MÜSİAD’dan 'çalışma kampı’ planı

MÜSİAD virüs salgınından 'çalışma kampı' sonucunu çıkarmış görünüyor. MÜSİAD'ın 7 yıl önce 'Orta Ölçekli Sanayi Bölgeleri' olarak başladığı projeyi 'İzole Üretim Üsleri'ne çevirdiğinin duyurulduğu haberlere Türkiye Komünist Partisi'nden tepki geldi.

Haber Merkezi

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) 7 yıl önce “Orta Ölçekli Sanayi Bölgeleri” olarak başladığı projeyi “İzole Üretim Üsleri”ne çevirdi.

Dünya gazetesinden Handan Sema Ceylan’ın haberine göre proje hem Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan hem Çevre Bakanlığı’ndan hem de Tarım Bakanlığı’ndan gerekli izinleri aldı. Projeye göre “İzole Üretim Üsleri” 1000 ailenin ve yaklaşık 4 bin 500 kişinin yaşayabileceği şekilde tasarlanıyor.

Haberde yer alan ayrıntılara göre amaç her koşulda üretimin sürdürülmesini sağlamak. Buna göre “üretim üssü kapılarını kapattığında salgından ve yaşanabilecek diğer olumsuzluklardan tamamen izole olacak.” Haberde 4 üssün yapılmasının planlandığı belirtilerek şöyle deniyor:

“İnşası tamamlanan ilk izole üretim üssü Tekirdağ’da 15 Haziran’da devreye alınacak. Toplam planlanan üs sayısı 4. İstanbul Hadımköy’de kurulacak 2’nci üretim üssünün ardından Türkiye’nin güneyinde Hassa’da 3’üncü bölge ve son olarak da Karadeniz’de 4’üncü bölge kurulması planlanıyor. Proje aynı zamanda kapıları kapatılabilir özelliği ile bir KOBİ borsası niteliğinde olacak. Üssün ülkenin hayati devam etmesi gereken sektörlerini içinde barındırması, her hangi bir olağanüstü durumda üretimin kesilmemesi planlanıyor.”

Haberde yer alan ifadelere göre MÜSİAD virüs salgınından “çalışma kampı” sonucunu çıkarmış görünüyor. Her şey bir yana, üretimin sermaye tarafından olabildiğince atomize edildiği koşullarda “kendi kendine yetebilen” entegre tesislerin oluşturulabilmesi Türkiye kapitalizminin mevcut yapısı itibariyle de mümkün görünmüyor. 

'Amaç daha fazla sömürmek'

TKP’nin Sesi bugün bu konuyla ilgili bir değerlendirmeyle çıktı. Müsiad’ın izole çalışma kampları “Bol vergi indirimi, bol teşvik eşliğinde, 14 günlük karantina süresiyle uyumlu 1000 ailenin barındırılıp çalıştırılacağı yerler.” olarak tarif edilen açıklamada, patronların salgın döneminin koşullarını işçiler aleyhine kalıcı sömürü mekanizmalarına dönüştürme planıyla hareket ettiğini belirterek şöyle denildi:

“Patronların işçilerinin ve müşterilerinin güvenliği için harekete geçmeleri göz yaşartıcı. Peki gerçekten amaç bu mu. Hayır, bu düzende tek amaç sömürü. Bu düzen emekçilerin sömürülmesine dayanıyor. Ve tüm dünyada korona virüs salgınını bir fırsat olarak gördüğünü hiç saklamadı. Açgözlü, asalak bir sınıf var karşımızda. Halk sağlığı için alınan zorunlu önlemleri bile kendi çıkarları için kullanmaya çalışan ve bunu planlayan bir sınıf. Evde kalmayı, karantina koşullarını, değişmek zorunda kalan bazı toplumsal alışkanlıkları sömürü mekanizmalarının bir parçası yapmaya hazırlanan bir sınıf bu. Esas amaç hiç değişmiyor: İşçileri daha fazla ama hep daha fazla sömürmek… Çünkü bu düzende değeri yalnızca emek yaratıyor. Servetin ve sermayenin birikmesi için bu değere sürekli el koymak gerekiyor.”