Yandaş medya İran düşmanlığı pompalıyor

AKP hükümetinin, ABD’nin Ortadoğu planlarıyla uyumlu Yeni Osmanlıcı dış politikası nedeniyle İran’la Türkiye arasında gerilim artarken, yandaş basında da İran düşmanlığı pompalanıyor.

İran'ın 5+1 nükleer müzakerelerinin nerede yapılacağı belirsizliğini korurken, müzakerelerin İstanbul’da yapılması ile ilgili olarak Türkiye ile İran arasında gerilim yaşanmıştı. İran geçtiğimiz günlerde müzakerelerin yeri olarak İstanbul'u istemediklerini belirtmiş, Başbakan Erdoğan da İran'ı "ipe un sermekle" suçlamıştı. İran Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Alaaddin Burucerdi, Türkiye'nin nükleer müzakerelere ev sahipliği yapmasına karşı çıkma nedeni olarak ise Ankara'nın Suriye politikasını göstermişti. Burucerdi’nin "İranlı yetkililer, Türkiye'nin ev sahipliğiyle ilgilenmiyor" açıklaması üzerine Başbakan Erdoğan sert tepki gösterdi. Açıklamaların diplomasi dili olmadığını iddia ederek "Bu toplantıların İstanbul'da yapılması bize prestij kazandırmaz. Burada kazanan İran olur. Dürüst olmak lazım. Dürüst olunmadığı için itibar kaybediyorlar. Bu diplomasinin dili değildir, başka bir şeyin dilidir. O da bana yakışmaz" dedi.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 27-28-29 Mart tarihlerinde gerçekleşen Tahran ziyaretinin ana gündem maddelerini, İran'ın nükleer programı konusundaki tartışmalar ve Suriye oluşturmuştu. Erdoğan'ın ziyaretini değerlendiren İran televizyonu Press Tv, Suriye'de Annan planı ile Esad'ın iktidarda kalması durumunda Türkiye'nin Batı yanlısı ve Esad karşıtı politikası ile bölgesel bir düşman olarak Suriye'yi karşısına almışken, bu konuda yanında İran, Irak ve Rusya'yı bulamayacağına dikkat çekmişti.

Türkiye İran’dan aldığı petrolü kıstı
Erdoğan’ın Tahran ziyareti sırasında bir açıklama yapan ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Francis Ricciardone İran'dan petrol ithalatlarının azaltılmasıyla ilgili “Türkiye'nin bu konuda bir karara varmasını bekliyoruz” demişti. Bu açıklamanın üzerine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız İran'dan alınan petrolün bir kısmının, Libya'dan alınacak petrolle değiştirilmesine yönelik çalışma başlattıklarını ve karar aldıklarını duyurmuştu. Yıldız'ın açıklamalarının ardınan TÜPRAŞ'tan konuya ilişkin, Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) yapılan açıklamada ise, "Gelişen konjonktür çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucunda İran'dan ham petrol alımlarının yüzde 20 oranında azaltılmasına karar verilmiş olup, azaltılan bu miktar diğer kaynaklardan karşılanacaktır" denilmişti.

Kürecik’te İran’a saldırı provası
NATO’nun füze kalkanı projesi kapsamında Malatya’nın Kürecik bölgesinde konuşlandırılan radar sistemi Şubat ayında ABD ile İsrail’in ortak tatbikatında denenmişti. İran’dan İsrail’e yönelik bir füze saldırısının simülasyonu olan tatbikat süresince İsrail’deki radar ile Malatya’daki radar arasında veri paylaşımı ve tam koordinasyon sağlandığı bildirilmişti. Tatbikat, füze kalkanının İran’a karşı kullanılmayacağını savunan Türkiye’nin olası bir İran operasyonunda alacağı rolü de ortaya koymuştu.

“Suriye’nin dostları değil düşmanları”
Türkiye ile İran arasındaki ana gerilim başlığını Suriye oluşturuyor. Türkiye İran’a, Esad’a olan desteği geri çekme çağrısında bulunurken, İran’dan Türkiye’ye sert açıklamalar gelmişti. İran, 1 Nisan’da İstanbul’da yapılan "Suriye'nin Dostları" toplantısını ağır şekilde eleştirerek, toplantıyı “Suriye'nin Düşmanları” olarak nitelemişti. İran Meclisi Başkanı Ali Laricani genel kurulda “Suriye’nin Dostları” toplantısının “İsrail’e yeni bir nefes aldırmak için yapıldığını” ileri sürmüştü. İran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanvekili Muhammed Kevseri ise Mehr ajansına yaptığı açıklamada, İstanbul’daki toplantıyı “Suriye’nin düşmanları” olarak değerlendirerek, Türkiye’yi “emperyalizmin taşeronu” olmakla suçlamıştı.

Yandaş medya İran düşmanlığı pompalıyor
Türkiye ile İran arasında Suriye gerginliği sürerken, yandaş medya da İran düşmanlığı yapan haberlere imza atıyor. İran’ın resmi devlet televizyonu Press TV 28 Mart’ta ABD’li yazar ve tarihçi Griffin Tarpley’in Suriye’de yaşananlar ve Türkiye’nin bölgedeki rolüne ilişkin bir röportajını yayınlamıştı. Türkiye medyası röportajın içeriğinin doğruluğunu göz ardı ederken, zamanlamasında kasıt aramıştı. Press Tv'nin Tarpley ile yapılan röportajının Erdoğan'ın İran ziyareti ile aynı güne denk getirmesi, Tarpley'in açıklamalarının içeriği sebebiyle Türkiye'de ana akım medya tarafından "İran provokasyonu" olarak haberleştirilmişti.

Son günlerde yandaş medya, İran düşmanı haberlere daha geniş yer verirken, yandaş kalemler de “üzerine düşeni” yapıyor. Örneğin Zaman Gazetesi köşe yazarı Abdülhamit Bilici, geçtiğimiz Cumartesi günü ‘Erdoğan’ı çıldırtan İran’ başlıklı bir yazı yazdı. Bilici, “Tunus, Mısır, Libya, Yemen ve Bahreyn'deki ayaklanmalara 'İslami uyanış' diyerek destek veren İran'ın, Suriye'de benzer şartlar altında yaşayan halkın direnişe geçtiği Baas'tan yana tavır alması”nın Türkiye ile İran arasında en büyük çatlağı oluşturduğunu belirttikten sonra “İslamcıdan sade Türk vatandaşına medyamızdan siyasi partilerimize herkesi” İran’ı bir kez daha düşünmeye ve anlamaya çağırdı:

“Bu tablo, İran devrimine sempatiyle bakan İslamcıdan sade Türk vatandaşına medyamızdan siyasi partilerimize herkesin İran'ı bir daha düşünmesini ve anlamaya çalışmasını zorunlu kılıyor. Mısır'da halkı alkışlayan İran, Suriye'de neden Baas'ın yanında yer aldı? Anayasası, "Despotizmin her türünün ortadan kaldırılmasını" emreden (3. madde, 6. fıkra) İran yönetimi nasıl halkını öldüren bir diktatörlüğü savunuyor? En tepe yöneticilerin bir hafta önce verdiği söz neden 5 günde unutuluyor? Gerçek buyken nükleer konusundaki taahhütlere ne kadar güvenilir? Ortadoğu'da hedefi ne? Türkiye'yi nasıl görüyor?”

Yine Zaman Gazetesi yazarlarında Hamdullah Öztürk, dünkü yazısında İran’la ilgili olarak “Bize yakışan, iyi niyetli olmak ve iyilik düşünmektir ama karşıdakilerin niyeti başka değilse ve iyilikten başka bir şey anlamıyorlarsa... Aksi takdirde şartları dikkate alarak, kardeşliğin ve komşuluğun gerektirdiği hukuku, politik davranan kurtlara istismar ettirmemek de bu doğrunun önemli bir yanını oluşturuyor” cümleleriyle adeta tehdit savurdu. İran’la İsrail geriliminin her iki ülkeye de hizmet ettiğini ileri sürdü:

“İran-İsrail ilişkileri hakkında söylenecek çok şey var. Hele de Suriye'de rejim Sünnileri katlederken İsrail, İran'ı vurdu-vuracak oyununun Esed'e verdiği fırsatları görüyorken. Bazı İslamcı dostlar belki kızacak ama şimdilik İran-İsrail gerilimi her iki ülkenin de ortak çıkarına hizmet ediyor.”

İran düşmanlığını körükleyen bir diğer yandaş kalem de Taraf Gazetesi yazarı Yıldıray Oğur. Oğur dünkü “Türkiye’nin yeni ana muhalefet partisi: İran” başlıklı yazısında İran’ın yarı resmi Fars Haber Ajansı’nın Türkçe yayın yapan sitesinde Türkiye ile ilgili çıkmış haberlere yer verdi. Oğur’un bu haberlere yönelik değerlendirmesi ise “Aman Allah’ım. Yoksa yanlışlıkla Sözcü gazetesinin sitesine mi girdik?” şeklinde. Oğur yazısında değindiği haberler üzerinden İran’ı Türkiye’nin yeni muhalefet partisi olarak nitelerken, yazısını saçma bir analojiyle noktaladı. “Türkiye solcuları uzun yıllar Sovyetler Birliği’nin bir devlet olduğunu kabul edemedi. O Sovyetlerdi, devleti sönümlendirecek, dünyaya sosyalizmi getirecekti. Böyle kutsi bir amacı olan bir ülke hiç çıkarları, gizli, pis işleri, diplomatik oyunları, istihbarat numaraları olan diğer devletlere benzeyebilir miydi? Sonunda benzediği ortaya çıktı. Ama bizimkiler bunu Sovyet tankları Prag’ı ezerken bile göremedi, Boğaz’dan geçen Sovyet tankerlerine bakıp bakıp dalıp gitti”diyen Oğur “Şimdi bazı dindarlarımız da İran’a böyle bakıyor” diyerek “muhteşem” bir analoji yaptı:

“Şimdi bazı dindarlarımız da İran’a böyle bakıyor. Bütün dünya biraraya gelmiş bu İslam devrimi yapmış mübarek ülkeyle uğraşıyor sanki. Unutmayın: İran bir devlet. Hem de bizim devletimizden daha eski, daha köklü bir devlet. Bu devlet şimdi sırf çıkarları öyle gerektirdiği için bu aralar İsrail’den daha çok Müslüman kanı akıtan Suriye rejimini destekliyor. Ece Temelkuran’ın Hizbullah’ın gazetesinde yazdığı yeni ve cesur bir dünya bu.

Bu yeni dünyada bir sonraki Cumhuriyet mitingi Tahran’da düzenlenmesin?”

(soL-Dış Haberler)