Cari açık Türkiye'yi kemiriyor

Bu yıl sonuna kadar Türkiye’nin cari açığının 50 milyar doları bulacağını söyleyen AKP kurmayları kriz olasılığı karşısında yeni önlemleri gündemine almış durumda. Ancak bu önlemlerin ne kadar işe yarayacağı tartışılıyor.

soL (HABER MERKEZİ) Türkiye ekonomisinde cari açığın yıl sonunda 50 milyar doları bulabileceğini iddia eden Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, enerji maliyetlerinin bunda belirleyen olduğunu ileri sürerek yeni bir spekülasyona imza attılar. Mayıs ayı itibari ile 43.1 milyar doları bulan cari açığın 50 milyar dolarak ulaşması milli gelirin önemli bir bölümünün dışarıya aktarılması (yaklaşık yüzde 6'sı) anlamına geliyor.

2008'in ilk 5 ayında cari açığın yüzde 33 oranında artmasının nedenleri, AKP kurmaylarının iddia ettiğinin aksine başka değişkenlere bağlı. Öncellikle hükümetin uyguladığı faiz-kur politikası, özel sektörün dış borçlanmayı artırması, dışarıya gerçekleşen kar transferlerindeki artış, cari işlemler açığını artıran başlıca faktörler olarak sıralanıyor. Aşırı değerli kur politikası nedeni ile ithalat artarken, ihracat geliri de azalmış durumda.

Cari açık kamunun sorunu değil

Bu koşullar dünya ekonomisindeki durgunluk işaretleri ile birlikte AKP'yi yeni önlemler almaya itmiş durumda. Cari işlemler açığının finansmanı son yılların başlıca tartışma konusu olurken, AKP, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Nazım Ekren tarafından açıklanan önlemlerle konuya el attı. Ekren, bu sorunun sadece kamunun sorunu olmadığını vurgulayarak, özel sektör temsilcilerine sorunu gelin birlikte çözelim mesajı vermiş oldu.

Buna göre, cari açığın giderilmesi için özel sektörün temsilcilerinin de yer aldığı bir komisyon oluşturulacak. Ekren, diğer ekonomik sorunlardan farklı olarak cari açığın tek başına kamunun sorunu olmadığını belirterek, bu nedenle kurulacak olan cari açık komisyonunda özel sektörün de yer alacağını söyledi. Cari açık için kurulacak ortak komisyon cari açığın nedenleri ve finansmanını inceleyip ortak çözüm önerileri geliştirecek. Cari açığın en temel unsurlarından olan ara malı ithalatı da komisyonun çalışma alanlarından olacak. Platformda, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve TÜSİAD gibi özel sektör kuruluşlarından temsilciler yer alacağını belirten Ekren, oluşturulacak yeni teşvik sistemi ile ara malı ithalatının yurt içinde ikame ederek cari açığı kontrol altına almayı hedeflediklerini duyurdu.

Geleneksel üretimle cari açık kapanmaz
Cari açığın reel sektör ve finans sektörüne yansımasına ilişkin olarak iki grubun çalışacağını aktaran Ekren, "Türkiye'nin geleneksel üretimi sürdürerek cari açığı kapatma şansı yok. İçerideki üretimi nasıl dışarıdaki ile rakip hale getirebiliriz. Bunun üzerinde çalışıyoruz. AB sürecinde olması gereken teşvik standardı nedir ortaya konulacak" dedi. Ekren yeni bir üretim politikasına gerek duyulduğunun da altını çizdi.

Kur tek başına çözüm değil
Ekren, ihracatçılar başta olmak üzere reel sektörün sıkça yakındığı değerli YTL konusunda, kurun bu işin tek başına çözümü olmadığını savunurken, tek başına kur bu işin çözümü değil, kurla birlikte verimliliği, etkinliği ortaya çıkartan reformları yapmak önemli, dedi.

Gümrük Birliği gözden geçirilecekmiş
Ekren'in açıklamalarında dikkat çeken bir diğer nokta ise "Uzakdoğu ile olan ilişkilerimizde Gümrük Birliği'ni tekrar gözden geçireceğiz. Dahilde işleme rejimi konusu üzerinde duracağız. Türkiye, yatırım, ara malı ve enerji ithalatı yapmak zorunda. Bu konuda dünyanın uyguladığı sistemler, modeller var. Bizde bu şekilde kendi sanayimiz için modeller üretmeliyiz" sözleri oldu.

Ekren'in açıklamaları AKP'nin bu açılımının ne kadar başarılı olacağını da gündeme getirirken, cari işlemler açığının azalması için özel sektöre sağlanan teşvik politikalarının yeterli olup olmayacağı tartışılıyor.

Bazı sorunlar komisyona havale edilemez
Konu ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Kaya Ardıç, öncellikle oluşturulacak olan komisyonun kimlerden oluştuğunun önemli olduğuna dikkat çekti. Sadece iş dünyasını kapsayan bir komisyonun yeterli olmayacağını söyleyen Ardıç, komisyonun aldığı kararların gerçek anlamda uygulanmasının önemine değindi. Ardıç, aynı zamanda ticaret ile ilgili başlıkların komisyona havale edilmemesi gerektiğini vurguladı. Ardıç'a göre Türkiye'nin AB ile gerçekleştirdiği Gümrük Birliği, büyüme stratejisi, enflasyon hedefi gibi başlıklar hükümeti bir iktisat programı oluşturmaya zorluyor. Ancak hükümetin buna dair, kur ve faiz politikası dışında pek önerisi olmadığı üzerinde duran Ardıç, cari işlemler açığının finansmanının borçlanmayı artırdığını, bunun da ileride önemli sorunlar doğuracağını ifade etti. Ardıç, hükümetin faiz kur politikasını yeniden ele alması gerekliliğine de dikkat çekti.