Yargıtay yargıyı bıraktı, siyasete atıldı: Basın yoluyla manipülasyonu da öğrenmişler

Yargıtay Başsavcısı Şahin basına konuştu. Anayasa'ya uymamaları konusunda tek kelime etmedi. "2024'te Anayasa değişsin, bizim de adımız Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı olsun" dedi.

Haber Merkezi

Türkiye'nin yüksek yargı kurumları kendi işlerini yapmayı bir kenara koydu ve doğrudan siyaset yapmaya başladı.

Yargıtay 3. Ceza Daire ve Anayasa Mahkemesi arasında patlak veren yargı krizi sürüyor. TİP Milletvekili Can Atalay’a AYM tarafından iki kere tahliye kararı verilmesine rağmen Yargıtay ne Anayasa'yı ne de AYM’yi tanıdı, Atalay'ı serbest bırakmadı.

Hürriyet'e söyleşi veren Yargıtay Başsavcısı Bekir Şahin, bu duruma dair tek bir söz etmedi, fakat yasa uygulayıcı değil yasa koyucu gibi 2024'te anasayanın nasıl değişmesi gerektiğini anlattı, "siyasi dengeler"e dair fikirlerini söyledi, Yargıtay'ın yetkisinin genişletilmesi arzularını "zaten fiilen böyle, sadece isim değişecek" şeklinde, açıkça yanlış bir argümanla savunmaya çalıştı.

Tam bir siyasetçi ağzı

Yargıtay Başsavcısı Bekir Şahin, tam bir siyasetçi ağzıyla, 2024 hedefleri sorusunda “anayasa değişikliği ile Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı’nın hayata geçirilmesi” yanıtı verdi.

Hürriyet’ten Oya Armutçu, Yargıtay Başsavcısı Bekir Şahin'le “Türkiye Cumhuriyet Başsavcılığı” üzerine bir söyleşi yaptı. Şahin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı adıyla yeniden yapılandırılması önerisine herkesin olumlu baktığını, Meclis’e getirilmesi halinde kabul edilebileceğini söyledi. Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, 2023-2024 yeni adli yılı açılış konuşmasında bir kez daha ülke başsavcılığı önerisini gündeme getirmişti. 

Akarca’nın önerisi şuydu: “Karşılaştırmalı hukukta genellikle ülke başsavcılığı sistemi mevcut olup özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gereği adli makamlar arasındaki denkliğin de tesisi gerekir. Tüm bu ihtiyaçlara cevap verebilmek amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı’ olarak yeniden yapılandırılmalıdır.”

Şahin şunları söylüyor: “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı olarak bizim görevimiz sadece Yargıtay ile sınırlı değil. Anayasa Mahkemesi Başsavcısıyız. Yüce Divan yargılamalarında başsavcılık görevini yapıyoruz. Uyuşmazlık Mahkemesi’nde başsavcı olarak görev yapıyoruz. Üst düzey kamu görevlilerinin ilk derece yargılamalarında savcılık görevini yürütüyoruz. Aynı zamanda siyasi partilerin kapatılması da bizim görev alanımıza giriyor."

Basın yoluyla manipülasyon: 'Sadece isim değişecek, o da dünyayla ilgili'

Söyleşinin devamında Şahin, meselenin yalnızca basit bir isim değişikliğinden ibaret olduğuna dair bir yanılmasaya yol açacak ifadeler kullandı: "Aslında fiilen ülke başsavcısıyız. Sadece isim olarak Yargıtay Başsavcısı olarak adlandırıyoruz.”

Şahin, kendi siyasi hedeflerini basın yoluyla pazarlamak için, Yargıtay'ın yetki alanının genişletilmesi hedefini ülkenin iç siyasetiyle değil, dış ilişkilerle ilgiliymiş gibi göstermeye çalıştı: "Uluslararası Savcılar Birliği’nde Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil ediyoruz, oranın üyesiyiz. Birçok ülke ile mutabakat zabıtları imzalıyoruz. Ama şöyle bir durum var. Mesala Azerbaycan adına başsavcılık bir metine imza atınca, altında Azerbaycan Başsavcısı yazıyor ve öyle imza atıyor. Almanya Federal Başsavcısı diye imzalıyor. En son İngiltere ile mutabakat zaptı imzaladık. O da İngiltere Galler Kraliyet Başsavcısı diye yazdı ve imza attı. Biz bu zapta Yargıtay Başsavcısı olarak yazdık. Muadillik anlamında bir denklik olmuyor mutabakat zabıtlarının imzalanmasında."

Siyasi analiz de eksik değil: Muhalefet de desteklermiş

Bu yaklaşıma olumsuz bakan kimseyi görmediğini öne süren Şahin, yerel seçimlerden sonra anayasa değişikliği teklifi olarak Meclis’e getirilmesi talebini ifade etti.

Şahin şöyle dedi: “Cumhurbaşkanımız ve Meclis Başkanımızla görüştük. Bunun için anayasa değişikliği gerekiyor. Yerel seçimden sonra anayasa değişikliği teklifi olarak Meclis’e getirilirse muhalefetin de desteği ile çıkacağını düşünüyorum.”