'Bireyci tıp salgınla baş edemez'

Dünyada vaka sayısı 200 bine ve ölümler 8 bine ulaştı. Salgının ortaya çıktığı Çin artık salgının merkezi değil, merkez Avrupa’ya kaydı. İtalya’nın ardından gelen diğer Avrupa ülkelerinde de vaka sayıları artık artıyor. Akif Akalın, dünyada tıbba ve sağlığa egemen olan 'bireyci' modelin yenilgisini yazdı.

Akif Akalın

Şubat sonunda soL’da yayımlanan "Koronavirüs Sınavı" başlıklı makalemizde, koronavirüsün artık kapımıza geldiğini ve aramızda henüz hastalık belirtileri göstermeden bedenindeki virüsü başkalarıyla paylaşarak dolaşanlar olabileceğini yazmıştık. Bugün salgının bu aşamasını çoktan geride bıraktık ve “resmi” açıklamalara göre yüze yakın vakamız ve bir kaybımız var. 

Bugün yine soL’da yayımlanan bir haber, İstanbul Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden birinde koronavirüs enfeksiyonu tespit edildiğini yazıyor. Hocamızın son 4–5 ay içinde yurtdışına çıkma öyküsü bulunmaması önemli. Bu da salgında ilk aşamanın aşıldığını gösteriyor. Taşçıoğlu hocamız virüsü Türkiye’de almış görünüyor.

Önceki makalemizde salgın hastalıkların toplumların “kusurlarını” ortaya çıkarttığını veya bu toplumun politik ve sosyal örgütlenmesinin ürettiği kusurları “görünür” hale getirdiğini, bu anlamda salgın hastalıkları, toplumların politik ve sosyal örgütlenmelerinin sınandığı “sınavlar” olarak görmenin mümkün olduğunu belirtmiştik. Bugün bu sınavdan Çin’in başarıyla geçtiği, fakat İtalya ve İran’ın başarı gösteremediği görülüyor.

BİREYCİ TIBBIN YENİLGİSİ

Bugün dünyada vaka sayısı 200 bine ve ölümler 8 bine ulaştı. Salgının ortaya çıktığı Çin artık salgının merkezi değil, merkez Avrupa’ya kaydı. İtalya’nın bu gidişle Mart ayı bitmeden vaka sayısında Çin’i geride bırakacağı anlaşılıyor. Maalesef İtalya’nın ardından gelen diğer Avrupa ülkelerinde de vaka sayıları artık “katlanarak” artıyor. Bu tablo, Çin dışındaki ülkelerin henüz salgını dizginleyebilmekten çok uzak olduğunu gösteriyor. Bu durum aslında bugün dünyada tıbba ve sağlığa egemen olan “bireyci” modelin yenilgisidir.

Yirminci yüzyılda kapitalist ülkelerde tıbba ve sağlığa egemen olan bireyci model, KOVID 19 karşısında çaresiz. Çünkü KOVID 19 bireyci modelin ezberini bozuyor. Bireyci modelde tıp ve sağlık hizmeti, hastalanan insanların hekime (sağlık kuruluşlarına) başvurması temelinde örgütlenmiştir. O güne kadar kendisini “sağlıklı” hisseden birey rahatsızlanır, hekime gider, hekim hastasını muayene eder, reçetesini yazar, hasta iyileşir… İşte KOVID 19 bu paradigmayı yıktı.

KOVID 19’a yakalanan insanların büyük bir çoğunluğunda hastalık hiçbir belirti vermiyor. Halbuki virüs bedenlerine girmiş, bedenlerinde ürüyor, hatta aksırdıklarında, öksürdüklerinde bedenlerinden çıkıp, başka bedenlere giriyor ve hasta ediyor, fakat onların bundan haberi yok. Tabii, hiçbir şikayetleri olmadığı için hekime, sağlık kuruluşlarına da gitmiyorlar. Farkında olmadan hastalığı yaymaya devam ediyorlar.

İşte “bireyci” tıp, bu durum karşısında İtalya’da ve diğer kapitalist ülkelerde olduğu gibi “çaresiz” kalıyor. Çünkü bireyci tıbbın oyuna girebilmesi için bireyin kendisini hasta hissedip sağlık kurumuna başvurması gerekli.

TOPLUMCU TIBBIN ZAFERİ

Toplumcu tıp, insanların hastalanıp sağlık kurumlarına başvurmasını beklemiyor, insanlar sağlıklı görünürken, kendilerini tamamen sağlıklı hissederken, hiçbir şikayetleri yokken müdahale ediyor. Toplumcu tıpta insanlar ana rahmine düştükleri andan mezara kadar sürekli ve düzenli olarak gözetim altında.

Toplumcu tıpta sağlık emekçileri, sağlık kuruluşlarında oturup, insanların hastalanıp kendilerine gelmelerini beklemiyor. Sağlık emekçileri sokağa çıkıp, hastalıkları henüz belirtilerin ortaya çıkmadığı erken dönemde yakalamaya çalışıyorlar. Elbette bunun için çok güçlü bir birinci basamak ve sağlık hizmetinde tedaviye değil önleyiciliğe ağırlık verilmesi şart. 

ÇİN SALGINI NASIL YENDİ?

Yanıt çok basit: hastaları “bulup” izole ederek ve hastalarla teması olanları “bulup” karantinaya alarak. 

Lütfen dikkat edin, burada anahtar sözcük “bulmak”. Yani Çin’de sağlık emekçileri, bireyci modeldeki gibi insanların hastalanıp hastaneye gelmesini beklemiyor, sokağa çıkıp hasta olduklarının farkında dahi olmayan insanları arayıp “buluyorlar”. 

Çin bunu her biri aralarında epidemiyologların da bulunduğu, en az 5 sağlık emekçisinden oluşan 1.800 ekiple gerçekleştirdi. Bu ekipler bireyci tıbbın çok kullanmadığı bir yöntemle (sürveyans) kısa zamanda hastalığın yayılmasını önleyebildiler. Bu süreçte hastalar da tedavi edildi ve hastalığın önü alındı. Şimdi Çin, hastalığın tekrar başka ülkelerden Çin’e girmemesi için tedbirler alıyor.

KÜBA NE YAPIYOR?

Küba da, tıpta ve sağlık hizmetinde “toplumcu” modeli benimseyen bir ülke. Küba, Çin’de hastalık yayılmaya ve bir halk sağlığı sorunu haline gelmeye başlayınca hemen “Kovid – 19 Ulusal Önleme ve Kontrol Planı” hazırladı ve Şubat ayında yayımladı. İlk olarak bütün solunum sistemi sorunlarını izlemeye ve şüpheli vakaları tanımlamaya başladı.

Küba’ya hastalık 9 Mart’ta Lombardiya’dan gelen İtalyan turistlerle girdi. Turistlerden biri havaalanından Trinidad’a giderken yolda rahatsızlanınca, tur operatörü otobüs şoförüne, şoför de bölgesel kliniğe durumu bildirdi. 10 Mart’ta bölgesel klinikten bir hekim dört İtalyan turisttin kaldığı hostele gelerek hastayı muayene etti ve Kovid 19 şüphesiyle diğer üç turistle birlikte izole edilerek tedavi altına alındıkları Pedro Kuori Tropikal Tıp Enstitüsü’ne sevk etti.

11 Mart’ta Enstitü bünyesindeki Ulusal Referans Laboratuvarı dört turistten üçünde koronavirüs enfeksiyonu olduğunu teyit etti. Hastalık belirtileri gösteren 61 yaşındaki erkekle birlikte, henüz herhangi bir belirti göstermeyen biri 57 ve diğeri 30 yaşındaki iki kadında da test pozitif sonuç verirken, dördüncü İtalyan turistin testi negatif sonuç vermişti. Yolculuk sırasında turistlerle yakın temasta olan tur operatörü, şoför ve hostelde turistlerle birlikte kalan beş kişi Doktor Faustino Pérez Eyalet Rehabilitasyon Hastanesi’nde karantinaya alındı.

Keşke birisi de salgının Türkiye’deki seyrini bize böyle anlatabilse… Fakat bu görüldüğü gibi “toplumcu” tıpla mümkün. 14 Mart’ta Küba’da 20’si İtalyan 65’i yabancı uyruklu ve 84’ü Kübalı olmak üzere 149 şüpheli test için hastanelere kabul edildi. Hiçbir şüphelinin testi pozitif çıkmadı. Hastalık daha yayılamadan kontrol altına alındı. Şimdi Kübalı sağlık emekçileri İtalya başta olmak üzere, diğer ülkelerde salgınla mücadeleye koşuyor.