ANALİZ | AFAD depreme ne kadar hazırdı? İşte tüm ayrıntılarıyla yaşananların özeti...

'Afet anında bile piyasaya hizmet etmek üzerine yapılmış bir kurgu, ancak ve ancak bu kadar müdahale edebilmektedir. Daha fazlasını yapabilmesi mümkün değildir.'

Utku Çakır*

6 Şubat 2023 tarihinde, ülkemiz, eşine az rastlanır bir felaket ile karşı karşıya kaldı. Önce, merkezi Kahramanmaraş olan 7.7 büyüklüğünde bir deprem gerçekleşti. Ardından, onu 7.6 büyüklüğünde ayrı bir deprem takip etti. Depremler, çok geniş bir alanı etkilemekle birlikte, en büyük şiddetini 10 ilimizde gösterdi. Peki, böylesi bir felaket karşısında, koordinasyon, denetim, değerlendirme ve operasyon faaliyetlerini yürütmek ve yönetmek ile görevli olan, İçişleri Bakanlığına bağlı AFAD, ne kadar hazırdı?

Yaşadıklarımızdan, gördüklerimizden sonra, bu sorunun sorulması yersiz bile bulunabilir belki. Ama sorunun ana kaynaklarını bulabilmek için, yasımızı bile tutamadan iz sürmeye başlamamız zorunlu.

'Türkiye Afet Müdahale Planı'

AFAD, afet yönetimi anayasası olarak kabul edebileceğimiz bir metne sahip. İlk olarak 2012 gündeme gelen, ana yapısı 2014 yılında hazırlanan ve ardından yapılan düzenlemeler neticesinde son halini alan ve Cumhurbaşkanlığı Kararı olarak 14 Eylül 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan bu çerçeve metin, “Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP)” adını taşıyor.1

Giriş bölümünde, iddialı cümleler ile “Kriz Yönetimi” anlayışından “Risk Yönetimi” anlayışına geçildiğini ve “Bütünleşik Afet Yönetim Sistemi”nin kurulduğunu belirten bu metin, afet anındaki işleyişi, görev alacak kurum ve kuruluşları ve işbölümünü tanımlıyor. Bu yapısı ile de 6 Şubat 2023 depremleri sonrasındaki organizasyonu değerlendirebilmek için, önemli bir altlık sunuyor.

Ne de olsa, afet anında yapılacaklar tanımlanmışsa, bunların pratikte hayata geçip geçemediğini kontrol edebilme şansımız var. Böylece, uygulamada ya da planda, bir hata olup olmadığını tespit edebilmemiz mümkün.

Afet Olay Seviyesi Tespiti ve Sonrası

“Türkiye Afet Müdahale Planı”nda, “Başkanlık AFAD Merkezi, afet ve acil durum olayı sonrasında, İl AFAD Merkezinden aldığı ilk ve tamamlayıcı bilgiler doğrultusunda yardım taleplerini olay türü ve ölçeğine göre değerlendirerek olay seviyesini belirler ve ilan eder.” deniyor.

6 Şubat 2023 tarihli ilk depremin ardından da, AFAD tarafından, olay seviyesi 4 olarak belirleniyor.2

Tablo 1 Afet Seviyeleri ve Afet Seviyelerine Göre Destek Durumu Tablosu3

Tablo 1’de görülebileceği üzere, 4. seviye, afetin etkisi nedeni ile genellikle komşu illerden oluşan 1. ve 2. grup destek illerinin yetersiz kalacağını, mutlaka ulusal ve uluslararası desteğin ilave edilmesini öngörüyor. Sağlanacak desteğin boyutunun belirlenmesinde, 1. ve 2. grup destek illerin sahadaki kapasiteleri önemli bir rol oynuyor.

Şimdi, depremin şiddetini en çok gösterdiği Adana, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Diyarbakır, Kilis, Şanlıurfa, Hatay, Osmaniye illeri için, 1. ve 2. grup destek illerine bakalım.

Tablo 2 6 Şubat 2023 Depremlerinden Etkilenen İller İçin Belirlenen 1. ve 2. Grup Destek İller Tablosu4

Depremden etkilenen destek illerinin italik olarak gösterildiği Tablo 2’de,  1. grup destek illerinin çok büyük bir bölümünün kendisi de “afetzede” iller olduğu açıkça görülüyor. Öyle ki, Hatay ve Kilis’e destek vermesi öngörülen 1. Grup destek illerinin tamamında, depremin yarattığı yıkım oldukça büyük ve desteğe gidebilmesi mümkün değil.

Bu durumda, 1. Grup destek illerinden depremden etkilenmeyen ya da az etkilenen illerin, diğer illere destek olması bekleniyor. Bu kategorideki destek iller, Tablo 2’de, Batman, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Mardin, Mersin, Muş, Niğde, Siirt, Şırnak ve Tunceli olarak sıralanıyor.

Ancak, destek alacak ve destek verecek iller, organizasyonun gelişkinliği, donanım ve personel sayısı gibi başlıkları etkileyen büyükşehir statüsü ve nüfus toplamı açısından kıyaslandığında, büyük bir eşitsizlik ortaya çıkıyor. 11 destek ilin, sadece 2’si büyükşehir belediyesi ve toplam nüfusu da 2022 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS)’ne göre 6 milyon 273 bin civarında. Depremin etkilediği illere bakıldığında ise, Adıyaman, Kilis ve Osmaniye dışındaki 7 il büyükşehir belediyesi statüsü taşıyor ve 10 ilin toplam nüfusu yaklaşık 13 milyon 422 bin.

Bu koşullarda, 1. Grup destek illerinin herhangi bir düzeyde yetebilmesi mümkün değil.

Tam da bu olasılık için, “Türkiye Afet Müdahale Planı”nda, “2.Grup Destek İller kapasite, bölgesel yeterlik ve uzaklık kriterleri açısından değerlendirilmiş olup sadece bölgesel afet olayı olduğu zaman (1. Destek illerinde etkilenmesi durumunda) afet bölgesine desteğe gidecektir. İstanbul için farklı değerlendirme yapılmıştır.” ifadesine yer veriliyor ki, bu da yanıtlanması gereken yeni bir soru doğuruyor:  6 Şubat 2023 depreminde, “Türkiye Afet Müdahale Planı”nda belirlenen 2. grup destek illerinin depremden  etkilenen illere destek olabilmesi mümkün müydü?

Tablo 2’deki “2. grup Destek İller” listesi incelendiğinde; depremden etkilenen 10 ile destek götürmesi beklenen 2. grup illerin yaklaşık yarısı, yine depremden etkilenen illerden oluşuyor. Hatta organizasyon sorunu o kadar büyük ki, 2. destek grubunun tamamı depremden etkilenmeyen illerden oluşan sadece bir tek kentimiz bulunuyor. O da, Diyarbakır. Ki bu durum, Diyarbakır dışında, depremden etkilenen illerin, sadece kendisine değil,  çevresine de yardım götürmesi  gerektiğinin planlandığını ortaya koyuyor.

Öte yandan, “Türkiye Afet Müdahale Planı ”na göre, Kahramanmaraş için 1. grup destek ili olarak belirlenmiş Kayseri’nin, olası bir acil durumda, Adana, Adıyaman, Gaziantep, Hatay, Malatya ve Osmaniye için yardıma gitmesi bekleniyor. Yeniden nüfus üzerinden karşılaştırma yapacak olursak, yaklaşık 1.5 milyon nüfuslu Kayseri’nin 9.3 milyon nüfuslu 7 ile birden destek vermesi hedefleniyor.

Bu aşamada, “Türkiye Afet Müdahale Planı ”ndaki 1. ve 2. grup destek illerinin, önemli bir bölümünün yetersiz kalmak bir yana, plan dışı kaldığı açık olmalı.

Kaldı ki, AFAD bünyesindeki arama ve kurtarma ekiplerinin dağılımı da, bu tespiti destekliyor.

AFAD Arama ve Kurtarma Ekiplerinin Dağılımı

AFAD, arama ve kurtarma ekiplerini, Türkiye çapında iki şekilde düzenlenmiş durumda. Birincisi, Adana, Afyon, Ankara, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, İstanbul, İzmir, Sakarya, Samsun ve Van’daki Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlükleri. Bu turuncu renk ile gösterilen bu müdürlüklerin mekansal dağılımı, şekil 1’de veriliyor. İkinci organizasyon yapısı, müdürlük bulunmayan illerde, ilin büyüklüğüne göre 10, 20 ya da 30 arama ve kurtarma teknisyeninden oluşan ve AFAD İl müdürlüğünün bünyesinde yer alan ekipler.

Şekil 1 Afet ve Acil Durum Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlüklerinin Bulunduğu İller

Sorumluluk alanı deprem bölgesi olan iki  Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlüğü var: bunlar da Adana ve Diyarbakır’da. İkisi de, depremden etkilenen iller. Bu iller dışında, deprem bölgesine destek vermesi beklenen 1. ya da 2. grup destek illeri içerisinde, Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlüğü organizasyonuna sahip olan bir başka il yok. Geriye, sadece her bir ilin kendi ekibi kalıyor.5

Sonuçta, ortaya çıkan tablo şu: Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlüğü bulunan Adana ve Diyarbakır’ın hem kendisine hem de bölgeye; müdürlük bulunmayan 8 ilin büyüklüğü en fazla 30 kişi olan tek bir ekip ile kendisine; Kayseri gibi depremden etkilenmeyen bir ilin de 30 kişiyi geçmeyen ekibi ile 7 ile yetmesi bekleniyor.

Bu noktada, ilk müdahale için, ek kuvvetlerin devreye sokulması, büyük bir önem kazanıyor. Zaten, 4. Seviye afet durumunda, 1. ve 2. grup destek illerine, ulusal ve uluslararası desteğin eklenmesi gerektiği, “Türkiye Afet Müdahale Planı ”nda da belirtiliyor.

Peki, ulusal düzeyde destek nasıl sağlanacak?

Şekil 2 Olay Seviyesine Göre Koordinasyon Düzeyleri ve Fonksiyonları

“Türkiye Afet Müdahale Planı ”na göre, en altında “İl AFAD Merkezi”nin en tepesinde de “Afet ve Acil Durum Kurulu”nun bulunduğu bir piramit yapısı var. Bu yapı, afet durum seviyesine göre devreye girecek farklı birimleri ve fonksiyonlarını tanımlıyor. 6 Şubat 2023 depremleri sonrasında, 4. Seviye afet durumu belirlendiği için, piramitte tanımlanan 4 merkezin “Afet ve Acil Durum Kurulu” koordinasyonunda çalışma yürütmesi gerekiyor.

Bu kurul; İçişleri Bakanının başkanlığında, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının ilgili bakan yardımcıları ve Türkiye Kızılay Derneği ile Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü temsilcilerinden oluşuyor.

Dikkat edilirse, en üst düzey koordinasyon biriminde, Milli Savunma Bakanlığı’nın adı yer almıyor. Bu durum, sıkça duyduğumuz “asker, neyi bekliyor?” sorusunun ana nedenini oluşturuyor. Türkiye’deki afet yönetim planında başından itibaren “ana çözüm ortağı” olarak değil “destek çözüm ortağı” olarak tanımlanan Milli Savunma Bakanlığı’nın sahaya çıkabilmesi, davet edilebilmesine bağlı. Davet edildiğinde de, görev alanı, haberleşme, nakliye, güvenlik ve trafik, sağlık, yangın, barınma ile arama ve kurtarma ile tanımlanmış durumda.

Bu aşamada, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar tarafından yapılan 21 Şubat 2023 tarihli açıklama önem kazanıyor.6 Akar’ın beyanına göre, 05:00’te, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde, “Afet Acil Durum Kriz Merkezi” oluşturduğu belirtiliyor. Merkezin oluşturulduğu saat, AFAD tarafından yapılan 4. Seviye afet durumu ilanından öncesine işaret ediyor. Yani, TSK, kendi birlikleri ile iletişime geçiyor, hem depremden etkilenen birlikleri tespit ediyor, hem sahadan veri topluyor ve ortada büyük bir hasar olduğunu tespit ederek, kendi kriz merkezini oluşturuyor. Yazdıklarımız, tersinden okunduğunda, hasarın boyutlarının, afet yönetiminde sorumlu olan AFAD tarafından TSK’dan çok daha geç bir zamanda fark edildiği ve ortada bir koordinasyon olmadığı şeklinde yorumlanabilir.7

Şekil 1’de tanımlanan işleyişe dair bir diğer önemli ayrıntı ise, operasyon kabiliyetinin sadece İl AFAD merkezlerine bırakılmış olması. Her ne kadar, “Ulusal Afet Müdahale Organizasyon Şeması”nda,  “Afet ve Acil Durum Kurulu”nun altında bir operasyon servisi oluşturulmuş olsa da, bu servisin merkezi bir niteliği olduğu, ya yerel saha ekipleri ile birlikte çalışması gerektiği ya da öncelikle merkezden sahaya gönderilecek ekip ve mobil koordinasyon aracı ile birlikte yerel bir bağ kurması gerektiği açık olmalı.

Oysa şimdiye kadar, “Türkiye Afet Müdahale Planı ”na göre hareket edildiğinde, 1. ve 2. grup destek illerinin önemli bir bölümünün plan dışına düştüğünü, geri kalan yapının da orantısız bir şekilde yetersiz kaldığını gördük. Buna, kamu binalarının hasar aldığı, AFAD merkezini oluşturması beklenen kamu çalışanlarının da depremden etkilendiğini eklediğimizde, 6 Şubat 2023 depremlerinde, “Türkiye Afet Müdahale Planı”na göre, birçok bölgeye yapılacak ilk müdahalenin sadece ulusal ölçekten sağlanacak desteğe bağlı olduğu ortaya çıkıyor.

Bu aşamadaki sorumuz ise şu: AFAD, Türkiye genelindeki tüm gücü ile organize olsa, başta arama ve kurtarma faaliyetleri olmak üzere, sonuç nasıl olurdu?

Şekil 3 Ulusal Afet Müdahale Organizasyon Şeması

2022 yılı “Performans Programı”nda AFAD bünyesindeki toplam personel sayısı 5294 kişi olarak aktarılıyor. Bu rakamın 688’i merkezde çalışırken, yaklaşık 1800’ü de arama ve kurtarma teknisyeni kadrosunda bulunuyor. Bu sayıya, istenirse, AFAD tarafından akredite edilen, toplam üye sayısı 1629 olan arama ve kurtarma ekiplerini dâhil edilebilir. Ancak, sadece Malatya’da valilik tarafından açıklanan yıkılmış ev sayısı 3 binin üzerinde.8 Yıkılan her bir binada, bir arama ve kurtarma personeli çalışsa bile, bu sayı, Malatya’daki yıkılan bina sayısını karşılamıyor. Bu veriye, bir de, arama ve kurtarma faaliyetlerinde kullanılacak olan AFAD bünyesindeki hafif, orta ve ağır tonajlı araçların toplam sayısının yaklaşık 250 olduğunu ekleyelim. Yani sadece personel sayısı değil ekipman da yetersiz.

O halde, kaçınılmaz olarak, yeni kaynakların devreye sokulması gerekiyor. O kaynakların temini için de, “Türkiye Afet Müdahale Planı”nda çözüm ortakları tablosu var. Kanımca, bu tablo, ihtiyaçların giderilmesinde tercih edilen ana yöntemi ve tam da bu nedenle sorunun ana kaynağını çok iyi açıklıyor.

Tablo 3 Operasyon servisindeki çalışma gruplarının ana ve destek çözüm ortakları tablosu

Devletin tüm kurumlarına ek olarak sivil toplum kuruluşlarının ve medyanın da yer aldığı Tablo 3’te, en büyük destek grubu niteliği taşıyan ve “tahliye ve yerleştirme planlama” dışındaki tüm başlıklara destek vermesi beklenen tek bir ortak var: O da, özel sektör. İşin ilginç tarafı, “Türkiye Afet Müdahale Planı”nda, sadece İçişleri Bakanlığı, özel sektör kadar sorumluluk alıyor.

Bu durum, ülkemizdeki tüm sektörlerde özel sektörün ağırlığı olduğunun, Türkiye’de birçok farklı alanda gördüğümüz özel – kamu ortaklığının, Türkiye’nin  “Türkiye Afet Müdahale Planı”na da sirayet ettiğinin açık bir göstergesi. Farklı bir deyişle, ülkemiz, yıllar boyunca gerçekleştirilen özelleştirmelerin diyetini ödüyor şu anda.

Enkaz çalışmalarında ihtiyaç duyulan iş makinelerinin, özel şirket garajlarından çıkarılmaya çalışılması,  arama kurtarma eğitimli personel sayısının yüksek olduğu madenlerde ve enerji sektöründen deneyimli ekiplerin organize edilmeye çalışılması… Bunlar yapılırken kaybedilen zaman, sahada yaşanan koordinasyonsuzluk. Hepsi serbest piyasanın, kriz anlarında toplumun bütününü korumak bir yana, krizi katmerlediğini bir kez daha kanıtladı bize.

İsteyen farklı kavramlar ile ifade edebilir. Ancak, 6 Şubat 2023 depremleri sonrasındaki, yetkililer tarafından dile getirilen “AFAD tarafından koordine edilen bütün olanakların sahada kullanıldığı” iddiası, kanımca,  bir gerçektir. Çünkü afet anında bile piyasaya hizmet etmek üzerine yapılmış bir kurgu, ancak ve ancak bu kadar müdahale edebilmektedir. Daha fazlasını yapabilmesi mümkün değildir.

*Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Utku Çakır

  • 1. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/01/20140103-12-1.docx
  • 2. 6 Şubat 2023 tarihindeki ilk deprem 04:26’da gerçekleşiyor, afet seviyesinin AFAD tarafından kamuoyu ile paylaşılma saati ise 05:55.
  • 3. TAMP, Türkiye Afet Müdahale Planı, T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, s.19.
  • 4. TAMP, Türkiye Afet Müdahale Planı, T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, s. 59 – 63’te yayınlanan “Destek İl Grupları Tablosu”ndan oluşturulmuştur.
  • 5. AFAD uzmanları tarafından hazırlanan bir sunumda (https://slideplayer.biz.tr/slide/16497263/), 2018 yılında, Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlüğü bünyesinde çalışan toplam personel sayısının 936, müdürlük bulunmayan illerde çalışan toplam arama ve kurtarma teknisyeni sayısı 917 olarak belirtiliyor.
  • 6. https://www.milliyet.com.tr/gundem/ilk-andan-itibaren-tsk-seferber-oldu…
  • 7. Bu tabloda, Milli Savunma Bakanı’nın ve TSK kurmay heyetinin doğrudan Hatay’a doğru yola çıkmasının, sadece Hatay - Serinyol’daki Komando Tugayı’daki hasar ile ilişkili olmadığı, Hatay’daki yıkım sonrasında, başta AFAD olmak üzere, devlet kurumlarının tamamen devre dışı kalmasına bağlı olduğu düşünülebilir. Öyle ki, AFAD tarafından 07.44’te, "SAKOM’dan alınan ilk bilgilere göre an itibarıyla Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman ve Malatya’da 76 vatandaşımız hayatını kaybetmiş; Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Malatya, Osmaniye, Hatay ve Kilis’te 440 vatandaşımız yaralanmıştır" açıklaması yapılıyor. Bu açıklamada, Hatay’da hayatını kaybeden kişi sayısına dair bir veri olmaması oldukça dikkat çekici. Hatay’daki ölen kişi sayısına dair ilk veri, saat 10:00’da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından saat 10:00’da yapılan açıklamada yer alıyor ki, Hulusi Akar’ın açıklamalarına göre, Hatay’daki 8. Komando Tugayı’nın arama – kurtarma çalışmalarına, açıklamanın yapıldığı saatlerde başlıyor.
  • 8. https://www.aa.com.tr/tr/asrin-felaketi/malatya-valiligi-depremde-yikil…