Böyle giderse yurttaşların et ve süt alması hayal olacak

Zamların ardından etin kilo fiyatı bazı yerlerde 500 lira sınırına yaklaştı. Sütün litresi neredeyse 40 lira. Üreticiler ise 200 liraya alıcı bulamıyor. Yurttaşlar süreci soL'a anlattı.

Özkan Öztaş

Türkiye tarım ve hayvancılık açısından uzun bir zamandır bir planlamaya sahip değil. Piyasanın koşullarına teslim edilen üretim süreçlerinden dolayı maliyetler artıyor ve plansızlık yurttaşların ete ve süte erişimini giderek daha güç hale getiriyor. 

Kimi örneklerde etin kilo fiyatının 400 lirayı geçtiği görülüyor. Yurttaşlar ise bunun kısa bir zaman içinde ortalama 500 liraya ulaşacak olmasından kaygılı. Sütün litre fiyatı raflarda 35 lirayı geçerken yer yer bir litre sütün fiyatının 40 lira sınırına yaklaştığı görülüyor. Tüm bu süreçlerin sebebi ise serbest piyasa ekonomisi, plansız üretimler ve küçük üreticilerin piyasadan silinmesine sebep olan tekelleşme. 

'Çoğu müşteri fiyatları görünce vazgeçiyor ya da gram azaltıyor'

Necati kasap reyonunda çalışıyor Ankara'da. Ankara ve çevre illerde yaygın olan yerel diyebileceğimiz bir zincir marketin kasap reyonunda görevli. Yaklaşık 10 yıldır aynı işi aynı yerde yaptığını söylüyor. "Birkaç kere şube değiştirdim ama firma değişmedi. Birbirine yakın şubelerdi zaten, müşteri kitlesi neredeyse benzer. Esat ile Ayrancı arasında gidip geldim. Eskiden insanlar haftalık ya da aylık ihtiyaçlarını karşılardı. Artık öyle değil. Kiloyla değil gramla tartıyorum artık" diye anlatıyor.

Necati, "Şimdi çok değil daha üç beş yıl önce bile fiyatlara pahalı diyorduk. Ama her geçen gün geçmişi arar oldu insanlar. Mesela eskisi gibi kasap reyonuna gelip de 'Üç kilo şundan iki kilo şundan ver' diyen yok. Olanlar istisna. Alan aldığıyla satan sattığıyla utanıyor diyebilirim. Mesela kuşbaşı yerine kıyma alıyor insanlar. İçine soğan katarım, bulgur koyarım, köfte yaparım gramajı artar diyor. Misafire çoğu kişi et pişiremiyor. Tavuk desen o da ateş pahası artık. Bazen bakıyorum müşteriye. Böyle ağır ağır yaklaşıyor buraya. Önce uzaktan fiyatları görüp bir düşünüyor. Hani çok yaklaşırsa vazgeçmiş gibi olmasın diye. Mesela eskiden müşteri 1 kilo et isterdi tartardık, 'Bir kilo 200 gram geldi olsun mu' diye sorardık. Usulen sorardık çünkü olurdu yani ne olacak azıcık bir farktı bu. Şimdi öyle değil. Bir kilo et 400 lira. Mesela kuş başı dana et 500 lirayı geçti. Pirzola falan ciddi lüks bir mesele artık. Ben mahcup oluyorum insanların karşısında. Sorumlusu olanlar utanmıyor ama" sözleriyle anlatıyor deneyimlerini.

Alternatif ürünler el yakıyor: Sakatat fiyatları et fiyatına yaklaştı

Yurttaşların birçok örnekte artan et fiyatlarına karşılık tüketimini belirleyen alternatif ürünlerden birini de sakatat ürünleri oluşturuyor. Ancak artan maliyetler ve zamlardan sonra sakatat ürünleri de yer yer et fiyatlarını geçmiş durumda. Kimi sakatat ürünlerinin kilosu kırmızı eti geçerken diğer ürünlerinse eskisi gibi makul ve "alınabilir" olmadığı görülüyor. 

'Artık kendi kendine yeten bir ülke değiliz'

Türkiye'de et ithalatı ciddi rakamlara ulaşmış durumda. Uzun zamandır tekrar edilen "kendi kendine yetebilen ülke" deyimi ise zaman içinde bir hayal olacak gibi görülüyor. 

Türkiye'nin et ithalatında yaptığı harcamalar 1 milyar doları geçmiş durumda. İthalatın yapıldığı ülkelerin zirvesine Brezilya otururken onu Uruguay ve Çekya takip ediyor. 2023 yılının 11 ayında yapılan ithalatın 1.03 milyar dolar olduğunu belirten CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer yaptığı açıklamalarda tarım ve hayvancılıktaki plansızlığın ülkeyi getirdiği durumu gözler önüne seriyor. 

Gürer ithalatın arttığına dikkat çekerken plansızlığın getirdiği sonuçların altını çiziyor: "Doğru düzgün bir hayvancılık politikamız yok. Şu anda ne yaptığımızı bilmiyoruz; bir yandan canlı hayvan, bir yandan et ithal ediyoruz. Bir yandan da yerli üretici büyüsün istiyoruz." Uzmanlarsa süt üretiminde bu plansızlığın devam ettiği takdirde süt üretiminde de artık ithalata muhtaç haline gelen ve süt ihtiyacını kendi kendine karşılayabilen bir ülke olmaktan çıkabileceğimizi ifade ediyor. 

Et ve sütün başkentinde insanlar ucuz et kuyruğunda

Adem Ağrı'da bir esnaf. Kardeşleriyle birlikte idare ettiği işletmesinde pasta ve tatlı satıyor. Sabahları simit ve poğaça öğle saatinde de kuru pasta ve yaş pasta satıyor müşterilerine. 

"Burası sorsan Erzurum, Ağrı, Kars hani hayvancılığın başkenti derler. Öyle de. Mesela burada kesilen hayvanların kilo fiyatı 190 lira. Burada bu fiyata zaman zaman insanlar müşteri dahi bulamıyor üreticiler. Üstelik bu da besili ve iyi bir hayvansa o fiyat. Bu fiyatların altında da kesim yapılıyor Ağrı'da. Ama kasaplarda fiyat iki katına çıkıyor. Hem aracılara falan gidiyor derler ya. Aslında çok da öyle değil. Kira, elektrik, yakıt deyince her şey ateş pahası olmuş. Bu ürünler soğuk zincir ile taşınıyor. İnşaata çimento kum taşınmıyor sonuçta et bu. İnsan sağlığı söz konusu. Bir litre mazotun kırk liraya dayandığı bir ülkede artık buralardan Batıdaki kentlere ucuz et taşımak mümkün değil. Artık buralarda da Et ve Balık Kurumu'nun önünde insanlar sabah saatlerinde kuyruk oluyor. Ucuz etin başkenti buralar sözde ama hayat öyle değil. Biz üretim yaparken kullanacağımız süt fiyatlarını takip edemez olduk artık. Her seferinde başka bir şey ödüyoruz üreticiye" diyor. 

Yurttaşlar uzun bir süredir et ve süt tüketimini azaltıyor. Hekimler ise bunun orta ve uzun vadede özellikle de çocuklarda gelişim sorunlarına yansıyacak sorunlara sebep olacağını belirtiyor. Ancak ülkede yaşanan enflasyon ile tarım ve hayvancılıktaki plansızlık, sorunun kısa zamanda çözülemeyeceğini gösteriyor.