TKP: Solsuz çözüm yok!

TKP Merkez Komitesi, Kürt sorununa ilişkin açıklamasında, Kürt sorununun tek çözüm yolunun sosyalist hareketin güçlenmesi olduğunu belirtti.

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi, bugün Kürt sorununa ilişkin bir açıklama yayınlayarak, çözüm yönteminin tek olduğunu, solun güçlenmesinden başka çare kalmadığını vurguladı. Bu açıklamayı yayınlıyoruz:

Solu zayıf bir ülkede Kürt sorunu çözülemez!
Kürt sorunu, çözülmelidir ancak Kürt sorunu, bu sorunu yaratan ve derinleştiren bir zeminde çözülmeye çalışıldıkça, çözümden giderek uzaklaşılmaktadır.

Kürt sorunu eşitlik sorunudur, adalet sorunudur, özgürlük sorunudur. Eşitlik, adalet ve özgürlükten alabildiğine uzak bir toplumsal sistemde eşitlik, adalet ve özgürlük yanlısı bir halk tavrı olmadıkça, Kürt sorunu çözülemez.

Kürt sorunu toplumda eşitsizlikleri artıran, adalet duygusunu tamamen yok eden, özgürlüğü başkalarına kendi iradesini dayatma ve boyun eğdirme olarak algılayan AKP iktidarınca çözülemez.

Kürt sorunu, Türk insanının, Türkiye'de yaşayan bütün halkların karşı karşıya olduğu eşitsizliklerle, adaletsizliklerle, özgürlükleri kısıtlayan uygulamalarla Kürtlere dönük onlarca yıldır süren inkarcılık arasındaki bağ kurulmadan çözülemez.

Kürt sorunu, askeri çözüm ve silahlı mücadele seçeneklerinin bu kadar kolay devreye sokulabildiği, dolayısıyla çözüm, açılım, barış, kardeşlik, birlik gibi söylemlerin inandırıcılığının kalmadığı bir ortamda çözülemez.

Kürt sorunu, ABD ve Avrupa Birliği gibi güçlerin bu soruna şu ya da bu biçimde el atmalarını engelleyecek bir halk iradesi kendini hissettirmeden çözülmez.

Kürt sorunu, ABD ve Avrupa Birliği'nden Kürtleri baskı altına almak için onay ve destek talep eden bir siyasi iktidarla ABD ve Avrupa Birliği'nden Kürtleri koruması, kollaması ya da devleti çözüme zorlamasını isteyen bir siyasi anlayışla çözülmez.

Kürt sorunu, çözüm adına Türkiye'de yaşayan herkesin anlayabileceği ve ısrarla savunulan bir çerçeve oluşturulmadan çözülemez.

Kürt sorunu, AKP'nin içeriğini kimsenin bilmediği, aslında kendi iktidarını sağlamlaştırmak, Kürt nüfus üzerindeki ağırlığını dini temellerde güçlendirmek ve Barzani yönetimi ile işbirliği halinde Irak'ta ekonomik ve siyasal ağırlık kazanmak amacıyla ortaya attığı "demokratik açılım"la çözülmez.

Kürt sorunu, barış ve kardeşlik, Türkiyelilik gibi kavramların arkasında birlikte yaşamaya değil ayrılmaya işaret eden, halkları birbirinden uzaklaştıran söylem ve politikalarla çözülmez.

Kürt sorunu hiç kimsenin reddedemeyeceği "akan kan dursun" isteğinin güç gösterileri tarafından lime lime edildiği, bu isteğin militer politikalarla koşut hale getirildiği bir ortamda çözülemez.

Kürt sorunu 30 yıldır Türkiye'nin "en acil sorunu" olarak gösterildikten ve bu süre boyunca yalnızca şiddet tırmandıktan sonra, sorunun, ülkenin siyasi dengelerinde emekçi sınıflar lehine köklü bir değişikliği önüne koymayan "acil çözüm" önerileriyle çözülmesi mümkün değildir.

Kürt sorunu, birlik ve kardeşlik hedefinin üzerinde bu kadar güçlü ve gerçek bir iç savaş, bölünme, ayrılma baskısı varken çözülemez.

Kürt sorunu Türk ve Kürt'ün birbirinden ayrı olduğu fikrinin karşılıklı olarak bu kadar işlendiği, değişik etnik kökenlere sahip olan insanların kendilerini bu ayrışmada ifade etmek zorunda bırakıldıkları, dolayısıyla milliyetçiliğin toplumsal tabanının hızla genişlediği bir ortamda çözülemez.

Kürt sorunu, bu düzenin Kürt halkına dönük hiç vazgeçmediği inkarcı politikaların Türk insanında suçluluk duygusu yaratması ya da bu inkarcılığı kendi varlığını korumanın mümkün olan tek yolu olarak görmeye başlayıp sahiplenmesinin önüne geçmeden çözülemez.

Kürt sorunu, bugünkü siyasal dengelerle çözülemez.

Kürt sorunu, bugünkü siyasal dengeler değişmediği sürece birlik ve kardeşlik temelinde çözülemez. Kürt sorunu bugünkü siyasal dengelerin kaçınılmaz olarak yaratacağı bir "yıkım"la da çözülemez.

Kürt sorunu, Türklerin, Kürtlerin, bu ülkede yaşayan herkesin yüzünü sola dönmesiyle, böyle bir yön ortaklığıyla çözülür.

Kürt sorunu, eşitlik ve özgürlük felsefesiyle hareket eden sosyalist hareketin birleştiriciliği ile çözülür.

Kürt sorunu, devrimci idealler, devrimci projelerle çözülür.

Kürt sorunu, sola düşman siyasi iktidarın geriletilmesiyle, o iktidarı sona erdirecek bir emekçi kararlılığıyla çözülür.

Kürt sorunu, sosyalist hareketin güçlenmesinin Kürt sorununu önemsizleştireceğinden korkan bir anlayışın Kürtler arasında itibar görmemesiyle çözülür.

Kürt sorunu, sosyalist hareketin kendisine dönük toplumsal kuşatmayı yarması, soruna ilişkin sözünü söylemekten çekinmemesi, dayatma ve yasaklama girişimlerini boşa çıkarmasıyla çözülür.

Kürt sorunu, eşitsizlik ve adaletsizliğin olduğu her noktada asli taraf olan sosyalist hareketin inisiyatif almasıyla çözülür.

Kürt sorunu, emperyalist ülkelerin Kürt sorununa hangi noktadan ve hangi güncel hesaplarla yaklaşacağını değil, Kürt halkının, başkalarıyla birlikte emperyalizmin hesaplarını nasıl bozacağını dert edinen bir yaklaşımla çözülür.

Kürt sorunu, düşmanların çözebileceği bir sorun değildir bu ülkede emekçiler ve emekçilerin kurtuluşu için mücadelenin temsilcisi sol dışında dostluğuna güvenilebilecek hiçbir güç olmadığından, Kürt sorunu ancak solun inisiyatif almasıyla çözülür.

Birlikte yaşamaktan, eşitlikten, özgürlükten söz eden, paylaşmayı bilen ve arzulayan, insanların etnik kökenlerinin ortak bir yaşam ve gelecek kurma iradelerini zayıflatmadığı bir ülke isteyenler… Yüzünüzü sola dönün, solu, sosyalist seçeneği güçlendirin. Solu zayıf bir ülkede emperyalistlerle, NATO'cu bir orduyla, gerici bir iktidarla, cemaatlerle, Barzani felsefesiyle, milliyetçilikle ne eşitlik olur, ne özgürlük, ne kardeşlik, ne birlik!

"Solun güçlenmesi zaman alır, Kürt sorununun aciliyeti var" yaklaşımı 30 yıl sonunda çözümsüzlük dışında bir şey üretmedi. Şu anda "acil çözüm" beklenti ve arayışları bizi büyük bir yıkıma götürüyor. Ülkenin liberal-dinci bir perspektifle emperyalistlerin istediği doğrultuda yeniden yapılandırılarak emekçiler için dayanılmaz koşulların ortaya çıktığı bir süreçte, Kürt sorunu ya bu sürece uygun bir "çözüm"e doğru gider ya da Kürtlerin eşitlik taleplerinin bu sürece karşı mücadeleyle örtüşmesiyle Türkiye'nin siyasi dengeleri değişir. AKP'nin ya da başka bir siyasi iktidarın karakterinin tek başına "Kürt sorunu"na ilişkin yaklaşımla belirleneceği düşüncesi, Kürtlerle Türkleri birbirinden uzaklaştırmaktadır.

Türkiye Komünist Partisi, yukarıdaki değerlendirme ve saptamalardan hareketle siyasi girişimlerde bulunacak, benzer kaygılarla hareket edenlerin arayış ve önerilerine yapıcı bir biçimde yaklaşacak, ortaya çıkan olumsuz tabloyu değiştirmek için üzerine düşeni mutlaka yapacaktır.

(soL-Haber Merkezi)