Hükümet yine halkın sağlığıyla oynuyor

Bugün ortaya çıkan sahte bal haberleri “Nişasta Bazlı Şeker” kararının sonuçlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Kanser riskine yol açan ve “arısız bal üreten” sistem Cargill, Amylum, Monsanto gibi emperyalist bağlantılı şirketlerin Başbakanlık koruması altında kârını hedefliyor.

2002 yılında AKP hükümetinin “Nişasta Bazlı Şeker” üretiminin kotasını yüzde 7,5’tan yüzde 15 çıkartmasının ardından ülke genelinde büyük bir bal üretimi furyası başladı. Bugün Vatan gazetesinde çıkan haberin ardından gündeme gelen “bal furyası” kansere davetiye çıkartırken, bal üretiminin geldiği boyutları ve tehlikelerini Beykoz Lojistik Meslek Yüksek Okulu öğretim üyesi Yar. Doç. Dr. Nevzat Evrim Önal soL’a değerlendirdi.

“Nişasta bazlı şeker lobisi Başbakanlık düzeyinde temsil ediliyor”
Türkiye'de 2002 yılından itibaren uygulamaya konulan nişasta bazlı şekerin kotasının arttırılması halk sağlığını tehdit ediyor. Hemen her televizyon kanalı, gazete ve internet sitesinde yer alan bal reklamları öyle bir düzeye ulaştık ki, bal satışı üzerine televizyon kanalı dahi kuruldu.

Yaşanan bu süreç "bal üretimindeki patlamanın nedenleri ne" sorusunu akla getirirken, sorunun cevabı ise halkın sağlığının nasıl hiçe sayıldığını ortaya koyuyor. Bal üretimden arıya dahi ihtiyaç duyulmayan üretimlerde kanser riskini beraberinde getiren, mısır şurubu kullanılıyor. Yaşanan sürece dair Yar. Doç. Dr. Nevzat Evrim Önal soL’a önemli değerlendirmelerde bulundu.

Sahte bal üretimi denilince insanın irkildiğini ancak işin doğrusu bunun hiç de şaşırtıcı olmadığını belirten Önal, “Çoğunluğu ABD merkezli olan emperyalist gıda tekelleri, dünya pazarını başlıca ürünleri olan mısır şurubuna boğdukça, daha bunun gibi çok haber duyarız” diye konuştu.

“Mısır şurubundan üretilen nişasta bazlı şekerin Türkiye'de kullanımı Kemal Derviş döneminde çıkartılan Şeker Kanunu'yla serbest bırakılmıştı” diyen Önal, o tarihten bu yana nişasta bazlı şeker lobisinin Başbakanlık düzeyinde temsil edildiğini dile getirdi.

“Başbakan’ın Cargill’i nasıl koruduğunu biliyoruz”
Toplam şeker üretiminin yüzde 10'u ile sınırlanan nişasta bazlı şeker kotasının sürekli arttırılmaya çalışıldığını ve Danıştay’dan döndüğünü vurgulayan Önal şöyle konuştu: “Başbakan Erdoğan'ın, nişasta bazlı şeker üretmek için kurulan ve tek başına Türkiye'nin yıllık nişasta bazlı şeker kotasından yüksek kapasiteye sahip olan Bursa'daki Cargill fabrikası hakkında, birinci sınıf tarım arazisine yapıldığı için alınan yıkım kararına nasıl cansiperane biçimde karşı çıktığını biliyoruz.”

“Basındaki haberlerde hata var”
Bugün konuyla ilgili basına yansıyan haberlerde hata olduğunu belirten Önal, “Sanki Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bu rezaleti engellemeye çalışmış da, Danıştay önünü açmış gibi bir anlam çıkıyor. Eğer AKP iktidarı halkı nişasta bazlı şekerden, dolayısıyla Cargill, Amylum, Monsanto gibi emperyalist tekellerin halk sağlığını hiçe sayan çıkarlarından korumak istiyorduysa, önce hakkında defalarca kapatma ve yıkım kararı veren Cargill fabrikasını kapatacaktı” dedi.

"Bal esanslı kahvaltılık"
“Her türlü gıdanın sahtesinin yapıldığı ve sahteliklerin tat ve koku değiştirilerek maskelendiği bir ortamda, kanunlar buna cevaz veriyorken "her şeyin sahtesi yapılabilir ama balınki yapılamaz" diye bir karar verilemez” diyen Yar. Doç. Dr. Önal şu sözleri dile getirdi:

“En fazla, esanslandırılmış mısır şurubu kavanozlarına "bal esanslı kahvaltılık" falan yazılır, nasıl uyduruk meyve sularına "nektar", suni yollardan hazırlanımış sulara "işlenmiş sofra içeceği" deniyor, ve bu ürünler hala kapış kapış tüketiliyorsa. Halk sağlığının gerçekten korunması isteniyorsa, emperyalist sermaye ve onun insan sağlığını hiçe sayan kar hırsı ülke sınırlarından içeri sokulmamalıdır. Haberdeki sahte balı üretenlerin birtakım dolandırıcı kılıklı tipler olması kimseyi yanıltmasın, işin özü, Türkiye gıda sektörünün ucuz ve sağlıksız mısır şurubuna bulanmış olmasıdır.”

(soL - Haber Merkezi)