Dünya “yeni koronavirüsle” tanışalı üç ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) artık salgın “pandemi” haline geldi diyeli iki ay oldu. Bu süre içinde hastalık dünyanın hemen her köşesine yayıldı, bir milyondan fazla insan virüsle enfekte oldu ve 50 binden fazla hasta yaşamını yitirdi.
Çin’den sonra pandeminin merkezi haline gelen Avrupa büyük yara aldı. Bugünlerde pandeminin merkezi ABD’ye kaydı. ABD’nin insan kayıpları, diğer bütün ülkelerin kayıplarını aşacak gibi görünüyor. Türkiye’de vaka görüldüğü 10 Mart’ta ilan edilmişti. Türkiye’de de hastalığın oldukça hızlı yayıldığı gözleniyor.
İnsanlık bulaşıcı ve salgın hastalıklarla çok eski çağlardan beri mücadele ediyor. Bu mücadele esas olarak, hastaların tespit edilerek izole edilmeleri ve hastalarla teması olanların karantina altına alınmasına dayanıyor. Ancak bu stratejinin uygulanmasında ülkeler arasında önemli farklılıklar olduğu görülüyor. Bazı ülkeler az, diğerleri çok test yapıyor, bazı ülkeler karantina tedbirlerini sokağa çıkma yasağına vardırırken, diğerleri çok sınırlı tedbirlerle yetiniyor. Biz de bu yazımızda Küba’nın koronavirüsle nasıl mücadele ettiğini özetlemeye çalışacağız.
HER ZAMAN TETİKTE
Küba’da bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadele, Küba Halk Sağlığı Bakanlığı bünyesinde bulunan Ulusal Epidemiyoloji Müdürlüğü’nün sorumluluğundadır. Bu Müdürlük bir yandan Küba’da eyaletler ve belediyeler düzeyinde örgütlenmiş Hijyen ve Epidemiyoloji Merkezleri ve Birimleri aracılığı ile sürveyans çalışmaları yürütürken, diğer yandan dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmektedir (1)
Çin tarafından DSÖ’nün salgın konusunda uyarılmasından hemen sonra harekete geçen Ulusal Epidemiyoloji Müdürlüğü, Şubat başında “COVID 19 Önleme ve Kontrol Planı” oluşturmuş ve koronavirüs mücadelesini bu Plan çerçevesinde örgütlemeye başlamıştır.
Küba’da ilk COVID 19 hastaları 11 Mart günü tespit edilmiştir. Küba’ya turist olarak gelen 3 İtalya vatandaşı COVID 19 tanısıyla Pedro Kourí Tropikal Tıp Enstitüsü’ne kabul edilmişlerdir (2). Bu turistlerden biri 18 Mart’ta yaşamını yitiren ilk hasta olmuştur. Bu gelişme üzerine COVID 19 Önleme ve Kontrol Planı’nı uygulamaya sokan Küba, hızla tedbirler almaya başlamıştır.
ÖNCE HASTALAR TESPİT EDİLİYOR
Mücadelenin birinci ve en önemli adımı, bedeninde virüs taşıyanları tespit etmektir. COVID 19 ile mücadelede bu durum daha da önem kazanmaktadır çünkü COVID 19’da bedeninde virüs taşıyan ve hastalığı başkalarına bulaştırma potansiyeli olanların çok büyük çoğunluğu, kendilerinde hiçbir belirti ve bulgu ortaya çıkmadığından enfekte olduklarının farkında değildir (3).
Küba bu amaçla enfekte olmuş, bedenlerinde virüs taşıyan ve muhtemelen farkında olmadan hastalığı başkalarına bulaştıran Kübalıları “tespit” etmek için, “birinci basamak” sağlık kurumlarına yardımcı olmak üzere Küba’daki tıp fakültelerinde eğitimlerine devam etmekte olan 28 bin tıp fakültesi öğrencisini görevlendirmiştir. Tıp fakültesi öğrencileri “bütün” Küba’da, “bütün” evleri teker teker dolaşarak, enfekte olmuş bireyleri tespit etmeye başlamışlardır (4, 5).
Santiago de Cuba’daki Tıbbi Bilimler Üniversitesi profesörlerinden Diana Marín Benito bu süreci şöyle aktarmaktadır:
Küba’da her mahallede, mahallenin sağlığından sorumlu bir Consultorio (Sağlık Ocağı) vardır. Salgın patlak verince tıp fakültesi öğrencileri, hocalarıyla birlikte enfekte bireyleri tespit etmek için Sağlık Ocaklarına dağıtılmış ve Sağlık Ocağı hekiminin yönetiminde ev ev dolaşmaya başlamışlardır.
Evlere giden öğrenciler, bireylerle fiziksel temas kurmadan ve sosyal mesafe bırakarak COVID 19 tespiti için geliştirilmiş anket sorularını sormakta ve anketleri Sağlık Ocağı hekimine vermektedir. Sağlık Ocağı hekimi anketleri değerlendirerek, her birey için ayrı ayrı hangi tedbirin alınması gerektiğine karar vermektedir. Solunum sistemi yakınmaları olan bireyler tespit edildiğinde Sağlık Ocağı hekimi bizzat hastaların evine giderek test yapmaktadır (4).
Küba’da Sağlık Ocakları’nda 30 dakikada sonuç alınabilen “hızlı test” uygulanmaktadır. Testi pozitif çıkan bireylerin durumu Sağlık Ocağı hekimi tarafından değerlendirilmekte ve sevk protokolü çerçevesinde hastaneye sevk edilmesi gereken bireyler hastaneye sevk edilmekte, diğerleri evlerinde “izole” edilmektedirler.
Sağlık Ocağı hekimi evlerinde izole edilen bireyleri her gün ziyaret ederek sağlık durumlarını değerlendirir. Evlerinde izole edilen bireylerin isim ve adresleri “mahalli” Halk Konseyi’ne (Consejo Populares) bildirilir ve bunların bütün gereksinimlerinin karşılanmasını Konsey örgütler (6).
Testi pozitif çıkan bireyin yakınları ve son iki hafta içinde temas kurduğu bireyler belirlenerek, bu bireylere de herhangi bir solunum sistemi yakınmaları olmasa da test uygulanır.
Daha sonra ziyaretler yine devam etmektedir. Öğrenciler bu kez bireylerin durumlarında bir değişiklik olup olmadığını sormakta ve Sağlık Ocağı hekimini bilgilendirmektedir. Yine bu ziyaretlerde bireylerden gelen sorular yanıtlanmakta, yanıtlanamayan sorular Sağlık Ocağı hekimine iletilmekte ve bireylere COVID 19 konusunda bilgi verilmektedir.
Küba’da 28 Mart’a kadar ev ziyaretlerinde 6.812.514 kişiye erişilmiştir. Bunlardan 104.491’i yalnız yaşayanlar olmak üzere, 1.073.000’ini COVID 19 bakımından en riskli grup olan yaşlılar oluşturmaktadır. Erişilenlerin binde 5 kadarında (34 bin) solunum sistemi belirtileri tespit edilerek test yapılmıştır (7).
SALGININ ÖNÜ SAĞLIK OCAĞINDA KESİLMEYE ÇALIŞILIYOR
Görüldüğü gibi Küba’nın yürüttüğü kononavirüs mücadelesinin omurgasını, diğer ülkelerden ve Türkiye’den farklı olarak hastaneler değil, Sağlık Ocakları oluşturmaktadır. Yine şimdiye kadar aktarılanlardan görebildiğimiz ikinci önemli fark, Küba’da diğer ülkelerde ve Türkiye’de olduğu gibi insanların hastalanarak hastanelere gelmelerinin beklenmemesi, “bütün” evler teker teker dolaşılarak “hasta aranmasıdır”.
Diğer ülkelerde ve Türkiye’de salgınla mücadelenin Sağlık Ocakları üzerinden yürütülememesinin nedeni, Küba’nınki kadar güçlü bir Sağlık Ocağı sistemine sahip olmamalarıdır.
Küba’nın salgın hastalıklarla mücadele organı olan Ulusal Epidemiyolojik Sürveyans Ağı, 14 Eyalet ve 169 Belediye’de örgütlüdür. Bu düzeylerdeki Hijyen ve Epidemiyoloji Merkezleri’nde bulunan Epidemiyolojik Sürveyans Birimleri’nde (Unidades de Análisis y Tendencias en Salud) epidemiyolog, biyoistatistikçi, coğrafyacı, psikolog, sosyolog, veteriner, matematikçi ve bilgi-işlem uzmanından oluşan bir ekip görev yapmaktadır.
Bu birimlerin altında ülkenin her köşesine eşit olarak dağılmış, 15 – 30 bin nüfusa hizmet sunan bir Poliklinikler ağı bulunmaktadır. Poliklinikler, kendilerine bağlı “sağlık bölgesi” içinde bulunan Consultorio’ların (Sağlık Ocağı) yürüttükleri çalışmalardan sorumludur.
Sağlık Ocakları da, her biri 150 kadar aileye hizmet sunan birinci basamak sağlık kurumlarıdır. Bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadele, esas olarak bu kurumlar tarafından yürütülmektedir. Bütün ülkeye yayılan 10 binden fazla Sağlık Ocağı’nda, her biri hizmet sunduğu mahallede oturan 13 binden fazla aile hekimliği uzmanı hekim ve hemşire ile hizmet sunmaktadır (8).
Salgınlarla mücadele reaktif değil, proaktif bir mücadeledir. Salgınla mücadele Küba’da olduğu gibi salgından “önce” örgütlenmeli, salgın patlak verdiğinde zaten hazır olan altyapı ile “anında” yanıt verilmelidir. Küba dünyadaki en güçlü birinci basamak sağlık örgütlenmesiyle COVID 19 salgınına “anında” yanıt verebilen tek ülkedir.
HASTANELER İLERİSİ İÇİN HAZIRLANIYOR
Küba salgını Sağlık Ocakları tarafından yürütülen mücadeleyle birinci basamakta dizginlemeye çalışmaktadır. Ancak salgının bu düzeyde dizginlemememesi halinde mücadeleye girmek üzere 12 hastanede 274 yoğun bakım yatağı hazır bekletilmektedir. Bu hastanelerde salgınla mücadele için gerekli personel ve donanım hazırdır.
Diğer yandan “şüpheli” vakalar için de, 1.720 yataklı 24 yeni kurum hazırlanmıştır. Hastalarla teması olduğu bilinen bu vakalar, kendilerinde hastalık bulunmadığı kesinleşene kadar bu kurumlarda kalabileceklerdir.
Salgının önünün alınamaması halinde olası bir “ikinci aşama” için 330’u yoğun bakım yatağı olmak üzere 2 bin yataklı beş hastanenin daha hizmete sokulması planlanmıştır. Yine olası bir “üçüncü aşama” için 700’ü yoğun bakım yatağı olmak üzere, 3.983 yatak kapasitesine ulaşılması hedeflenmektedir. Bu hizmetlerde kullanılacak malzemelerin ithalatı için gerekli girişimlerde bulunulmuştur (7).
Ayrıca Küba Psikoloji Cemiyeti, salgın sırasında Kübalılara psikolojik destek sunmak üzere bir WhatsApp uygulaması geliştirmiştir. Program sorumlusu Bárbara Zas, hizmetin 24 psikolog tarafından yürütüldüğünü belirtmiştir (4)
Bu yazı kaleme alındığında Küba toplam 6 ölüm ve 269 vaka bildirmesine rağmen, hala “salgın – öncesi aşamada” (9) bulunmaktadır. Bunun nedeni bütün vakaların ya yabancı ülke yurttaşı veya hastalığı yabancı ülke yurttaşlarından alanlardan oluşmasıdır. Etkili sürveyans çalışması sayesinde henüz “yerli” vaka görülmemiştir.
ELBETTE ABD, ABD’LİĞİNİ YAPACAK
Bu süreçte de ABD, ABD’liğini yapmayı sürdürdü ve Küba’nın COVID 19 ile mücadelesinde gereksinim duyduğu tıbbi malzemelerin adaya ulaşmasını engelledi. 1 Nisan Çarşamba günü Başkan Miguel Díaz-Canel, ABD’yi adaya uyguladığı abluka nedeniyle kınadı. Çin tarafından bağışlanan tıbbi malzemeleri, maskeler, hızlı tanı kitleri ve ventilatörleri taşıyan gemi Helms – Burton yasasının yaptırımlarından çekinerek Küba’ya yanaşıp, yükünü indiremedi (10).
KAYNAKLAR
1. https://salud.msp.gob.cu/?page_id=145
2. https://haber.sol.org.tr/turkiye/bireyci-tip-salginla-bas-edemez-282941
3. https://haber.sol.org.tr/toplum/koronavirusun-politik-ekonomisi-283994
5. http://www.juventudrebelde.cu/cuba/2020-03-28/salvar-vidas-simplemente
8. https://haber.sol.org.tr/blog/sinifin-sagligi/akif-akalin/kubanin-saglikta-donusum-programi-252653