Küba: El üstünde tutulan kadınlar ve mutlu çocuklar

CHP'li Esfender Korkmaz'ın Küba karşıtı ifadelerine “Rahatsız Oluyoruz, Mutlu İnsanların Ülkesiyle Uğraşmanızı İstemiyoruz!” başlıklı protesto mektubuyla yanıt veren Dr. Ateş ve Dr. Gököz, Küba'yı kadınlara ve çocuklara verilen değerle anlattılar.

Geçtiğimiz haftalarda CHP’li milletvekili Esfender Korkmaz’ın Küba’yla ilgili olarak sarfettiği yersiz sözlerin ardından, Kasım ayında José Martí Küba Dostluk Derneği’nin düzenlediği Tıp Gezisi ile Küba’ya giden hekimler tarafından “Rahatsız Oluyoruz, Mutlu İnsanların Ülkesiyle Uğraşmanızı İstemiyoruz!” başlıklı bir protesto mektubu yayınlanmıştı. Mektubun imzacılarından Dr. Deniz Ateş ve Dr. Özay Gököz’le yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.

SoL: Yaptığınız "Rahatsız oluyoruz" açıklamasında "doğum öncesi el üstünde tutulan kadınlar" ve "dünyanın en sağlıklı, en mutlu çocukları" ifadeleri dikkati çekiyordu. Nedir kadınlarla ve çocuklarla ilgili gözlem ve bilgileriniz?

Deniz A: Küba'da kadınlara ve çocuklara verilen değer ortada. Her Kübalı çocuk devlet eliyle bale ve/veya jimnastik kurslarına gitmekte ve kadınlar Küba iş gücünün yarısına yakınını karşılamaktadırlar. Devrimden sonra, bizlerin çokca şahit olduğu kadın erkek dengesizliği Küba'da kadın lehine bozulmuş durumdadır. Tabii ki bu konuda Küba Kadın Federasyonu’nun katkısı yadsınamaz bir gerçek. Biz gezi kapsamında anne sağlık merkezini gözlemleme fırsatı bulduk.

Özay G: Bize doğumevi ismiyle tanıtılan yerin anıldığı şekilden çok farklı bir işlevi olduğunu gördük. Ne doğum yapılan ne de hastanede yatmayı gerektirecek yüksek tansiyon ya da şeker hastalığı olan gebelerin takip edildiği bir yerdi. Bu binada 15-19 yaş arası genç gebe kadınların yanı sıra gebeliği sırasında daha önemsiz tıbbi sorunları olan, psikolojik olarak desteğe gereksinen kadınlar bulunuyordu. Kadınların 5 dakika uzaklıktaki hastaneye örneğin ultrason çekilmek üzere hızla ambulansla ulaştırıldığına tanık olduk. Durumuna göre kaldıkları değişken süreler boyunca kadınlara kişisel bakım hizmeti de verildiğini öğrendik.

Deniz A: Burası genç annelerin -içlerinde biri 14 yaşındaydı- ve riskli gebeliklerin yakın takibinin yapıldığı yer. Eğer anne herhangi bir sebepten riskli bir gebelik geçiriyorsa hem hastaneye ulaşmasını çabuklaştıracak hem de uzman ellerce aktarımını sağlayacak bu merkez içinde takip ediliyor. Belirli aralıklarla kadın doğum uzmanı merkeze ziyarete geliyor. Bunun dışında bir ilginç nokta, buraya ziyarete gelen kadınlara müzeye girmesi için bilet veriliyor. Böylece gebe kadının sosyal-kültürel hayata entegrasyonu sağlanıyor ki bence çok ince, çok güzel bir uygulama.

Özay G: Çocuklara gelince, doğdukları andan itibaren devletin sağladığı aşılama, süt gereksiniminin karşılanması, sürekli aile hekimi kontrolünde olma gibi doğal ve eşit haklarla donatıldıkları için sağlıklılar. Toplumsal yaşam içinde paylaşımcı, üretken olmayı öğrendikleri için tüketimden ve bireycilikten uzak, eşit eğitim hakkından yararlandıkları gündelik hayatlarında mutlular.

Deniz A: Evet, çocuklar mutlular, evet öyleler. Turist parası kapma telaşında olanları bile şakalaşabiliyorlar bizlerle. Sağlıklı görünüyorlar ve kırmızı yanaklılar. Bizim sakat olan ya da soğuk kaldırımlarda ödev yapmakta olan dilendirilen çocuklarımız gibi değiller.

SoL: Oraya bir tıp gezisi kapsamında gittiniz. Küba'nın sağlık sistemi hakkındaki gözlemleriniz neler oldu?

Deniz A: Küba, sağlık sisteminin başarısını devrim öncesi ve devrim sonrası rakamlarla kanıtlamış halde. Hem de sağlığa bütçenin yüzde 5 civarını ayırarak bunu yapmış. Bu konuda pek çok gözlemimiz oldu ancak en önemlisi hekimlerin kırsal-kentsel alanlara dağılışının eşit oluşunu ve koruyucu hekimliğe verdikleri değeri gözlemlemek oldu. Ayrıca alt yapı, beslenme, barınma, eğitim gibi sorunları çözmüş olmaları şu anki parlak sağlık göstergeleriyle içiçe. İşin başında doğru hedef belirlenmiş ve buna ulaşılmış: Tüm nüfusa eşit ve nitelikli sağlık hizmeti götürmek. Bir nokta daha, gittiğimiz birinci ve ikinci basamak merkezlerde öyle çokca alet edevat yoktu. Örneğin anne sağlığı merkezinde NST cihazı yoktu. Yeni mezun bir hekim olarak dehşete düştüm. NST’de deselere çizgi görmeden bebek kötü durumda nasıl denebilirdi? Fetoskop ya da çocuk kalp sesi borusu ile olabiliyor tabii ki. Üniversitelerde rafta tozlanmış olarak bulunan ya da artık bulunmayan, dönemdaşlarımın ve benim -hemen tamamımızın- değil takip yapmak, kullanıldığında çıkabilecek sesin rengi konusunda dahi fikir sahibi olmadığı o aletle.

Özay G: Halkın sağlık hizmetine çok kolay ulaşması, anne-çocuk sağlığı konusunda tembellik edebilenlerin ev ziyareti yapan aile hekimlerinin yanı sıra Devrimi Savunma Komiteleri aracılığıyla yönlendirilmeleri önemli noktalar. Kimi katılımcıların eleştirel gözle dile getirdikleri su ve sabunun az kullanılması durumu, ortaya çıkan parlak sağlık göstergelerine bakılınca Küba’ya her açıdan alışılan algıdan farklı bir açıyla bakmamızı söylüyor.

SoL: Kadınlar ve çocukların tüm ülke yaşantısındaki önemli konumu yanında, yaşlılar ve engelliler konusunda söylemek istedikleriniz var mı?

Deniz A: Küba'da ortalama yaşam süresi 75'in üzerinde şu an. Yaşlılık kendi başına bir halk sağlığı sorunu olduğundan Küba bu konuya da eğilmiş ve yatılı ya da sadece gündüz kalmak için tasarlanan bakım evleri kurmuş. Biz bu merkezleri maalesef göremedik. Ancak Down sendromlu ve diğer zeka gerilikleri için kurulmuş bir psikopedagoji merkezini ziyaret ettik. Bu merkezde çocuklar gene yaşlı bakım evlerinde olduğu gibi gündüz kalıp akşam ailelerinin yanına dönebiliyorlar ya da yatılı olarak kalabiliyorlar.

Söylemeye gerek yok ama, devlet eliyle verilen bir hizmet. Biz orada, o çocukların adı kağıt kesme bile olsa bir şekilde işgücüne katkı sağladıklarını, hayata kazandırıldıklarını gördük. Bezden bebekler yapmalarını, dans gösterilerini, oyun oynayışlarını izledik, bizim çocuklarımızı hayal edip kahrolduk.

Özay G: Gelişme geriliği olan çocuklar okullarda ayrı sınıflarda ya da onlar için kurulmuş okullarda eğitim görmekteler. Bu merkezdeki çocukların gelişim geriliği ileri seviyelerde başka ülkelerde toplumsal yaşam içinde yer aldırılmayan, sokaklarda yaşayan, evlere kapalı çocuklar Küba’da normal hayata karışıp iş sahibi olabilecek denli çok ilgi ve bakım görebiliyorlar.

SoL: Küba'da herkese sunulan eşit sağlık hizmeti dışında insanların sağlıklı olmasına katkı koyan gündelik hayata dair gözlemlediğiniz şeyler var mı?

Deniz A: Çok şey var. İlk aklıma gelen yollardaki sokaklardaki sanatsal faaliyetler, özgür sokak müzisyenleri. Evet sokak müzisyenleri, özgür sokak müzisyenleri, sanırım bir şehrin mutlu ve sağlıklı oluşunun göstergeleri. Her adım başı bir ressam sergisi görüşümüz bir üçüncü dünya ülkesi için alışılagelmemiş kareler. Ayrıca Devrimi Savunma Komiteleri, Küba Kadın Federasyonu, pek çok sendikal örgütlenme ve sivil toplum kuruluşunun aktif iş yapması, halkın içinde bulundukları özel dönemle birey olarak değil de birlik olarak mücadele edişini de sağlıklı bir durum olarak değerlendiriyorum. Paylaşıyorlar, tartışıyorlar, ideolojik mücadele yürütüyorlar ve direniyorlar, dayanıklılaşıyorlar. Çalışıyorlar bir de, bu da sağlıklı bir durum. Çalışmanın gurur kaynağı olduğu anayasalarında yazıyor. İnsan merkezli bir sistem, her ayrıntı insan için temel ihtiyaçlar karşılanıyor, geriye onurlu yaşamak kalıyor. Böyle bir atmosferde yaşıyorlar ve haliyle sağlıklılar.

Özay G: Fiziksel sağlık çok kereler psikolojik olanla bütündür. Kübalıların hafızalarında tüketme, çalışmadan kazanma, bireysel çıkar, mülkiyet tutkusu gibi burjuva toplumlarında çokça rastlanan dosyalardan bulunmadığını düşünüyorum. Uzun özgürlük savaşımı geçmişlerinden kalma alışkanlıkları, devrim öncesi yaşadıkları güçlükler ve devrim sonrası perçinlenen doğrularıyla sanki artık genetik maddelerinin bir parçası olmuş.

SoL: Türkiye’ye döndüğünüzde Küba’daki izlenimlerinizin bir hekim ve kadın olarak gündelik yaşantınızda etkisi oldu mu?

Deniz A: Dönerken umutluydum yapınca oluyordu! Ama zaman geçtikçe bu biraz değişti. “Üniversiteler elden gidiyor” deniliyor, eyleme bir avuç akademisyen katılıyor hala dövüyorlar üniversiteli çocukları, tıs yok Ankara’nın göbeğinde her gün taciz, gasp, cinayet. Salınan hizbullahçılar, cezaevindeki gazeteciler... Yani gündelik yaşantımda duyarlılıklarım daha da arttı ve maalesef artık daha çok üzülüyor ve etkileniyorum.

Özay G: Türkiye’ye dönünce görüp yaşadıklarımızı anlatabildiğim insanların çoğu benimle birlikte duygulanıp Küba’daki yaşam koşullarına özendiler. Konuştukça aynı bakış açısına sahip hekim ve kadınların sayıca sandığımdan fazla olduklarını gördükçe umutlarım arttı. Ama çoğunluk, şimdilik çoğunluk olarak duruyor. Küba'ya ziyaretlerin artırılması, özendirilmesi farkındalıkları artıracaktır. Sınır tanımayan doktorlar olarak tanınan Kübalı doktorlarla utanarak çektirdiğim fotoğrafı herkese gösteriyor, hekimlerin hikayelerini ve Latin Amerika Tıp Okulu’nu anlatıyorum. Kendi adıma şu ankinden daha özverili ve çalışkan bir eğitimci ve hekim olabileceğimi, olmam gerektiğini düşünüyorum. Ülke koşullarıyla çelişir görünen bu temelin insan olan herkeste aslında bulunduğunu, sistemin dengelerini değiştirerek başka bir hayatın mümkün hale getirilebileceğini düşünüyorum. Kadınlara ilişkin haber ve olaylar eskisinden daha çok dikkatimi çekiyor. Özellikle örgütlü çalışan her topluluğun kadınların yaşadığı tüm haksızlıkları konu edinmesi, şüphesiz sosyalist bir söylem dahilinde bunlarla mücadeleyi programlarına dahil etmesi gerekir.

SoL: Teşekkür ederiz.

(soL - Kadın)