Krizin sonuçları ve işçi sınıfını bekleyen gündem (Engin Doğancı)

Konuyla ilgili raporlardan en sonuncusu DİSK Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) tarafından yayınlandı. “Sanayide istihdam ve reel ücretler” başlığını taşıyan raporda tablo şöyle özetleniyor:

“İstanbul Sanayi Odası tarafından açıklanan rapora göre, krizin etkisinin en ağır biçimde hissedildiği 2009 yılında, Türkiye’nin ilk 500 büyük firmasının yüzde 82,4’ü kar elde etti. Yine ilk büyük 500 firma karını yüzde 10, ikinci büyük 500 firma ise karını yüzde 30 oranında arttırdı. Bu verileri İMKB’de işlem gören şirketlerin açıklanan bilanço rakamları da doğruluyor. Yine kriz döneminde Türkiye’nin dolar milyarderlerinin sayısının 13’ten 28’e yükselmesi de önemli bir veri...”

Reel ücretlerdeki kayıplar
DİSK-AR ilgili raporunda şu veriler yer alıyor: 2010 yılı II. Dönem verilerine göre, Brüt ücret – maaşlar bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam sanayide % 15,7, Ara Malı İmalatında % 21,0, Dayanıklı Tüketim Malı İmalatında % 20,8, Dayanıksız Tüketim Malı İmalatında % 14,0, Enerjide % 3,5 ve Sermaye Malı İmalatında % 16,9 artış göstermiştir.

Fakat işçilerin alım gücündeki değişim reel ücretlerin düştüğü gerçeğini ortaya çıkmaktadır. Buna göre “bir önceki yılın aynı dönemi esas alındığında sanayide % 5,93 artışla, bir önceki seneki yüzde 9’luk kaybın gerisinde kalmıştır. Söz konusu indeks Ara Malı İmalatında % 10,83 (bir önceki sene yüzde – 12,19), Dayanıklı Tüketim Malı İmalatında % 10,60 (bir önceki sene yüzde – 8,01), Dayanıksız Tüketim Malı İmalatında % 4,34 (bir önceki sene -4,08), Sermaye Malı İmalatında % 7,02 (bir önceki sene % -16,90) artış göstermiştir. Enerjide ise % 5,24 (bir önceki sene % -2,4) oranında bir gelir kaybı yaşanmıştır.”

Rapora göre reel ücretlerdeki gerileme, 2010 yılının 2. dönemi itibariyle yüzde 5,57 oranında olmuştur.

Fakat bu ortalama veriler biraz da yanıltıcı. Çünkü işçi sınıfının ağırlıkla çalıştığı temel işkollarına bakıldığında ücret kayıpları çok daha büyük. Örneğin tekstil sektöründe ücret kaybı yüzde 16,5'i bulmaktadır. Bu süreçte en büyük kaybı metal işçileri yaşamıştır. Rapora “makine ve ekipmanlarının kurulumu ve onarımı” sektöründe ücretlerin yüzde 32 oranında düştuğu belirtilmektedir. Bu, sektördeki işçilerin ücretlerinin üçte birini kaybettiğini göstermektedir. Ayrıca “ana metal” sektöründeki ücretler yüzde 24 oranında düşmüştür. Otomotiv sektöründeki kayıplar ise yüzde 11'i bulmaktadır.

DİSK-AR'ın raporunda belirtildiği üzere istihdam oranı ise hala kriz öncesinin oldukça gerisindedir. Rapora göre, “kriz öncesi (2008 III. Dönem) çalışan her 100 kişiye karşın bugün (2010 II. dönem) 96 kişi bulunmaktadır.”

Buna göre giyim eşyaları imalatı sektöründe işçilerin yüzde 13'ü işsiz bırakılmıştır. Raporun verileri şöyle: “makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı sektöründe her yüz kişiye 70 kişi olarak görülmektedir. Krizin etkisinin en çok hissedildiği bu sektörde her 10 çalışandan en az 3’ü artık ya işsiz ya da sektör dışıdır. Yine otomotiv sektöründe istihdam kaybı yüzde 17’yi bulmaktadır (2009 yılının ilk döneminde bu oran yüzde 23’e ulaşmıştır).” Bu rakamlar ana metal sanayi işçisi adına krizden önceki her on işçiden birinin işini kaybettiğini göstermektedir. “Ana Metal sanayi işçisi açısından da kriz işçi için ücret kaybı olduğu gibi yaklaşık olarak her 10 arkadaşından birini kaybetmek anlamına gelmiştir.”

Düzen yeni saldırılara hazırlanıyor
DİSK-AR raporu yayınladığı saatlerde TİSK (Türkiye İşverenler Sendikası) da “Ekonomi Bülteni”ni yayınladı.

TİSK'in raporunda, “İşsizlikteki düşüşün devam etmesi için yapısal düzenlemelerin ivedelikle yapılması gerekmektedir. İşsizlik oranı yaz sonunda mevsimsel olarak yükselme eğilimine girecektir. Ulusal İstihdam Stratejisi ile istihdam yaratmayı özendirecek işgücü piyasası reformlarının gerçekleştirilmesi işsizliğin uzun vadeli olarak düşürülmesini sağlayacaktır. " denilirken ‘Ulusal İstihdam Stratejisi’ adı altında hükümet ile işçi ve memur sendikalarının katıldığı toplantılarda gündeme getirilen saldırı planı hazırlanıyordu. Bu plan, kıdem tazminatı hakkının gaspından özel istihdam bürolarına ve esnek çalışmaya kadar bir dizi kapsamlı ağır saldırıları içeriyor.

Bu tablo işçi sınıfının çetin bir mücadele gündemiyle yüz yüze olduğunu gösteriyor. İşçi sınıfı bir yandan kapitalistlerin krizi bahane ederek kendisinden çaldıklarını geri almak ve insanca çalışma ve yaşam koşulları için mücadaleyi sürdürmek zorundadır. Diğer yanda ise yeni saldırı hazırlıkları yapan kapitalistlere ve uşaklarına karşı güçlü bir savunma hattı örmelidir.