Rusya-ABD görüşmesine Çin damga vurdu

Salı günü ABD ve Rusya arasında Viyana'da gerçekleştirilen silah denetimi görüşmelerinin gündemini Çin'in müzakerelere katılmama kararı belirledi.

Dış Haberler

Pazartesi günü ABD ve Rusya arasındaki stratejik istikrar görüşmelerinin yeni turunun Viyana’da gerçekleştirilmesinin ardından Rus ve ABD yetkilileri görüşmeye dair değerlendirmelerini paylaştı. 

Yaklaşık 10 saat süren görüşmede Rus tarafını Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Segei Ryabkov, ABD’yi ise Silah Denetimi için Özel Başkanlık Elçisi Marshall Billingslea temsil etti. Görüşme sonucunda İki ülkenin Temmuz ayı sonu ya da Ağustos ayı başında görüşmelerin sürmesi için teknik çalışma grupları oluşturduğu kaydedildi.

ABD: Çin’in katılmasında ısrarcıyız

ABD Özel Elçisi Marshall Billingslea, Viyana’da düzenlediği basın toplantısında, Şubat ayında sona erecek Yeni START’ın (Stratejik Silah Azaltılması Antlaşması) yerini alacak antlaşmaya ilişkin görüşmelere Çin’in de katılması gerektiğini savundu ve bu konuda çaba göstermeye devam edeceklerini belirtti.

Blingslea gizlice nükleer cephaneliğini ve menzilini arttırmaya çalışan Çin’in de görüşmelere katılmasını talep ederken, Moskova’nın, Fransa ve Britanya’nın da yer aldığı çok taraflı bir anlaşmadan yana olduğunu söyledi.

Blingslea, ‘‘Biz, Birleşik Devletler, bir sonraki silah denetimi anlaşmasının, sadece stratejik nükleer silahları değil, bütün nükleer silahları kapsaması gerektiğine inanıyoruz’’ diye konuştu.

Rusya: Çin’in katılması gerçekçi değil

Rus Dışişleri Bakanlığı tarafından görüşmeyle ilgili yapılan açıklamada ise, Yeni START’ın uzatılması, Orta Menzilli Nükleer Güçler Antlaşması’nın sona ermesinin ardından ortaya çıkan istikrar sorunları ve uluslararası güvenlik için kapsamlı bir diyalog konularının ele alındığı belirtildi.

Rus Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Sergei Ryabkov, Interfax haber ajansına yaptığı açıklamada Moskova ile Washington arasındaki silah denetimi görüşmelerine Çin’in katılmasını beklemenin gerçekçi olmadığını söyledi.

‘ABD Çin’e masa ayırdı’

Izvestia gazetesine konuşan bir Rus diplomatik kaynak ise, görüşmelerin alışılmadık bir şekilde başladığını aktardı. Kaynağa göre, ABD temsilcisi Marshall Billingslea, Twitter üzerinden üzerinde Çin bayrakları bulunan boş bir masanın fotoğrafını paylaşarak, Çin’i görüşmelere katılmamakla suçladı. Rusya tarafından servis edilen fotoğraflarda ise Çin bayrakları yer almadı. Izvestia, Rusya’nın ve ABD’nin görüşmelere bütünüyle farklı beklentilerle geldiklerinin anlaşıldığını belirterek, ‘‘Moskova ikili bir format için hazırlık yaparken, ABD Çinli temsilciler için de bir masa ayırtmıştı’’ yorumunda bulundu. Çin’in geçtiğimiz hafta görüşmelere katılmayacağını belirttiği için bunun bütünüyle sembolik bir hareket olduğuna dikkat çekildi.

Rusya Federasyonu Konseyi Dış İlişkiler Komisyonu Başbakanı Kosachev, Izvestia’ya verdiği demeçte, Moskova’nın ABD’nin bu hareketini onaylamadığını belirterek, ‘‘Ciddi müzakereciler bu şekilde davranmaz. Çin’in müzakerelerde bulunmasını göstermek ve davet edildiklerini ama görüşmelere katılmayı reddettiklerini söylemek için bir tür şova ihtiyaç duydular. Ancak, bu bir muhtıraya benziyordu ve kendine saygısı olan hiçbir ülke bu tür bir davete olumlu yanıt veremez’’ şeklinde konuştu.

Şubat ayında yürürlüğe girecek olan Yeni START anlaşması, ülkelerin konuşlandırabileceği stratejik nükleer silahları bin 550 ile sınırlandırıyor ve bu sayı sahip olunan nükleer başlıkların çok altında. Amerika Birleşik Devletleri, Çin’i yeni yapılacak silah denetimi anlaşmasının tarafı haline getirmeye çalışırken, Çin elinde bulunan cephaneliğin diğer nükleer güçlerinkinden çok daha az olduğunu ve saldırı niyeti taşımadığını belirterek bu çağrıları yanıtsız bırakıyor.

Geçtiğimiz yıl Washington, Orta Menzilli Nükleer Güçler Antlaşması’ndan, Moskova’nın paktı ihlal ederek Rusya topraklarına çoklu kruz füzesi bataryaları konuşlandırdığını ve bunlardan bazılarının ‘‘Avrupa’daki kritik hedefleri vurma kapasitesine sahip olduğunu’’ belirterek çekilmişti.

Rusya ise füzelerinin menzillerinin antlaşmanın dışında kaldığını ileri sürmüştü.