Yunanistan Komünist Gençliği'nden Merkez Konseyi Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Argyris Balermpas, ocak ayından beri devam eden öğrenci protestolarına dair Türkiye Komünist Gençliği'nin (TKG) sorularını yanıtladı.
Yunanistan hükümeti ‘Yeni Demokrasi’ tarafından sunulan yüksek öğrenimde özelleştirmeye kapı açacak yasa tasarısı, sokakta ve kampüslerde büyük bir tepkiyle karşılandı. Özelleştirmeye, eğitim haklarının gasp edilmesine karşı çıkan öğrenciler iki aydır örgütlü bir mücadele yürütüyor.
Aralık ayında, 126 öğrenci birliğinin katılımıyla gerçekleşen Tüm Öğrencilerin Mücadele Cephesi (MAS) toplantısında alınan mücadele kararıyla başlayan sürecin bugüne nasıl taşındığını öğrenmek için Türkiye Komünist Gençliği, Yunanistan Komünist Gençliği (KNE) Merkez Konseyi Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Argyris Balermpas ile konuştu.
Üniversitelerin özelleştirilmesinin önünü açan yeni bir reform tartışmasına karşı çeşitli protestolar oldu. Atina'ya kadar yeni ulaşan, geçtiğimiz haftalarda yaşanan olaylar hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Geçtiğimiz altı hafta boyunca ülke genelinde üniversiteler devrimci bir hareketlilik içindeydi. Öğrenciler, özel üniversitelerin kurulmasına ve faaliyet göstermesine izin verecek bir yasanın iktidar tarafından ortaya atılmasına tepki gösteriyorlar. Öğrenciler, haklarının korunduğu bir iş bulabilmek için gerçek bir karşılığı olan diplomalar alabilecekleri; kaliteli, modern, yalnızca kamuya ait ve ücretsiz bir üniversite talep ediyor. Öğrenci Birlikleri aracılığıyla harekete geçen on binlerce öğrenci, mücadelelerini örgütlüyor ve son yılların en büyük çaplı toplantılarını düzenliyor. 100'den fazla bölüm ve fakülte işgal altındayken 11, 18 ve 25 Ocak ile 15 Şubat tarihlerinde kitlesel eğitim mitingleri düzenlendi. 8 Şubat'ta Atina'da 150'den fazla Öğrenci Birliğinin katılımıyla son yılların en kitlesel öğrenci mitinglerinden biri düzenlendi.
'Yunan burjuvazisinin on yıllardır değişmeyen hedefi'
Bize söz konusu eğitim reformundan bahsedebilir misiniz? Yasa tasarısı neler içeriyor? Bu özelleştirme hamlesi ne kadar ileri gidiyor? Daha büyük bir şey için ilk adımı atma girişimi mi?
Özel üniversitelerin kurulması Yunan burjuvazisinin on yıllardır değişmeyen bir hedefi olmuştur. Hedef, iş grupları için karlı, devlet için ucuz ve öğrenciler için pahalı bir üniversite. Liberal Yeni Demokrasi (ND) hükümeti tarafından bugün sunulan yasa tasarısı, AB yasalarının ulusal yasalardan önce gelmesini öngören Yunan Anayasası'nın 28. Maddesini kullanarak ve böylece özel üniversitelerin kurulmasını yasaklayan Anayasa'nın 16. Maddesini atlayarak yabancı üniversitelerin kurulmasına izin vermektedir.
AB yönergeleri bağlamında, doğrudan her ailenin mali kapasitesine göre belirlenen, daha da eşitsiz erişime sahip bir 'münferit yükseköğretim alanı' yaratılması yönünde bir adım daha atılmaktadır. Devlet ve özel üniversitelerin aynı şemsiye altında, 3 yıllık, 4 yıllık ve 5 yıllık eğitim programlarıyla, çeşitli düzey ve kademelerde, üniversite tarafından tanınarak hepsinin bir arada bulunması, devlet üniversitesi diplomalarına son bir darbe vurarak, sadece bir lisans derecesiyle öğrenim görülen alanda çalışma imkanını uçuk bir hayal haline getirmektedir. Bu politika, geçtiğimiz yıllardaki tüm hükümetler (ND, SYRIZA, PASOK) tarafından uygulanmış ve son birkaç on yılda sürekli olarak yüksek öğrenime yetersiz bütçe ayrılması ve eğitimin metalaştırılmasıyla devlet üniversitelerinin gerilemesine neden olmuştur. Bu nedenle hükümet en iyi müttefiklerini, başta SYRIZA ve PASOK gibi sosyal demokrat muhalefet partilerinde olmak üzere, özel üniversitelere ilişkin yasa tasarısının niteliğini kabul eden tüm burjuva partilerinde bulmaktadır.
'Hükümet öğrencilere şantaj yapmaya çalıştı'
Eğitim Bakanlığı bu reformu "tabuları yıkmak" olarak nitelendirdi ve protestocuları "azınlık" olarak addetti. Sokaklar aksini gösterse de kamuoyunun aynı fikirde olduğunu söyleyebilir misiniz? Sözlerinde doğruluk payı var mı?
Tasarı öğrencilerin büyük çoğunluğu tarafından reddedildi! Son 1,5 aydır her hafta gerçekleşen kitlesel ve devrimci mitingler, Öğrenci Birlikleri Genel Kurullarının kitlesel toplantıları ve öğrencilerin yüzde 70'inin özel üniversitelere karşı olduğunu gösteren anketler bunu kanıtlamaktadır. Kitlesel tepkilerin baskısı altındaki hükümet, öğrencilerin haklı mücadelesini itibarsızlaştırmak ve onları terörize etmek için tüm mekanizmaları harekete geçirdi. İnsanları, tasarıya karşı çıkan öğrencilerin 'azınlık' olduğuna ikna etmeye çalıştı. Bizzat Başbakan öğrencileri 'eşkıya' olarak nitelendirdi. Hükümet, mücadeleye devam etmeleri halinde sınavlarının ve hatta eğitim dönemlerinin iptal edileceğini söyleyerek öğrencilere şantaj yapmaya çalıştı. Baskı daha da yoğunlaştırarak işgallerle ilgili bir savcılık soruşturması başladığı duyuruldu ve Trakya'nın Gümülcine kentindeki Hukuk Fakültesi'ni işgal eden 18 öğrenci okulun Genel Kurul kararı uyarınca tutuklandı. Ancak öğrenciler pes etmiyor! Mücadeleye devam ederek karşılık veriyorlar!
'120'den fazla Öğrenci Birliği ortak karar aldı'
Biraz öğrenciler hakkında konuşalım, onlar bu konuda ne düşünüyor? Sokaklardaki gösterileri görebiliyoruz ama ya kampüsler? Orada neler oluyor?
Ülkenin dört bir yanındaki üniversitelerde ve sokaklarda binlerce gencin devrimci ve mücadeleci tavrını pekiştiren anlara şahit olduk. Öğrencilerin mücadelesinin nasıl geliştiğine dair bazı olgulara bakalım. Hükümet, yasa tasarısını sunma planını, ara tatil ve sınavlar sırasında açıklayarak öğrencileri hazırlıksız yakalamayı umuyordu. Ancak son iki yılda 'Panspoudastiki K.S.'nin (üniversitelerde KNE tarafından desteklenen seçim listesi) öncü güç olarak ortaya çıkması, genel mücadeleler ve öğrencilerin edindiği deneyim, hükümetin başarısını engelleyen belirli bir dinamik yarattı. Aralık 2023'te Tüm Öğrencilerin Mücadele Cephesi (MAS), Öğrenci Birlikleri arasında ülke çapında bir iş birliğine öncülük ederek haksız yasa tasarısına karşı mücadeleyi sağlamlaştırdı. 120'den fazla Öğrenci Birliği ortak karar aldı. Ortaya konulan çerçeve ve mücadele biçimleri, Genel Kurulların ilk turunda çoğunluğun desteğini almayı başardı ve Atina ve diğer çeşitli şehirlerdeki üniversitelerde işgallerle güçlü bir başlangıca yol açtı. Amfiler binlerce öğrencinin mücadelelerini tartıştıkları, endişelerini dile getirdikleri ve bir sonraki adımlarını belirledikleri bir buluşma noktası haline geldi. Bunun yaygın bir örneği, 9-10 Ocak tarihlerinde 5 binden fazla öğrencinin katılımıyla 68 Öğrenci Birliği Genel Kurulunun düzenlenmesi, iki hafta sonra 29-31 Ocak tarihlerinde ise 20 binden fazla öğrencinin katılımıyla 136 Genel Kurulun gerçekleştirilmesidir.
Eğitimcilerin, özellikle de akademisyenlerin bu konudaki düşünceleri nelerdir?
Başından beri öğrenciler hem üniversite çalışanları sendikalarından hem de üniversitelerdeki çeşitli Öğretim ve Araştırma Personeli Derneklerinden destek gördüler. Yurtdışında çalışan pek çok Yunan akademisyen ve araştırmacı da öğrencilerin mücadelesiyle dayanışma içinde olduklarını ve destek verdiklerini ifade ettiler. Aslında profesörler de hükümet tarafından hedef alındı. Yetkililer, öğrenciler üzerinde daha fazla baskı oluşturmak için çevrim içi sınavları yapmaya devam etmeyenlerin maaşlarında kesinti yapılacağından söz etti. Elbette, başta dekanlar ve rektörler olmak üzere -ne de olsa birçoğu aynı zamanda iktidar ve/veya diğer partilerin üyesi- hükümetin ajandasına, öğrencileri itibarsızlaştırma ve terörize etme girişimlerine destek veren profesörler de var.
Sadece eğitimciler de değil, öğrenciler aynı zamanda halkın sorunları için mücadelede yanlarında duran işçi ve çiftçilerden hem destek alıyor hem de onlara destek veriyor. Onlarca sendikacı ve sendika, Öğrenci Birliklerinin Genel Kurullarına katılmış ve öğrencilere, hükümet tarafından zorla götürüldükleri karakolların önünde destek vererek eğitimin herkes için bir dava haline gelmesine yardımcı olmuştur.
'Binlerce genç, devrimci bir şekilde yetiştirilerek, yaşamları için daha fazlasını talep etmeli'
KNE bu gündem ile ilgili nasıl hareket etmeyi planlıyor? Protestoların bir parçası mısınız, içinde örgütleniyor musunuz? Sizin rolünüz nedir?
KNE üyeleri ve dostları mücadelenin ön saflarında yer almaktadır. KNE'nin öğrenci eylemlerine katkısı çok yönlüdür ve yeri doldurulamaz. Öğrencilerin mücadelesini daha kitlesel hale getirmek, egemen politikalardan kopmaları ve güncel ihtiyaçlarını yansıtan talepleri benimsemeleri için onlara bir doğrultu vermek ve yönlendirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Örneğin 'Onların kârları ya da bizim eğitimimiz' sloganı gibi... Binlerce genç, devrimci bir şekilde yetiştirilerek, eğitimleri ve yaşamları için daha fazlasını talep etmeli, siyasi sonuçlar çıkarmalı ve mücadeleye sürekli katılımın değerlerini oluşturmalıdır: İşçilerin, halk katmanlarının ve gençliğin sosyal ittifakının anti-kapitalist bir yönde güçlendirilmesi, çağımızın ihtiyaçlarını ve potansiyelini karşılayan bir üniversitenin önünü açmak için eğitim ve haklara sahip bir yaşam için mücadeleyi güçlendirmek... Toplumun refahına ve bilimsel merkezi planlamaya öncelik veren, seçkin bir azınlık için kâra odaklanmak yerine tüm mezunların etkin değerlendirilmesini amaçlayan, lafta değil gerçekten geliştirilmiş ve yalnızca kamusal bir yükseköğretim sistemi için…
'Sosyalizm 21. yüzyılda tek gerçekçi çıkış yolu'
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Evet. Biliyoruz ki haklarımıza yönelik böyle bir saldırıyla karşı karşıya olan sadece biz değiliz. Yunanistan'da olduğu gibi Türkiye'de de kapitalistler yükseköğretimi bir kârlılık alanı ve işçi sınıfının kapitalist gelişmenin ihtiyaçları için bir sonraki değişimine hazırlık olarak görüyorlar. Başka bir deyişle, dünya genelinde genç neslin yaşama ve öğrenme biçimi ile 21. yüzyılda modern yaşama ve öğrenme olanakları arasında giderek büyüyen bir uçurum var. Bugün, daha yüksek düzeyde bir toplum inşa etmek için büyük bir potansiyel var. Sosyalizm 21. yüzyılda tek gerçekçi çıkış yoludur. Mücadelemizde buluşuyoruz!