Geçenlerde televizyondaki bir tartışma programında Gülay Göktürk, demokrasiye inanan herkesi kucaklayabileceğini söylemişti. Ama programın diğer konuğu, Yalçın Küçük'ü kucaklamayacağını söyleyerek, Hoca'yı üzmüştü.
Gülay Göktürk, bugün de Bugün gazetesindeki köşesinde, 200 bin işsiz eğitim emekçisinden başlayarak, devletten iş bekleyen milyonlarca işsize kucağını açmış. Bundan böyle cümle işsizler, işten atılanlar, eğitim fakültesini bitirip de iş bekleyenler için G. Göktürk'ün müşfik yaklaşımı yeni bir umut kapısı olabilir.
Kimse, ne demiş Gülay Ablamız deyip yazıyı okuma külfetine katlanmasın. Yazıda devlete akıl veren Göktürk, özet olarak işssizlere: &ldquoİşsizsin sen, işsiz kal&rdquo diyor.
&ldquoDevleti kalıcı olarak şişirmemek&rdquo
Yazının başlığından Gülay Hanımın muradı anlaşılıyor. Eski liberal terane, devlet küçülmeli!
Bütçe görüşmeleri ile başlamış yazısına. Baykal'ın ve Bahçeli'nin Meclis'te siyasi şov yaptıklarını, bütçeye, daha da önemlisi krize ilişkin hiçbir öneri getirmediklerinden dem vurmuş. Aslında G. Göktürk de gerek Baykal'ın gerekse Bahçeli'nin söyleyecek bir şeyleri olmadığını bilir. Her ikisi de, kriz gündemini çok bilinçli bir şekilde ıska geçiyorlar. Biri çarşafa rozet takarken, diğeri de hamaset yüklü cengaverlik nutukları atıyor suskunluklarını örtmek için. Her ikisinin de patron örgütlerinin taleplerinden başka söyleyecek sözleri yok. Ehhh... O talepleri de Bugün AKP karşılıyor zaten.
Onlar susunca, hem onlara vurmak hem de AKP'nin gücünü hissettirmek Göktürk'e düşmüş.
Göktürk yazısında, krize karşı önlem olarak iç talebi artırmak için önerilen: &ldquoDevlet memur alımını hızlandırsın örneğin işsiz bekleyen 110 bin öğretmenin atamalarını yapsın. Böylece hem işsizliği azaltmış hem de iç talebi canlandırmış olur.&rdquo
Bu öneri, Gülay Hanımın canını çok sıkmış:
&ldquo... Ama herhalde, artan devlet harcamalarının devletin memur sayısının artırılması yönünde kullanılmasından daha kötü bir fikir olamaz. Zira bu, yıllardır küçülmesini beklediğimiz devletin kalıcı bir biçimde şişirilmesi...&rdquo anlamına gelir diyor. Göktürk, devleti küçülte küçülte kimin cebine sokmak istiyor dersiniz. Kimin olacak elbette ki, sermayenin.
Hoş kız Gülay Göktürk ama boş kız da değil. Hemen önlem önermiş devletin şişirilmesini önlemek için:
&ldquoDevlet artan altyapı yatırımları için daha fazla insan istihdam etmek ihtiyacı duyacaksa bunu mutlaka sözleşmeli ve geçici işçi statüsünde çalıştırarak yapmalı, memur sayısını büyütmemelidir.&rdquo
Tuzu kuru ve içi patron sevgisiyle dolu Gülay Hanımın, hiç işsiz kalmadığı, yoksulluğu film karelerinden algıladığını anlamak zor değil. Üniversiteyi bitiren 200 bin eğitim fakültesi mezunu öğretmen adayının sancısını anlaması da zor. Sözleşmeli ve geçici istihdamın gelecekte işsizlik potansiyeli taşıdığını ve bu nedenle iş güvencesinden yoksun bir emekçinin yaşadığı travma da umurunda değil.
Tabii, burada küçülme önerisini yalnızca devlete değil, patronlara da aynı öneriyi yapıyor. Esnek çalıştırın, gerektiğinde atın kapı önüne işçilerinizi.
Gülay Göktürk yazısınını sonunda bir merakını da dile getirmiş:
&ldquoBen merakla hükümetin Kasım'da kabul edilen bütçe tasarısındaki memur sayısını küçültmesi kararının arkasında durup durmayacağını merak ediyorum.&rdquo
Herkesin kendi kavlince merakları vardır, ne denir?
Örneğin, G. Göktürk, işsizlere, işten atılanlara &ldquocehenemin dibine kadar yolları var&rdquo derken başka meraklar da üretebilmeli. Demokrasi için herkesi kucaklarken, işsizsin sen işsiz kal dediği binlerce işsizin kendisini nasıl kucaklayacaklarını da merak etmeli.
Bizim Gülay hanımın kimleri kucaklama arzusunda olduğuna ilişkin hiçbir merakımız yok.
Bu ülkenin işçileri, emekçileri, işsizleri, sözleşmeli-ders ücretli eğitim emekçileri, işsiz eğitimcileri Gülay hanımın kimlerle kucak kucağa olduğunu da, kimin borusunu neden öttürdüğünü de çok iyi bilirler.
Gülay Göktürk de eskiden solculuğa bulaşan liberalerden olduğundan, eski bir türkünün sözlerini iyi bilir.
"Keser döner sap döner
Gün olur hesap döner"