Büyüklere Masal: 12 Eylül “yargılanıyor” (Zeynep Asef)

90’lı yıllarda Türk polisinin işkencedeki performansını anlatmak için uydurulan bir fıkra var. Alman, İngiliz bir de Türk polis birliği Afrika’nın balta girmemiş ormanlarına bir yarışma için götürülürler. Yarışma şöyle, işaretlenmiş bir aslan polislerin yanından kafesinden çıkarılıp serbest bırakılır, 24 saat sonra 3 ekip birden aramaya çıkar ve aslanı bulup tekrar kafese ilk sokan yarışmayı kazanacak. Arama başlar, Almanlar aramanın 24 saati dolunca “daha fazla aramak bize yakışmaz” diyerek yarışmadan çekilir, İngilizler 72 saat sonunda aynı tavrı alır. Aradan bir hafta geçtiğinde Türk ekip yanındaki kafesin içinde bir maymunla gelir. Herkesin şaşkın bakışları arasında polislerin başındaki komiser maymunu işaret erip, “ona sorun” der.

Gözler maymuna döndüğünde maymun ağlayarak “vallahi ben Aslanım, şerefsizim ben aslanım” der.

Her evi işkencehaneye çevirdiler
Bu saçma “fıkra”nın Türk polisinin 90’lı yıllardaki işkence yeteneklerini teşhir etmek için mi övünmek için mi uydurulduğunu bilmiyorum. Dün akşam TV haberlerinde başlayan bir tür işkence günlük gazetelerle devam etti. Öğlen CHP’nin müdahillik talebinde bulunduğunu öğrenmiştik, akşam haberlerinde Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, “Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında 12 Eylül’ün seçilmiş hükümete karşı yapıldı, bu nedenle 4 Nisan'da görülmeye başlanacak olan dava için, Bakanlar Kurulu olarak müdahil olmaya karar verdik” açıklaması yaptı. Gazeteler 500’e yakın kişi ve kurumun müdahillik talebinde bulunduğunu yazıyor, TBMM de kurum olarak dahil olmanın yolunu arıyormuş.

Şimdi “işkence yok artık” ya belki ondan aklıma geldi, televizyonları ile her evi işkencehaneye çevirdiler, resmen psikolojik işkence yapıyorlar. Ben de bu işkence karşısında artık dayanamayıp itiraf ediyorum. “ Vallahi, 12 Eylül’ü biz yaptık”!

Gerçekten şaka gibi... Nerede bu 12 Eylül’e evet diyen %92? Bugün mesela otuzlu yaşlarındaki insanların tüm hayatını karanlık içinde geçirmesine neden olan bu darbeye karşı sesini çıkarmayanlar, buna destek verenler neredesiniz?

Hadi Sayın Başbakan
Belki başkaları yapamaz, ama siz Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bakın bugün Başbakansınız elinizde olanaklar var, o tarihte oy kullandığınız sandığın sonuçlarını YSK arşivlerinden çıkartın, o sandıkta 1 tek Hayır oyu varsa sizin saymaya hazırız, 12 Eylül’e Hayır dediğinizi ispatlasanıza, bundan daha büyük bir onur olur mu?

Yapamaz mısınız?

Darbeciler mahkemede fikirleri iktidarda…
TKP’nin Sesi’nin dünkü nüshasında, "Kenan Evren 'ben sanık sandalyesindeyim ama fikirlerim iktidarda netekim' derse hiç şaşırmayın" diye yazılmış.

12 Eylül’de kapatılıp yargılanan MHP’lilere atfedilen bu sözün bugün duruma daha uygun düştüğünü bile söyleyebiliriz. Görebildiğim tek bir fark var, o da sanıyorum o gün bu kadar insan ortalıkta gezip “oh oh bak ne güzel yargılıyorlar” diye konuşmuyor, müdahil olmak için sıraya girmiyordur.

Darbelerin istisnasız kuralıdır, herkese eşit mesafede durduklarını göstermeye çalışırlar. Aslında toplumun büyük çoğunluğu için bu adımı attıkları yalanını atarlar. Faşist Kenan Evren cuntasının faşist MHP’yi yargılaması da bunun bir parçasıydı. Şimdi aynı kural işliyor ve biz AKP’nin 12 Eylül’cülerden hesap soracağına inanacağız öyle mi?

Binlerce Kürt siyasetçisinin, en küçük biçimde AKP’ye muhalafet eden çeşitli görüşlerden siyasetçi, gazeteci, yazar ve gencin hukuk eliyle esir tutulduğu bir ülkeden söz ettiğimizi unutuluyor. Daha dün Sivas’ta insan yakan yobazlarla ilgili zaman aşımı kararı veren bir hukuk düzeninden söz ettiğimiz…

Yargılamak
Cambaza bak!

Mahalle panayırlarında kuraldır, bu lafı duydun mu, tüm maddi varlığını tek cebe alıp elini cebinden çıkarmayacaksın. Bugün bütün sermaye gazeteleri 12 Eylül yargılanıyor, haberleri veriyorsa memlekete, memleketin emekçilerine, bugünlerde biraz daha dikkat demek gerekir.
Şimdi liberal takım ortalığı bir birine katıyor, neymiş, “bu mahkemeler ve AKP 12 Eylül’ü yargılayamaz” demişiz. Doğru dedik, yargılamanın bizim günlük dilimizdeki karşılığı hesap sormaktır. Yoksa yargılayıp aklamak herkesin yapabileceği bir şey eğer yargılamayı herhangi bir hüküm verme biçimi olarak kabul edersek elbette “yargılanır”. Yakın bir örnek olduğu için örneğin Sivas katliamı ile ilgili yargılama yapılmıştır, hatta dünkü Akit gazetesi zamanaşımı kararından sonra daha önce tutuklu yargılanma kararı veren mahkeme hakiminin hesap vermesi gerektiğini bile yazmış. Eğer Sivas katliamı sanıkları yargılandıysa 12 Eylül de yargılanıyor.

Unutmayalım ki, “yargılanıp aklanmak”, “yargılanıp cezasını çekmiş olmak” hakkında suç isnadı olan birisi olmaktan çok daha iyi bir durumdur.
Böyle bir 12 Eylül yargılamasına kesinlikle “hayır” denmelidir. 12 Eylülcülerden hesap soramasak bile üzerlerine yapışmış suç isnadından kurtulmalarına izin vermemek elimizde.

Biz bu oyunda yokuz!
Türkiye 12 Eylül’ün mantıksal sonuçlarına doğru hızla ilerlerken açılan bu davayı 12 Eylül’ün son perdesi olarak görebiliriz. TBMM, Hükümet, ana muhalefet, BBP, Has Parti, EDP (bu gibi durumlarda adı hep unutulan Başbakan’ın devrimci solcu şeysi de kesin dahil olmuştur bu koroya) bunlar hepsi aynı yerdeyse ortada bir tiyatro var demektir.

Devrimciler ve halkımız bu koroya dahil olmamalı.

Bakın bugün Kenan Evrenler nasıl yalnızları oynuyor, tarih önünde ne hale geldiler. Oysa 30 sene önce herkes bunlara biat ediyordu. Bugün yalnızca devrimciler, “engel olamadık ama teslim de olmadık” demenin onurunu yaşıyorlar.

Tarih bizim için çok kötü seyretse, Türkiye olabilecek en kötü noktaya gelse bile, 5-10 yıl sonra kimse bize neden bu davaya dahil olmadınız diye sormaz. En kötü durumda “neden 12 Eylülcülerden hesap sormadınız” derler, “hesap soramadık ama seyirci de olmadık” diyebilmek önemlidir.

Bu bir masal!
12 Eylülcülerin yargılanması, yeni bir gerici rejimin inşa sürecinde iş görsün diye uydurulmuş bir masaldır.

Sermaye ve emperyalizm göstermiş, Kenan Evren’ler yapmış, tüm düzen güçleri desteklemiş, AKP tamamlamış, yetmez ama evetçiler de hani bana hani bana demiş.

Bizden de alkışlamamız isteniyor.

Hadi oradan!