Gezi Parkı protestolarının ardından, bugün gelinen noktaya dair hiç kimse karamsarlığa kapılmasın. “AKP bunu da kendi lehine çevirdi” gibi bir düşünceye kapılmak, yanlış bir yaklaşımdır. Artık Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. 10 yılı aşkın süredir devam etmekte olan dikta düzenine, kendiliğinden gelişen ve kararlı bir tutumla karşı durulmuştur. Türkiye tarihinde örneği olmayan bu protestolar, iktidarın istediği gibi at oynatabileceği bir ülke ve halk olmadığımızı herkese duyurmuştur.
Türkiye, özellikle son yıllarda büyük bir dönüşüm geçidi. Gericiliğin, politika alanını ve toplumu ele geçirdiği baskıcı yönetim anlayışının, ülkeyi gün geçtikçe daha güçlenerek eline aldığı bir süreç yaşandı. Halkın nasıl hareket etmesi ya da ne yapıp ne yapmaması gerektiğine karışacak, özel hayatlara müdahale edecek kadar ileri gidildi. Genel olarak halkın suskunluğu ve verilen tepkilerin cılız ve yetersiz kalması, iktidarı daha da cesaretlendirdi. Ancak, geçtiğimiz günlerde yaşanan ve tüm ülkeye yayılan Gezi Parkı protestoları bir dönüm noktası oldu.
2013 yılının Haziran ayı, Türkiye için bir milattır. Protestoların sürdüğü ilk zamanlardan itibaren, başta Başbakan olmak üzere, iktidar mensupları ve yandaşlarının, yalan söylemeye, hileye başvurmaya, halkı kandırmaya kadar işi vardırmaları, yaşadıkları korkunun ve istedikleri gibi bir toplumu tam olarak inşa edemeyeceklerini anlamalarının bir sonucudur.
Artık siparişle düzenlenen sahte seçim anketlerine bakıp, “AKP oy kaybetmiyor” diye üzülmenin hiçbir anlamı ve önemi yoktur. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne söylerlerse söylesinler! Artık ok yaydan çıkmıştır. AKP iktidarı da, üsluplarından ve yaptıklarından anlaşılacağı gibi, artık gerileme dönemine girdiğinin farkındadır.
Zaman, anketleri takip edip, seçimlerde ne olacak diye düşünmek yerine, yeni bir Türkiye’ye doğru ilerlenen umutlu süreçte çalışmalara daha yoğun biçimde hız vermek zamanıdır.