Sosyalist ada Küba’da hepimizin yüzünü güldüren gelişmeler olmaya devam ediyor. 

Covid-19 pandemisi mücadelesinde devlet ile toplumun bir bütün halinde gösterdiği disiplin ve örgütlülük, Kübalı doktorların kapitalizmin lügatında olmayan dayanışma ile dünyanın dört bir tarafında verdiği hizmetler, ülkede tek bir yurttaşı açıkta bırakmayan bir katılımcılığın her başlıkta kendini göstermesi ve daha birçok örnek insanca bir yaşamın ancak sosyalizmde mümkün olduğunu bir kere daha hatırlatıyor.

Küba’ya ve bu güzel sisteme bir kez daha hayran bırakıyor.

Bununla birlikte Küba tüm bunları oldukça zor koşullar ve bitmek tükenmek bilmeyen abluka, baskı, medya yalanları altında gerçekleştiriyor. Emperyalizm Küba’yı ve bölgedeki ilerici gelişmeleri engellemek için her türlü aracını seferber etmekten kaçınmıyor.

Küba’da daha önceki yazılarımızda da değindiğimiz üzere cinsel yönelim ve cinsiyet ifadeleri çeşitliliğinin tanınması, yasaların bu yönde güncellenmesi ve bir o kadar belki de daha da önemlisi toplumda devrimin miras aldığı maço kültürü değiştirmek, homofobi ve transfobiyi aşmak için yıllardır düzenli olarak devlet kurumları, toplum örgütleri, LGBTİ aktivistleri el ele çalışmalar yürütüyor. Hastaneler, okullar, üniversiteler, mahkemeler, evler, aileler vs. dayanışma, eşitlik ve sevgi temelli daha iyi bir toplum için bu uğraşlar sonucu dönüşüyor. Herkesin tüm haklardan eşit derecede faydalandığı ve ayrımcılıkların son bulduğu bir ülke için birçok adım atılmış bulunuyor. İş Kanunu’ndaki değişiklikler ve yeni anayasa bu anlamda yol gösterici oluyor.

Bu yıl Küba’da önceki yıllarda olduğu gibi Mayıs ayı boyunca Homofobi ve Transfobi Karşıtı Günler gerçekleştirildi. Çeşitli platformlarda seminerler, söyleşiler, tartışmalar, kültürel ve sanatsal faaliyetler büyük bir başarıyla gerçekleşti. Pandeminin hayatımıza getirdiği yeniliklerden biri olarak daha evvel mesafeden dolayı katılım imkanı bulamadığımız etkinlikleri canlı yayınlar veya sanal platformlar aracılığıyla takip edebildik. Bu yolla Küba’da geniş kesimlerin de etkinliklere katılım gösterdiğini gözlemledik.

Tüm bunlar olurken Küba’da toplumsal birliği bozmak, ilerlemelere gölge düşürmek için faaliyet gösterenler de oldu. Bu karşıdevrim faaliyetleri takip edildiğinde kaynağını ülkenin 90 mil ötesindeki emperyalist canavarda bulduğu açıkça görülüyor. 

Bunların son örneği önceki hafta LGBTİ olmakla pedofiliyi bir tutan açıklamalar yayınlayan Kübalı sanatçı Danay Suarez oldu. Bir süredir dilinden dini inancı düşürmeyen Suarez bu defa da alıntı süsü verdiği bir açıklamayı paylaştı. Miami’de verdiği konserlerle ünlenen sanatçı sosyal medya hesaplarında sık sık dini referanslara baş vuruyor. Buradaki sorun ise sanatçının inancı değil bu referansları kullanıp toplumsal birliğe gölge düşürecek şekilde ayrımcılığa başvuruyor olması.

LGBTİ aktivisti Alberto Roque, Danay Suarez hakkında dava açtı.

Bununla birlikte Küba’nın Suarez’e ve takım arkadaşlarına verdiği yanıt yüzümüzü bir kere daha güldürdü. Çünkü Suarez’e ve köktendinciliğe başvuran diğerlerine onların kullandıkları dille hedef gösteren açıklamalar yerine, toplumsal birliği, iyi ve güzel olanın inşasında birlikte olmaya çağıran ve kimseyi dışlamayan bir eğitim kampanyası örgütlendi. Bu kampanya bugün hala yürütülüyor. Doktorlar, akademisyenler, psikologlar, psikiyatristler, LGBTİ’ler, ebeveynler, çiftler ve hatta papazlar kısa videolar ve açıklamalarla pedofili ile cinsel yönelimler ve cinsiyet ifadeleri çeşitliliğinin bir tutulamayacağını ve bunun düşmanca, ayrımcılık içeren ve toplumu olumsuz etkileyen bir dil olduğunu paylaştılar. Bu açıklamalar sayısız hesapta ve medya araçlarında yer buldu.

Böylece Küba’daki devrimci iktidarın ve Küba toplumunun haklılığı bir kere daha anlaşıldığı gibi topluma nifak tohumları serpmeye çalışanlara da anlamlı bir yanıt iletilmiş oldu.

Suarez’in de bu olanlardan doğruda durmanın erdemine varıp, devrimin ve Küba halkının yanında yer alması dileğiyle…