilerini Yunan halkını uyuttu Syriza. Sonra bir baktık NATO’cu, Amerikancı oldular. Hiç şaşırtıcı değil. Sermaye sınıfı sizi bir yere getiriyorsa o borcu alır sizden, almadığı takdirde de silindir gibi geçer üzerinizden. Batırdılar Yunanistan’daki birçok insanın umudunu. Bereket Yunanistan’da güçlü bir komünist partisi var, direndi, tutundu.”

'Soldan bir figür karar konusu olarak yükseliyorsa onu yönetirler'

Kemal Okuyan, siyasette popülerleşen figürlerle ilgili soruya ise iki meselenin birbirinden ayırt edilmesi gerektiğini hatırlatarak yanıt verdi ve sol için bir tuzağa işaret etti: 

“Gerçek halk hareketlerinin, gerçek bir mücadelenin yarattığı, öne çıkan ve bir şekilde popülerleşen isimler olur. Bunları zaten tarih yaratır ya da halk yaratır. Bir de paraşütle inmiş, yaratılmış, nasıl bir dinamiğin ürünü olduğu belli olmayan, kerameti kendinden menkul popüler siyasetçiler ortaya çıkıyor. Bunların bir faydası yok. Bu alana oynamak sol için, devrimciler için tuzaktır.”

“Ne güzel İmamoğlu çıktı, yükseldi, bir tane de de soldan birisi çıksın, benzer bir şekilde yükselir” beklentisinde olanların unuttukları bir noktaya dikkat çeken Okuyan, İmamoğlu’nun da Erdoğan’ın da bir tasarım, bir karar konusu olarak yükseldiklerinin ve eğer solda böyle bir karar konusu olarak bir yükseliş yaşanacaksa o figürün mutlaka yönetileceğinin altını çizdi.