Son eylemlerin arka planı

PKK ve DTP cephesinde son derece olumlu karşılanan Kürt açılımı şimdilerde "PKK'nin tasfiyesi" olarak değerlendiriliyor.

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 17 Kasım'da yeni cezaevine naklinin ardından tecrit koşullarının ağırlaştığına yönelik açıklamasının ardından protesto eylemleri düzenlenmeye başlandı. Gösterilerin arka planında AKP'nin Kürt açılımının PKK'nin tasfiyesi anlamına geldiği, asıl amacın Kuzey Irak yönetimiyle Kürtleri kontrol etmek olduğu dillendirilmesi ve hükümetin sıkıştırılması planları var.

'Demokrat AKP' 'tiyatrocu AKP' oldu
Öcalan'ın açılımın ardından ve Kasım ayında yaptığı açıklamalar arasında büyük farklılıklar bulunuyor. Ağustos ayında Öcalan AKP'ye sunmak için bir yol haritası hazırlarken bin yandan da sürecin Mustafa Kemal'in Cumhuriyet'i kurması kadar önemli olduğunu, Cumhuriyetin tasfiye edilmediğini ancak demokratikleştirileceğini söylemişti. Öcalan açılımı kastederek "Geç oldu ama iyi olacak. 1920’lerde başlanan işi şimdi tamamlayacağız” demişti.

17 Kasım'da nakledildiği yeni hücresindeki koşulların ağırlaştırıldığını söyleyen Öcalan AKP'nin Kürt açılımında samimi olmadığını, ABD'nin planını uygulamaya koyulduğunu ve Güney'deki Kürt Devleti ile bütün Kürtleri kontrol altında tutma gibi bir ajandaya sahip olduğunu belirtti. Öcalan "Sorun varlık, özgürlük ve öz savunma sorunudur. Biz varlığımızı ve özgürlüğümüzü koruma yönünde çaba sarf ediyoruz, edeceğiz diyebilmeliler. FBI Başkanı Türkiye'ye geldi. Dikkat edilmelidir, o gittikten sonra ardından İsrail Ticaret ve Çalışma Bakanı geldi. Şimdi de Erdoğan ABD'ye Obama'yla görüşmeye gidecek Aralık ayında. Bunların, bu gidiş gelişlerin hepsi birbirleriyle bağlantılıdır. Bir planın devreye sokulması niteliğindedir” demişti.

Öcalan'ın ardından benzer açıklamalar PKK'nin üst düzey yöneticileri Duran Kalkan ile Murat Karayılan ve DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk ile Emine Ayna tarafından da yapıldı. DTP Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Emine Ayna, Kürt sorununun çözümü için PKK'nin ve İmralı'nın dikkate alınması gerektiğini söylerken hükümetin Kuzey Irak bölgesel yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile PKK'yi tasfiye etmeye çalıştığını vurguladılar. Ahmet Türk İzmir'de DTP konvoyuna yönelik saldırının ardından şöyle diyordu: "Uzun vadeli bir plan genel bir konsept aşama aşama hayata geçiriliyor. Bu konseptin amacı, Kürt sorununu çözmek değil tam tersine onun dinamiklerini uluslararası alanın desteğini de alarak tümden tasfiye etmektir. Biz bu oyunun farkındayız." 7 Aralık'ta ABD Devlet Başkanı Barack Obama ile görüşecek olan Başbakan Tayyip Erdoğan'a Ahmet Türk şöyle seslenmişti: "Dış güçlerle tasfiye planı geliştireceğine, iç dinamiklerle çözümü geliştir."

PKK ve DTP'den yapılan olumlu açıklamaların yerini sert eleştirilere bıraktığı süreçte iki önemli gelişme olmuştu. Birincisi Erdoğan, Mahmur ve Kandil'den gelen PKK'li grupların karşılanma törenleri nedeniyle sert çıkmış ve "sil baştan alacağız" diyerek PKK'yi tamamıyla sürecin dışına iteceklerini duyurmuştu. Erdoğan katıldığı bir televizyon programında Öcalan ile asla müzakere etmeyeceklerini konuyu sil baştan ele alacaklarını ve yapacağı ABD ziyaretinde terör sorununu ortadan kaldırmayı müzakere edeceklerini söylemişti. Erdoğan'ın açıklamaları kadar Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Kuzey Irak ziyareti DTP ve PKK cephesinde tepki çekti zira Davutoğlu temaslarında Bölgesel Yönetimin Başkanı Mesud Barzani'den tasfiye için ortak çaba gösterilmesi ricasında bulundu. Davutoğlu'nun ardından PKK üst düzey yöneticilerinden Duran Kalkan Fırat Haber Ajansı'na açıklamalarda bulunarak, Kürt yönetiminin AKP'nin planına ortak olmamasını istedi.

PKK: Ne AKP ile ne AKP'siz
Ancak PKK ve DTP cephesinden gelen açıklamaların önemli bir noktası AKP ile pazarlık gözetiyor oluşu. Hemen hemen bütün açıklamalarda açılımın devlet tarafından istendiği ve AKP'nin bu planları hayata geçirdiği söylendi. Öcalan, Kasım ayı boyunca yaptığı açıklamalarda PKK'nin tasfiyesini içeren planın 2007 yılında dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ve Erdoğan arasındaki ünlü Dolmabahçe görüşmesinde kararlaştırıldığını söyledi. Fırat Haber Ajansı'na konuşan Duran Kalkan'a göre devlet yönetimi ve ordunun AKP’ye Kürt özgürlük hareketini tasfiye etme görevi vermişti. Ve dahası, devlet bu görevi bittikten sonra AKP'yi tasfiye edecekti. Aynı açıklama Öcalan tarafından da yapıldı. Hüsamettin Cindoruk'un yeni parti girişimini örnek veren Öcalan AKP'ye "tasfiye edilebilirsiniz" dedi ve daha da ilginci AKP'nin sonunu yıllardır Kürt sorununda cesur bir tavrı olduğunu iddia ettiği eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal gibi olacağını savundu. Şu sıralar PKK yönetimi AKP'nin Kürt sorunundaki "yeni" tutumunu devletin baskısına ve yönlendirmesine bağlayarak PKK'nin dikkate alınması gerektiğini vurguluyorlar. Böylelikle AKP'nin Kürt açılımı cepheden reddedilmiyor ve PKK için müzakere konusu haline geliyor.

Birçok ilde Öcalan'ın tecrit koşullarını kitlesel protestoların bu açıklamaların hemen ardından gelmesi, PKK'nin AKP'ye yönelik yeni bir sıkıştırma harekatı olarak değerlendirilmesine neden oluyor.
(soL - Haber Merkezi)