SÖYLEŞİ | 'Bıraktığı izleri toplayarak 40 yıldır Nâzım'ı biriktiriyorum'

'Yeryüzü Nâzım'a Şarkılar Söylüyor' kitabını soL'a değerlendiren Özer, 'Nazım Hikmet'i tanımlayacaksak, önce Nazım'ın partili sanatçı kimliğinin kapısını açmamız gerekiyor' dedi.

Yalçın Cug

Fotoğrafçı ve şair Mehmet Özer, "Yeryüzü Nâzım'a Şarkılar Söylüyor" başlığıyla geniş bir Nâzım Hikmet arşivini bir araya getirdi.

Nâzım Hikmet hakkında kaleme alınmış olan yazıların toplandığı kitapta, Türkiye ve dünyadan olmak üzere pek çok sanatçı, siyasetçi ve aydının Nâzım Hikmet hakkında yazdığı yazılar yer alıyor.

Mehmet Özer kitabını, Nâzım Hikmet'i ve Nâzım Hikmet'in önemini soL'a değerlendirdi.

'Nâzım'ın bıraktığı izleri 40 yıldır biriktiriyorum'

Bu kitabı hazırlamanızdaki motivasyonunuz neydi? Neden böyle bir ihtiyaç hissettiniz?

Nâzım Hikmet'le çok küçük yaşta, ilkokul dört veya beşinci sınıftayken tanıştım. Bütün ömrüm boyunca da Nâzım Hikmet ile ilgili biriktirdim. Bu ülkede emekten, adaletten, özgürlükten, barıştan söz eden herkesin yolu mutlaka Nâzım Hikmet'e düşer ve o yola girer. Nâzım'dan öğrenir, Nâzım'la duygulanır, onun sayesinde sınıf kinini ve sınıf öfkesini elde edersiniz. Ben de bu insanlardan birisiyim.

Benim yaptığım tek farklı şey ise yaklaşık 40 yıldır hangi sokağa girsem, "Buradan Nâzım geçti" diyorlar ve ben de o sokaktaki Nâzım'ın izini sürmeye başlıyorum. Nâzım'ın bıraktığı bu izler şarkı oluyor, şiir oluyor, resim oluyor, heykel oluyor, tiyatro oluyor ve ben de bu izleri toplayarak 40 yıldır Nâzım'ı biriktiriyorum.

Sanıyorum 1996 yılıydı, iyi bir "Nâzımolog" olan Emin Karaca ağabeyimiz bana, "İnsanlar için bir başvuru kaynağı olacak kadar fazla bilgiyi biriktirmişsin, bunları artık kitaba dönüştür ve başkaları da faydalansın. Senin kütüphanende kalarak kimseye faydası dokunmaz bu işin" demişti. Asıl motivasyonumu bana Emin Karaca yaptı ve onun da büyük yardımları ve önerileriyle bugüne değin bir Nâzım izi sürdüm diyelim. Bu iz aslında hepimizin kişiliğinden, kimliğinden, düşlerinden bir parça iz taşıyor.

'Sosyalistlere saldırmanın biricik yolu hâlâ Nâzım Hikmet'i kötülemek'

Sizin için Nâzım Hikmet'in önemi nedir?

Geçtiğimiz yüzyıl boyunca bütün dünyadaki şairleri, edebiyatçıları, müzisyenleri, sanatçıları düşünün. Bütün hepsi aslında sosyalistlerin, emekçilerin, devrimcilerin safında durmuş, onlar için şarkılar söylemiş, şiirler ve romanlar yazmışlardır. Böylelikle bir anlamda bizim gelecek düşümüzü de biçimlendirmişlerdir. Burjuvazi için tehlikeli olan şey aslında söz konusu eserlerin üretilmiş olması değil, bu eserlerin geniş kitleler tarafından yaşam tarzı haline getirilen bir bilgiye dönüşmüş olmasıdır.

Burjuvazi ise bu durumdan rahatsızdır. Bu yüzden burjuvazinin izlediği iki yol vardır. Birinci olarak onu alaşağı etmek ister, bunu da karalama kampanyaları düzenleyerek ve küçük düşürmeyi hedefleyerek yapar. İkincisi ise bunu yapamıyorsa onu kabullenebileceği bir düzeye çekmeye çalışır.

Bu ülkenin ırkçıları, faşistleri ve gerici edebiyatçılarının hepsi emekçilere, solculara, sosyalistlere saldırmanın biricik yolu olarak Nâzım Hikmet'i kötülemek, küçük düşürmek gibi bir yöntem seçti ve hâlâ da bunu yapmaya çalışıyor. Aslıda Nâzım'a hâlâ saldırıyor olmaları Nâzım'ın ne kadar önemli olduğunu, hâlâ düşüncelerinin sürdüğünü ve devam ettiğini gösteren bir şey.

'Nâzım sadece partili bir sanatçı değil bir eylem adamıdır'

Kitabınızda Nâzım Hikmet'in örgütlü bir komünist olduğu vurgusu ön plana çıkıyor. Bunun özel bir sebebi var mı?

"Vatan şairi Nâzım", "Aşık Nâzım", "Yurtsever şair Nâzım" gibi birçok Nâzım var insanlar için. Aslında herkes Nâzım'dan kendisine ait olanı alıyor ama burada benim için önemli olan bunların ötesinde, bunlardan da önemli olan Nâzım'ın partili bir şair olmasıdır. Bu zaten kendisi söylüyor, "Sevdalınız komünisttir, on yıldan beri hapistir, yatar Bursa kalesinde" dizilerinde komünist olduğunu itiraf ediyor, bağırıyor. Biz ona "Sen komünist değilsin" diyoruz mesela, bu tuhaf bir şey.

Nâzım 1957'de Almanya'da yaptığı bir röportajda, "Partili edebiyattan ne anlıyorsunuz" sorusuna şöyle yanıt veriyor, "Ben bunu tam da Lenin gibi anlıyorum. Parti bana bir şeyler verir, ben de Parti'ye bir şeyler veririm. Bu karşılıklı bir ilişkidir." Yani, Nâzım'ın partisiyle kurduğu ilişki, partisine bağlı olma biçimi ve kendi üretimlerinin partisinin programına bağlı ve ondan beslenen bir yanı var. Nâzım bize bunu söylüyor. Ama bir inatla "Hayır, sen öyle değilsin Nâzım. Sen partili şair, partizan şair değilsin. Bu iyi bir şey değildir" diyerek Nâzım'ı partili kimliğinden ayırmaya çalışıyoruz.

Eğer bugün Nâzım Hikmet'i hem edebiyatçı olarak hem birey olarak tanımlayacaksak, önce Nâzım'ın partili sanatçı kimliğinin kapısını açmamız gerekiyor. Benim kitapta asıl derdim buydu, bu yüzden kitapta bunu öne çıkarttım. Fakat tabi Nâzım sadece partili bir sanatçı değildir. Nâzım; bütün sanat alanlarında üretim yapan, barışı, demokrasiyi, özgürlüğü, partili sanatçı kimliğinin vermiş olduğu perspektif ile yorumlayan ve buna göre hareket eden bir eylem adamıdır. Böyle bir rahatsızlığım vardı, Nâzım ile ilgili.

'Nâzım'ın şiirleri sosyalizmi görünür kılıyor'

Sizce Nâzım Hikmet'in günümüzdeki önemi nedir?

Biz de aslında buradan yola çıkarak, bunu güncelleyerek Nâzım üzerinden partili sanatçı tartışması yapabiliriz. Parti ve sanatçı ilişkisini yeniden tanımlayabilir,  yeniden sanat ve parti ilişkisi kurabiliriz. Peki bu neden bu kadar önemli?

Nâzım Hikmet aslında sadece şiirler üzerinden hayatımızı kurmuyor. Biz süreci örgütlerken, bize bir yöntem de öğretiyor. Bugüne kadar "ben" ve "kolektivizm" kavramlarının birbirine yabancılaştırılmasına, uzaklaştırılmasına dair tartışmayı yeniden açmak lazım.

Çünkü, bakın Nâzım'ın ölümünden bu yana 59 yıl geçmiş ve Nâzım 59 yıldır bir hayalet gibi geziyor bu ülkenin üzerinde. Çünkü Nâzım'ın şiirleri sosyalizmi görünür kılıyor, Nâzım'ın şiirleri düşmanı görünür kılıyor. Elini kolunu tersten göstererek, ağzının kenarıyla sosyalizm demiyor, onu bizim için yaşamaya değer bir görüntü olarak hayatımıza sunuyor.

Nâzım bu nedenle burjuvazi açısından tehlikeli, çünkü onlar sosyalizmin bir düş olduğunu söylerken, Nâzım ısrarla sosyalizmin gelecek olduğunu söylüyor.