Ölümünün altıncı yıl dönümü: Fidel'in sırrı

Fidel, devrimci siyaseti tavizsiz bir ahlaki duruşla birleştirdi… Bu ahlakın temellerini oluşturan dürüstlük, dayanışmacılık, alçakgönüllülük gibi kavramlar Fidel’de hiçbir zaman lafta kalmadı.

Nahide Özkan

Fidel altı yıl önce aramızdan ayrıldığında tarihteki ayrıcalıklı yerini çoktan almıştı. 

Tarihe geçen devrimcilerin pek çok ortak karakter özelliği vardır kuşkusuz. Onları ayırt eden ise yaşadıkları tarihsel kesitte üstlendikleri özgün rollerdir. Fidel’i ayırt eden de üstlendiği bu roller oldu. 

Bir yanda fiziksel ömrünün uzunluğunun, diğer yanda yaşadığı yüzyılın büyük iniş çıkışlarla malul olmasının payı var… Fidel’den başka hiçbir devrimci, mücadelenin bu denli farklı etaplarına önderlik etme, bu denli farklı dönemeçlerini omuzlama sorumluluğuyla karşı karşıya kalmadı. 

O Küba’da ulusal kurtuluşu hedefleyen gerilla mücadelesinin başkumandanıydı…

Bağımsızlığını elde eden ülkenin sosyalizm rotasına sokulmasına öncülük eden de oydu…

Ardından, uzun ve sancılı sosyalist kuruluş sürecini omuzladı… 

Sosyalist blokun yıkılışıyla gelen karşı devrimci dalga karşısında Küba halkının sosyalizme kararlılıkla sarılmasına liderlik eden de oydu…

Sosyalist Küba’nın emperyalizmin boyunduruğu altındaki yeni dünya düzeninde ayakta kalmasına, tüm güçlüklere karşın yeni kazanımlarla yola devam etmesine önderlik eden de… 

Bunların her biri gerek ülke içinde gerekse uluslararası düzlemde kendine özgü sorunları, kendine özgü ihtiyaçları barındıran, ayrı stratejileri, ayrı becerileri gerektiren süreçlerdi. Fidel hepsinin altından hayranlık uyandıran bir başarıyla kalktı. 

Peki nasıl mümkün oldu bu? Mucizelere inanmayacaksak neydi bu başarının sırrı?

Her şeyden önce, devrime olan sarsılmaz inancıydı... Devrime olan derin bağlılık Fidel’in şahsında gerçek bir yaratıcı güce dönüştü. Geleceğe ilişkin sonsuz iyimserliğinin temelinde devrimci mücadeleyle olan güçlü ve son derece sade ilişki yatıyordu. Ona göre “devrimcinin işi devrimi yapmaktı”, mesele bu kadar basitti. Uzun yaşamında hiçbir zaman klasik anlamda devlet adamlığına sığmadı Fidel. Ülkede ABD şirketlerini kamulaştırırken de, çocuklar için kreş açarken de, bugün dünyaya örnek olan aşı enstitülerini kurarken de karşımızda heyecandan gözü uyku tutmayan o tutkulu devrimci vardı.

Fidel, devrimci siyaseti tavizsiz bir ahlaki duruşla birleştirdi… Bu ahlakın temellerini oluşturan dürüstlük, dayanışmacılık, alçakgönüllülük gibi kavramlar Fidel’de hiçbir zaman lafta kalmadı. 

“Devrim asla yalan söylememektir” diyen, hataları açık yüreklilikle tartıştıran, çözümü hep halkın seferberliğinde gören Fidel’di Küba halkına güven veren. O hep inandıran, örgütleyen bir lider oldu. 

Onun dayanışma ilkesi toplumsal yaşamın kilit unsurlarından birine dönüştü. 

Sadece felaket anlarında değil, gündelik hayatta da dayanışan, bunun için yerleşik ama dinamizmini yitirmeyen mekanizmalar işleten bir halk yarattı. O halkın “boyuna bakmadan” dayanışma ilkesini dış politikanın merkezine çakan da oydu. Kâh sağlık hizmeti, eğitim hizmeti taşıyarak, kâh bağımsızlık mücadelelerine askeri destek vererek…   

Fidel her yeni dönemin ihtiyaçlarını devrimci bir sorumluluk ama aynı zamanda büyük bir öğrenme azmiyle çözümledi. Onu kararlı bir yurtseverlikten örnek bir komünistliğe taşıyan bu öğrenme becerisi oldu. Çok okuyan, çok tartışan, çok bilen bir liderdi; ama hiçbir zaman çok bilmiş olmadı. Kibirden uzaktı. Hep alçakgönüllü ama hep kendine güvenen Küba devrimine karakterini veren de o oldu.

Ve tüm bunlarla birlikte, ve belki de en önemlisi, bugün bu mirası büyük bir adanmışlıkla devralan yeni nesillerin yetişmesine rehberlik etti. 

O nesil şimdi işbaşında. 

En zorlu dönemeçlere aynı ileri atılma kararlılığıyla meydan okuyan bir nesil... Maruz kaldığı saldırılar ne denli şiddetli olursa olsun asla savunma çizgisine çekilmeyeceğini, her saldırıdan yeni bir sıçramayla çıkacağını ilan eden bir nesil… Bu kararlılığın temeline aynı “devrim yapma” sorumluluğunu, aynı tavizsiz ahlaki duruşu yerleştiren bir nesil…  

Fidel’in sırrını anlamış, onu ustalıkla içselleştirmiş bir nesil… 

Fidel’in bugün bir mısır taneciğini temsil eden sade mezarında huzurla, gururla ve büyük bir güvenle yattığından kimsenin şüphesi olmasın.