İzvestiya 1914’ü hatırlattı ama Türkiye saf değiştirebilir mi?

İzvestiya Türkiye'nin ABD ile yaşadığı S-400/F-35 krizine ilişkin bir değerlendirme yazısı yayımladı. Türkçe basına Sputnik Türkçe üzerinden yansıyan yazıda, yaşananlar Birinci Dünya Savaşı’ndan önce İngiltere'nin Türkiye’nin siparişi doğrultusunda inşa edilen iki zırhlı savaş gemisini teslim etmeyip kendi filosuna almasına benzetildi. Akademisyen Fatih Yaşlı, İzvestia'nın yorumunu…

soL - Haber Merkezi

Rus basının önemli yayınlarından İzvestiya gazetesinde yayımlanan makalede Türkiye'nin ABD ile yaşadığı S-400/F-35 krizi hakkında detaylı bir değerlendirme yapıldı. Makale Sputnik Türkçe sitesinde ‘İzvestiya: F-35 durumu, İngiltere’nin 100 yıl önce Türkiye’ye parasını ödediği iki gemiyi vermemesini hatırlatıyor’ başlığıyla haber yapıldı.

Sputnik’in haberine göre , Ankara’nın 9 milyar dolarlık kayıp yaşayacağını düşünen Washington'ın, Türkiye’nin uçak için 900’den fazla parça üreteceğini ve üretimin tamamlanmasının ardından ülkede bir servis merkezinin açılmasının planlandığını hesaba katmadığını öne süren gazete, halihazırda toplam maliyeti 1 trilyon doları aşan projenin maliyetinin daha da artacağı vurgusunu yaptı.

BİRİNCİ EMPERYALİST SAVAŞ ÖNCESİNE GÖNDERME

Makalede esas dikkat çekici nokta ise Osmanlı’nın Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı öncesinde yaşadıklarıyla yapılan benzetme oldu.

Osmanlı'nın savaşa giren emperyalist ittifaklar arasında yaptığı tercih açısından sembolik anlamı büyük bir olayı hatırlatan gazete tarihsel göndermeyi şu sözlerle ifade etti: “Tüm bu olanlar üzerinden yüzyıl geçmesine rağmen Türklere geçmişte varılan ancak uygulanmayan büyük başka bir anlaşmayı hatırlatıyor. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce İngiltere, Türkiye’nin siparişi doğrultusunda inşa edilen iki zırhlı savaş gemisini teslim etmeyip kendi filosuna almıştı. Ankara ödemeyi yapmasına ve gemilerden biri için Türk mürettebatın İngiltere’ye gitmesine rağmen teslimat gerçekleştirilmemişti".

FATİH YAŞLI: SPUTNİK RUS DEVLET AKLI'NIN PENCERESİNDEN YAYIN YAPIYOR

Sıcak aylar olarak nitelediği son dönemde Türkiye - Rusya - ABD üçgenindeki gelişmeleri yakından takip eden akademisyen Fatih Yaşlı İzvestia'nın bu yorumunu soL'a değerlendirirken şunları söyledi:

Sputnik Türkiye’nin İzvestia’da yayımlanan makaleyi özet bir çeviriyle yayımlayarak gündeme taşıması tesadüf değil. Sputnik, bilindiği üzere, "Rus devlet aklı"nın perspektifinden yayın yapan bir yayın organı. Sputnik Türkiye de Rusya'nın Türkiye politikasının bir parçası olarak yayın yapıyor ve özellikle Türkiye kamuoyunu Rusya'yla yakınlaşmanın Türkiye'nin ve Türkiye halkının faydasına olduğuna ikna etmeye çalışıyor.

Bu faaliyetin S-400'lerin Türkiye'ye geliş sürecinde hızlandığını, haberlerin dilinin, veriliş biçiminin, hangi haberlerin öne çıkarılacağının buna göre belirlendiğini gözlemleyebiliyoruz.

F-35 PROGRAMINDAN ÇIKIŞIN SONUÇLARI

Aktarılan makale de benzer bir faaliyetin ürünü diyebiliriz. Bir yandan Türkiye'nin F-35 programı içerisindeki konumunun ne kadar önemli olduğu, ABD'nin bu önemi yeterince gözetmediği, bu nedenle de programın gecikeceği ve maliyetinin artacağı vurgulanıyor, öte yandan programdan çıkarılmanın esas ekonomik zararı Türkiye'ye vereceği çok net bir şekilde ortaya konuluyor. F-35 parçalarını üreten şirketler bu süreçte ciddi zarar görecekler, bunun da ekonomi üzerinde 9 milyarlık bir zarar yaratacağı tahmin ediliyor.

Makalenin vurucu yeri ise 1914 göndermesi. İngiltere'nin benzer bir şeyi 1914'de Osmanlı'ya yaptığına dair hatırlatma "Batılılar size dün de ihanet ettiler, bugün de aynısını yapıyorlar" mesajını vermek ve Rusya' nın daha güvenilir bir müttefik olduğuna dair bir kamuoyu kanaati oluşturmak İçin yapılmış.

KAMP DEĞİŞTİRME YA DA EKSEN KAYMASI OLARAK GÖRÜLMEMELİ

Benzetme uygun görünse de sanırım gözden kaçırılmaması gereken nokta, Türkiye yönetici sınıfının NATO ittifakını ve ABD'yi Türkiye kapitalizmi açısından olmazsa olmaz görmesi ve mevcut iktidarın da böyle düşünüyor olması.

Bu nedenle F-35'ten çıkarılma da, S-400'lerin gelişi de "kamp değiştirme" ya da "eksen kayması" olarak görülmemeli.

JEO-POLİTİK Mİ EKONOMİ POLİTİK Mİ?

Çünkü Türkiye'nin sermaye düzeni emperyalizme göbekten bağımlı bir karakter taşıyor ve ekonomi-politik, olan biteni anlamak açısından jeo-politikten çok daha büyük ipuçları veriyor.

Öte yandan Rusya'nın bunun gayet farkında olduğunu ama özellikle bölgeye dair egemenlik mücadelesinde batı ittifakı karşında kazanımlar elde etmek adına Türkiye ile yakınlaşmaya önem verdiğini söyleyebiliriz. Bu ilişkinin sınırlarını görmek için ise İdlib'de olan bitenlere ve ABD ile yürütülen güvenli bölge pazarlıklarına Rusya'nın verdiği tepkiye bakabiliriz.