İzmit’in kıyısında yaşam…

Türkiye’nin en çok üreten, en zengin, kişi başına geliri en yüksek kenti olan İzmit’in yanı başında çok perişan, çok sefil yaşamlar var.

soL İzmit'te, emeğiyle geçinenler kadar varlıklı, rahat ve lüks içinde yaşayan insanların olduğu da biliniyor. Ayrıca, büyük kuruluşların önemli tesisleri var. Kentte sosyal yardımlaşma ve dayanışma adına da çok paralar harcanıyor. Ama günümüzde, şehrin merkezine çok yakın bölgelerde, Afrika'daki yoksul ülkelerdeki yaşam standartlarını aratmayacak standartlarda yaşayan insanlar da bulunuyor. Kimse, bu insanları görmek bile istemiyor, yardım etmiyor. Ama onlar, her şeye rağmen hayata tutunmaya çalışıyorlar.

Elektriksiz, susuz barakalar
Outlet Center'ın arkasında, eski çöplük alanı üzerinde 17 Ağustos felaketi sonrası yapılmış 10 kadar baraka var. Bölgede, deprem sonrası yapılan prefabrikler sökülüp, atılmış. Ama karton, kontrplaktan yapılan, etrafları naylonla sarılan, elektriği, suyu bulunmayan bu barakalar kalmış. Her nasılsa yolları İzmit'e düşen, aç ve açıkta kalan bir grup insan, bu barakalara yerleşmiş. Elektrik, su yok. Ekmek, para yok. O barakalarda 2 yaşında çocuklar bile var.

Kuru ekmeğe muhtaç
Bu küçük, insan onuruna yakışmayan barakalardan birinde, 55 yaşındaki Latife Işıkgörmez isimli kadın gelini ve iki torunu ile birlikte yaşıyor. Işıkgörmez'in oğlu, yani evin reisi, 4 yaşındaki Anıl ile 2 yaşındaki Yağmur'un babaları cezaevindeymiş. Bu insanlar, bir dilim kuru ekmeğe bile muhtaç. Bölgedeki diğer barakalarda da çok farklı acılar, trajediler yaşanıyor. Bu barakaları kaldırıp sökmek, yıkıp atmak mümkün. Ama içindeki insanları ve çocukları ne yapacaksınız? Nereye koyacaksınız ?