Beklenenin üzerindeki petrol fiyatları ne ifade ediyor?

ABD’nin İran anlaşmasından çekilmesi ve yeni yaptırımları masaya getirmesinin ardından hızla artan petrol fiyatlarının ekonomide nasıl değişimler yaratacağı merak ediliyor. Beklentinin üstünde seyreden fiyatların Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ülkelerde cari açık ve enflasyona sebep olması bekleniyor.

Haber Merkezi

 

ABD Başkanı Donald Trump’ın İran ve P5+1 (ABD, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya) arasında 2015'te imzalanan nükleer anlaşmadan çekildiğini duyurmasının ardından İran’a yönelik olası yaptırımlar, petrol fiyatlarının artışını hızlandırdı.

ABD Enerji Bilgi İdaresi’nin (EIA), ABD’deki ham petrol stoklarının beklenenden daha düşük seviyeye indiği  duyurmasının ardından petrol fiyatlarının yükseldiği gözlendi. ABD’nin en büyük bankalarından Goldman Sachs da fiyatların beklentilerini aşabileceğini duyurmuştu. Bank of America Merrill Lynch ise yükselişin riskli olduğuna dikkat çekerek 2019’da varil başına fiyatın 100 dolara çıkabileceğini açıkladı. Dünya’nın en büyük rezervlerine sahip olan Venezuela ve İran’daki petrol üretiminin yaptırımlara bağlı olarak düşüsü küresel ölçekte arz-talep dengesini sıkılaştırması bekleniyor. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in yaptığı açıklamaya göre ise kısa vadede 70 doların üzerinde seyretmesi beklenen petrolün tekrar düşebileceğini, bunun sebebinin ise ABD’deki kaya gazı üretimi nedeniyle çoğu küresel petrol üreticisinin fiyatlarını 50-60 dolar bandına ayarlamış olması öne sürüldü. OPEC ülkelerinin yıllık üretimlerini düşürmeye çalıştığı da göz önünde bulundurulursa ABD dışında kimsenin hoşnut olmadığı fiyat artışı uzun ömürlü görünmüyor.

Genelde en üst kapasitesine yakın üretimler gerçekleştiren Suudi Arabistan, ABD gibi büyük rezervlere sahip ülkelerden çok arz-talep dengesini sıkıştıran yaptırımların uygulandığı ülkeler oluyor. 2008 krizinin petrol fiyatlarında yaratığı ani düşüş dışında son on yıldır fiyatlardaki değişimin İran’ın ham petrol üretimiyle çoğunlukla paralel seyrettiğini görebiliriz.

2012 yılındaki benzer bir kriz döneminde yaptırımlara karşı muafiyet tanınmasını isteyen ülkelerin taleplerin fiyatların dengelenmesinde etkili olmuştu. Daha öncesinde Türkiye, Çin, Hindistan, Malezya, Güney Kore, Singapur gibi ülkelerin dahil olduğu muafiyetin İran’ın mevcut anlaşmalarının da bulunduğu Çin, Güney Kore gibi ülkelerle birlikte yaptırımların etkisini hafifletmesi bekleniyor. 

Hızla yükselen petrol fiyatlarının akıbeti enerji piyasaları için belirsizliğini sürdürürken enerjide büyük ölçüde dışa bağımlı olan Türkiye için İran ile ticari ilişkiler oldukça kritik.Dolaylı olarak cari açık ve enflasyonu da etkileyen petrol fiyatlarındaki artışın, krizin kaynağı ABD için aynı etkiyi yarattığı görülemiyor. Dış açığının önemli bir kısmını petrol ihracatının piyasalara etkisi ile finanse eden ABD’nin buradan tek karlı çıkan taraf olduğunu söylemek ise yanlış olmaz. Başta Avrupa Birliği olmak üzere Rusya ve Çin de olası yaptırımların dünya ekonomisine olumsuz yansıyacağını vurgulamıştı.

İran’a gelecek yaptırımları değerlendiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan "Bu Türkiye olarak bizi de etkileyecek… ABD'nin bazı kazanımları olabilir.. Petrol fiyatlarının yükselmesi söz konusu olabilir… Ama yoksulluk içerisindeki pek çok ülke çok daha sert ve ağır bir şekilde etkilenecektir" ifadelerini kullanırken; Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek, petrol ihraç eden ülkelerle daha fazla iş yapmanın iyi olacağını söylemişti. ABD’nin bölge politikasına paralel olarak dalgalanan Türkiye-İran ticari ilişkilerinin ise geleceği iyi görünmüyor. İran’a uygulanan 2012 yılındaki yaptırımın ardından neredeyse yarı yarıya azalan petrol ithalatı günlük 100 bin varile düşmüştü. Bu dönemdeki yaptırımları delmekle suçlanan Sarraf ve Zencani gibi isimler ise ticari ilişkilerin görünmeyen yüzü olmakla beraber milyarca dolarlık bir para akışı sağlamaktaydılar. 2008 yılında Koç grubuna satılan Tüpraş’ın pahalılığa rahmen petrol ithalatının büyük bir kısmını İran’dan yaptığı biliniyor. Gelecek yıl açılması beklenen yine 2008’de Azerbaycan petrol devi SOCAR’a satılan Petkim bünyesindeki Star rafinerinin ise talebi arttıracağı bekleniyor. Türkiye’nin en büyük işletmelerinden olan Tüpraş ve Petkim’in bu ithalatı nereden karşılayacakları belirsiz. 

Suudi Arabistan, dün yaptığı açıklamada ABD’nin İran anlaşmasından çekilmesinin ardından ham petrol piyasasını takip etmeyi sürdürdüğünü açıklamıştı. Riyad'ın petrol üretimindeki muhtemel boşluğu Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte gidermesi bekleniyor.