Türkiye Cumhuriyeti'nde iktidar kimde?

ABD patentli Kürt açılımına kalkışan AKP hükümetinin başı Tayyip Erdoğan'dan suçüstü yakalanan zanlı tepkisi: "ABD planı olduğunu ispat edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar!"

Başbakan Erdoğan, Kürt açılımının zamanlaması ve Kuzey Irak bağı ile ABD'nin perde arkasındaki rolü gündemde giderek artan miktarda yer almaya başlayınca, açılımın muhaliflerinden düzen içi kanatta yer alan MHP'yi hedef alır görünüp Türkiye'deki ABD karşıtlığına sataşarak düze çıkmaya çalıştı. Açılımın bir ABD planı olduğuna ilişkin görüşlerini dillendirenlere tahammül edemediği gözlenen Erdoğan'ın, dün yaptığı bir açıklamadaki "bunu ispat edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar" ifadesiyle, alışıldık kabadayılığına yeniden büründüğü de görüldü.

Erdoğan'ın attığı kılıç, Kürt açılımını alıştıra alıştıra ve Yeni Osmanlı hayalleri kurdura kurdura ABD çıkarlarına bağlamaya çalışan Cengiz Çandar benzeri liberallerin ve gerici kalemlerin, açılıma eklemlenmesi durumunda varlık nedeninden mahrum kalacağı korkusuna kapılmış MHP'nin aksine, ABD emperyalizminin kanlı gerçekliğine ve demokrasi ve özgürlük getiremeyeceğine işaret edenleri hedefliyordu.

Ama kılıç, açılımın gerçekten de ABD planı olduğuna ilişkin işaretlerin artması karşısında bunun tersini iddia edebileceği ikna edici hiç bir kanıta sahip olmayan AKP'nin üzerinde salınıyor.

Çakma kanıtlar: Davos, İKÖ, AB, BMGK, "arabuluculuk"!
Açılımın ABD planı olduğu görüşünü AKP'ye iftira ve hakaret olarak niteleyen Erdoğan, AKP iktidarının bir "Türkiye Cumhuriyeti" iktidarı olduğunu söyleyerek ve "AKP iktidarındaki" bir Türkiye Cumhuriyeti'nin de gündemi belirlenen bir ülke değil, gündem belirleyen bir ülke olduğu iddiasında bulunarak şöyle konuştu:

"Bu iktidar herhangi bir ülkenin temsilcisi değildir. Uluslararası toplantılarda nasıl bir tavır ortaya koyduğumuzu uluslararası camia çok iyi bilir. Türkiye Cumhuriyeti şu anda dünyada ağırlığı olan bir ülke haline gelmiştir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin geçici üyesidir. Türkiye şu anda İKÖ'nün ikinci dönem genel sekreterliğini almıştır. AB müzakere sürecini başlatmıştır. Tüm çevredeki ülkelerle ilgili arabuluculuk çalışmalarında etkin rol oynamıştır. Beyefendiler acaba iktidar oldukları zaman hangi uluslararası kuruluşun içerisine Türkiye'yi sokabildiler?"

Onlar da ABD'nin evladıydı, bize gelince mi göze battı!
MHP'nin, Abdullah Öcalan'ın ABD tarafından yakalanıp Türkiye'ye teslim edildiği zaman Öcalan'ın idamı ile ilgili kararı sümen altında bekleten iktidarın bir bileşeni olduğunu söyleyen Tayyip Erdoğan, "onların iktidarı döneminde yine AB müktesebatına göre idam cezası kaldırılmıştı. Şimdi kalkıp da bu tür şeyleri konuşmalarını anlamak mümkün değil. Bir kağıt almış dolaşıyorlar: 'Amerika'nın bir projesidir bu...' Bunu ispat ederlerse her şeye varım. Ama ispat edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar" dedi.

"Terör sorunu" hortladı!
Açılımın perde arkasına ilişkin soru işaretlerinin artması karşısında konuyu yeniden "terör sorunu" şeklinde adlandırdığı görülen Erdoğan'ın, projenin "Kürt açılımı"ndan "Demokratik açılım"a evrildiği önbalayını yarıda keserek "Kürt"ten de "demokrasi"den de geri basması dikkat çekti.

Erdoğan, "siyasi iktidar olarak her tür sorunun üzerine gitmek durumundasınız. Bu olayı bir terör sorunu olarak ele almayı önemsiyorum. Terör sorununu yok edebilmenin gayreti ve çalışmasıdır bu. Tüm bunlarla beraber ülkemizdeki tüm etnik unsurların birbiriyle dayanışmasını sağlamaya yönelik bir adımdır" diye konuştu.

(soL-Haber Merkezi)