Türkiye ile ABD arasında son bir ayda deprem diplomasisi gibi görünen ancak bunun daha ötesinde iki ülke sermayesinin ihtiyaçları ve talepleri ile belirlenen bir süreç örülüyor. Depremin yarattığı yıkımdan ve yeniden inşanın sunduğu olanaklardan faydalanmayı öngören iki ülke sermayesi, ABD ve Türkiye arasında zaman zaman gerilen ilişkileri de bu sayede tamir ederek güçlendirmeyi ve tarihsel yörüngesinden çıkmadan yönetmeyi hesap ediyor.
Seçim öncesi depremle birlikte oy kaybı yaşayan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise kendisini iktidara getiren sermayenin bu ihtiyaçlarını gözeterek ABD’den güç devşirmeye çalışıyor. Türkiye’ye başta ABD’den olmak üzere daha fazla yabancı sermaye çekmek hedeflenirken karşılığında yabancı sermayenin ülkenin kaynaklarını daha fazla sömürmesine göz yumulacak. İşte bu sürecin son bir ayda zeminini döşeyen trafik…
Blinken Türkiye’ye 'dayanışmak' için mi geldi?
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken 19-20 Şubat günlerinde Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret, bir ziyaretler silsilesinin de parçası niteliğindeydi. Blinken önce Münih Güvenlik Konferansı için Almanya’ya 16 Şubat’ta gitmiş, arkasından 19 Şubat’ta Türkiye’ye İncirlik Üssü’ne gelmişti. Türkiye’deki temaslarının ardından ise 21 Şubat’ta ABD-Yunanistan Stratejik Diyaloğu 4. Turu için Atina’ya geçti. Yunanistan’daki diyaloğun ana konusunu ise enerji güvenliği ve savunma işbirliği oluşturmuş, Blinken komşuda sadece iktidar temsilcileri ile değil muhalefetteki SYRIZA lideri Aleksis Çipras ile de görüşmüştü.
ABD Dışişleri Bakanı bu ziyaretlerinin Türkiye ayağında, önce Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte deprem bölgesinde incelemelerde bulundu. Ertesi gün ise Ankara’da AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Çavuşoğlu ile bir araya geldi. Arkasından Anıtkabir’i ziyaret etti.
Blinken’ın Türkiye ziyaretinde yaptığı açıklamanın satır aralarında bazı vurgular dikkat çekmişti. Dayanışma için geldiği iddia edilen ABD’li Bakanın açıklamasında ağırlık deprem konusunda değildi. Türkiye’nin NATO’daki rolüne ve Ukrayna konusunda ABD ile işbirliğine özellikle vurgu yaptığı görülen Blinken, iki ülkenin ticaretinin gelişmesi, enerji ve yenilenebilir enerjide işbirliklerine özellikle işaret etti. Nitekim aynı süreklilik içinde Yunanistan’daki temaslarında da yine “enerji güvenliği” önemli bir yer tuttu.
Blinken Amerikan sermayesine 'fırsatları' aktardı
Türkiye ziyaretinden hemen sonra Mart ayı başında Blinken, ABD Ticaret Odası’nın düzenlediği bir toplantıya bağlanarak patronlara aktarımlarda bulundu. Bu toplantının konusu, ABD-Türkiye ortaklığı ve deprem sonrası kamu-özel yeniden yapılandırma ve inşa çalışmaları idi. Toplantıda bir NATO müttefiki olarak Türkiye ile sağlam bir geçmişe sahip ticari ilişkilerin deprem sonrasında ortaya çıkan fırsatlar açısından geleceği de konuşuldu. Blinken’ın Amerikalı patronlara, deprem ve 14 Mayıs seçimleri sonrasında Türkiye’nin sermaye için önemli bir değerlenme alanı haline geleceği garantisini Çavuşoğlu ve Erdoğan’dan aldığını söylediğine emin olabiliriz. Aynı toplantıda diğer konuşmacıların temsil ettiği şirketler ise şunlardı: Amazon, Baker Hughes, Boeing, Ege Gaz, Google, Kale Group, Lockheed Martin, Marriott, PepsiCo ve UPS.
ABD Ticaret Odası, dünyanın en büyük sermaye federasyonu konumunda olan, bünyesinde ülke çapında 830 sermaye derneği ve birliğini barındıran ve milyonlarca şirketi temsil eden bir örgüt. ABD Ticaret Odası ve üye şirketler, deprem sonrası Türkiye’ye yardım ve bağış için hızlı davranmış ve kaz gelecek yerden tavuğu esirgememişlerdi. Depremden sonra Türkiye’ye yaklaşık 200 Amerikan şirketi doğrudan 110 milyon dolar katkı ve bağış yaptı. ABD hükümeti ise 185 milyon dolar tutarında yardım taahhüdünde bulundu. ABD Ticaret Odası’nın söz konusu bağışlar için üyelerini depremin ilk günlerinden itibaren özellikle AHBAP’a yönlendirmesi de dikkat çekmişti.
Washington’da ABD ve Türkiye sermayesi bir araya geldi
Deprem sonrası trafik devam ediyordu. ABD’ye giden Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın ABD yolculuğunun gerekçelerinden birisi ve belki de en önemlisi ABD’de patronlara bazı taahhütler vermeyi hedeflemesi olabilir miydi?
13 Mart’ta bu kez ABD Ticaret Odası ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Washington’da Türkiye-ABD İş Forumu düzenledi. “Dirençli Ortaklıkların Önceliklendirilmesi” başlığını taşıyan bu forumu, Anadolu Ajansı Türkiye’ye “Deprem Bölgesinin Önceliklendirilmesi” başlığıyla duyurdu. ABD’deki diğer temaslarının yanı sıra bu foruma da katılan İbrahim Kalın’ın konuşmasında Blinken’ın Türkiye ziyaretinde olduğu gibi enerji güvenliği öne çıktı ve Avrupa’daki enerji krizinde anahtar oyuncunun Türkiye olduğunu vurgulaması dikkat çekti. Enerjide kaynak coğrafyalar olarak Azerbaycan ve Doğu Akdeniz’e işaret eden Kalın, enerjinin Avrupa’ya ve dünya piyasalarına taşınmasında potansiyel rolünün altını çizdi. Ayrıca, ABD’li siyasetçileri jeopolitik gerçekliğe daha geniş çerçeveden bakmaya ve Türkiye’deki “iş dünyası” ile daha fazla angaje olmaya çağırdı.
Forumda, Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve ABD Ticaret Odası Türkiye ve Orta Doğu'dan Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Khush Choksy de konuşma yaptı. Geçtiğimiz günlerde Erdoğan’ın imzası nedeniyle azarladığı Ticaret Bakanı Muş da forumdaki konuşmasında “deprem bölgesinde yeniden inşa çabalarında Türkiye’nin ABD dahil ortaklarıyla güçlü ekonomik işbirliğine ve ticari ilişkilere sahip olmasının daha önemli hale geldiğini” söyledi.
ABD tarafında ise Khush Chosky, Blinken'ın depremlerin ardından Türkiye'ye sağlanan desteğe ilişkin ABD Ticaret Odası ile görüşme yaptığını anımsattı, ABD ve Türkiye arasında iş ilişkisi kurmak için "kritik" bir zaman olduğunu dile getirdi.
Konuşmalarla verilen mesajların forum çerçevesinde taahhütlere dönüştüğü anlaşılıyor. Forumda patronlar ABD-Türkiye ticari diyaloğunun güçlendirilmesine, iki ülke arasındaki ticaret hacminin gelişmesi açısından yeniden inşa ve ekonomik toparlanmaya dikkat çekerken büyüme ve refah artışı için ekonomik reformlara işaret ettiler.
Ayrıca forumda halihazırda Türkiye’nin Avrupa’da ABD’den en fazla LNG ithal eden ikinci ülke konumunda olması iki taraftaki patronlara yetmiyor olacak ki, ABD-Türkiye Enerji ve İklim Diyaloğunun desteklenmesinin Türkiye’nin ABD’den LNG ithalatını daha da arttıracağı vurgulandı.
O sırada Ankara’da: Doğal gazda serbestleştirme adımı
“Düzenleme ile Türkiye doğal gaz piyasasında alım-satım yapacak yerli ve yabancı ticaret şirketlerinin güven duyacağı, objektif kurallara göre işletilen rekabetçi bir piyasa yapısı oluşturulması hedefi doğrultusunda, doğal gaz ithalatına hem BOTAŞ hem de özel sektör tüzel kişileri açısından serbestlik getirilmesi amaçlanmakta…”
Ne büyük tesadüf ki, Washington’da patronların ve hükümet yetkililerinin karşılıklı bu mesajları vermesinden bir gün sonra 14 Mart’ta Türkiye’de TBMM’de ilgili komisyonda görüşülerek kabul edilen düzenlemenin bir maddesi LNG dahil doğal gazda ithalatın serbestleştirilmesi ile ilgiliydi. Düzenleme şöyle tarif ediliyordu:
BOTAŞ’ın özelleştirilmesi yolunu da açan söz konusu düzenleme Rusya’nın Türkiye’nin doğal gaz merkezi olması yönünde işbirliği talebiyle de ilişkilendiriliyordu ancak AKP bu düzenlemeyle hem ABD’ye ve Batı sermayesine hem de Rus sermayesine aynı anda göz kırpıyordu.
Bir hafta sonra Ankara’da buluşma
Patronların ortak zirvesiyle süren trafiğin bir sonraki adresi Türkiye idi. ABD Büyükelçisi Jeffry Flake, Washington’daki patronlarla buluşmasından tam bir hafta sonra 20 Mart’ta Ankara’da AKP Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ile görüştü. Görüşmeyle ilgili herhangi bir ayrıntı kamuoyuna aktarılmadı.
Flake, 22 Mart’ta ise ABD Ticaret Odası’nın Türkiye temsilciliği niteliğinde olan AMCham Türkiye’nin genel kuruluna katıldı. Türkiye’de yatırımı bulunan ABD menşeli 126 şirketin üye olduğu bu kuruluşun genel kurulunda Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu da yer aldı ve konuştu. Geçmişte Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği genel sekreterliği de yapan Dağlıoğlu, Türkiye’nin en önemli kamu işletmelerini elinde bulunduran Türkiye Varlık Fonu’nun da yönetim kurulu üyesi. Dağlıoğlu 24 Mart’ta da, Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası’nın premium üye toplantısına katıldı.
Yine 20-21 Mart’ta ABD’ye Türkiye’den bir başka patron grubu temaslar için gitti. TÜSİAD heyeti, iki gün boyunca ABD’ye ve Silikon Vadisi’ne bir ziyaret gerçekleştirdi. Burada Stanford Üniversitesi’nde “deprem ve teknoloji odaklı çözümler”in ele alındığı bir konferans düzenlendi.