Basındaki Ergenekon saflaşması

Belki de ilk kez oyunun bu kadar merkezine oturmuştu gazeteciler.

soL (HABER MERKEZİ) Ergenekon soruşturması, basını da gerdi. Bu son derece doğaldı, çünkü soruşturma yargıdan çok basın aracılığıyla yürütülüyordu. Ayrıca İlhan Selçuk, Mustafa Balbay gibi önemli gazeteciler, öncesinde Güler Kömürcü gözaltına alınanlar arasındaydı. Ancak hesaplaşma onlarla sınırlı değildi!

Ergenekon militanları
Alper Görmüş
Kapatılan Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni, bugünkü Taraf ve Aktüel yazarı Alper Görmüş, Ergenekon efsanesini günışığıyla buluşturan "darbe günlüklerini" mesleği gereği ortalığa saçan isimdi. Görmüş 1 Temmuz sabahı başlayan ikinci Ergenekon tutuklamalarından sonra "fırsat verilsin, günlüklerin Örnek'in bilgisayarından çıktığını ispatlayayım" dedi. Yargılandığı mahkemede Görmüş'ün ifşa ettiği günlüğün Özden Örnek'in bilgisayarından çıktığı tescil edilmişti ancak bu da henüz resmiyet kazanmadı.

Vakit Gazetesi
Ankara temsilcisi Serdar Arseven 25 Mart tarihli köşesinde "Ergenekon'u çözmeden Sivas'ı çözemezsiniz" başlıklı bir yazı yazdı. Sivas katliamının da bugünkü uzantısı Ergenekon olan "çete"nin işi olduğunu, "çete"nin baş aktörlerinden birinin de Aziz Nesin olduğunu söyleyen Arseven, ilerici yazardan "Aziz Nesin dalga..." diye söz ediyor. AKP'den milletvekili aday adayı olan ama nedense tercih edilmeyen, Vakit'teki köşesinden kir akıtmaya devam etmesi uygun görülen Arseven, dün Sivas'ın, bugün de Maraş ve Çorum katliamlarının Ergenekon ile ilişkisini "faş" etti.

"İlhan Selçuk'un Ergenekon ile ilgili çok şey bildiği için, sorgu sırasında kendisine bazı soruların sorulmaması için böyle bir tehdit yaptığı da iddialar arasında. Ancak, Ergenekon'un perde arkasındaki karar vericilerinin Selçuk'un yaşının ilerlemesi ve konuşması ihtimalini de göz önünde bulundurarak, kendisini ortadan kaldırabileceği de kulislerde konuşulan iddialardan biri. İddiaya göre, Ergenekon'un merkezindeki karar vericiler, Selçuk'a suikast düzenleyerek, hem konuşmamasını sağlayacak, hem de 'Dinciler Selçuk'u öldürdü' propagandasıyla yeni bir gerilim çıkarmaya çalışacak." (1 Nisan)

ABD bağlantısına işaret eden bir Ergenekon militanı
Ergenekon soruşturmasını AKP'nin kapatılma davasının rövanşı niteliğinde gören ekipte Yenişafak Gazetesi yazarı Fehmi Koru başı çekiyor. "Öğretici" yazılarında Koru, Ergenekon'un Avrupa'daki gladio örgütlenmesinin uzantısı olduğunu ve bugüne kadar süregeldiğini söylüyor. AKP'nin kapatma davasına ve Ergenekon meselesine sonlara doğru sesini çıkaran ABD, Koru'yu üzmüş görünüyor.

Koru neler diyor "O zaman ABD suçludur ve bu durumdan az yarayla kurtulup düze çıkılmalıdır. Yakını eliyle darbe kışkırtıcılığı yapılan Dışişleri Bakanlığı mensubu bugünkü konumunda kaldığı sürece, Ankara'da hiç kimsenin Amerika'nın samimi olarak kapatmaya karşı çıktığına inanması beklenmemeli. Nitekim değişik zeminlerde Washington'a bu mesajın verildiği kulağımıza geliyor." (26 Haziran)

"Bugün karşımıza heyüla gibi dikilen yeraltı örgütlenmesinin 1950'li yıllarda ülkemizde de NATO çerçevesinde CIA tarafından kurulmuş 'Gladio' ile irtibatı elbette var. Hemen bütün NATO ülkelerinde tasfiye edildiği halde bizde varlığını sürdürmüş bir örgüt bu. Varlığını sürdürmesinin sebebi, 1980 darbecilerinin, Soğuk Savaş yıllarında komünizmle mücadele etmesi için kurulmuş yapı ve elemanlarından önce ASALA, sonra da PKK terörüne karşı yararlanma kararıdır..." (11 Temmuz)

"Ulusalcılık ile darbecilik arasında yakınlık varsa, bugüne kadarki bütün darbelerde ABD parmağı bulunduğuna göre, dışarıdan bakana ters gelse bile, Amerika da bu tablonun fazla uzağında değildir zaten..." (11 Temmuz)

Koru son yazısında, solun liberalleri ve darbe karşıtlarına da "her zor durumdan az yaralı, hafif sıyrıkla kurtulmanın bir yolu mutlaka vardır bugüne kadar alıştıkları formüllerin artık geçersiz olduğunu görmeleri şartıyla bu insanlar da varlıklarını belki sürdürebilir... Yeni döneme uygun yeni formüller üretebilirlerse..." sözleriyle seslendi. (12 Temmuz)

Nereden geliyor değirmenin suyu?
Gizemli kaynaklardan aldığı bilgi ve belgeleri itinayla sunan Star Gazetesi yazarı Şamil Tayyar, 2 Temmuz tarihli yazısında "Bu yönüyle baktığımızda Ergenekon soruşturması tümüyle tesadüfe dayalı bir sürecin planlanmamış sonucudur. Aksi halde, böylesine derin ve merkezi yapılanmayla ilgili operasyon Ümraniye çöplüğünden başlatılmazdı" diyordu. Tayyar'a göre AKP intikam için Yüksek Askeri Şura kozunu elinde tutuyor.

"AKP bir 'hesaplaşma' anlayışı içinde hareket etse, yöntem böyle olmaz. AKP'nin 'intikam' duygusuyla hareket ettiği söyleniyorsa, yine çözüm Ergenekon'a çıkmaz. Maksat intikam yemeğiyse, siyasi iktidarın elinde 'şura' gibi daha güçlü enstrümanlar var" (2 Temmuz)

Enstrümanlar iş başında
"Son olarak iki emekli orgeneralin Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınması karşısında TSK yönetiminin izlediği tutumu, sepetin tümünü korumak adına çürük elmaların ayıklanmasına vize olarak değerlendirebiliriz. Çünkü böyle bir operasyon, soruşturmayı yürüten savcıları aşan bir devlet mutabakatıyla mümkün olabilir." (Şamil Tayyar, 4 Temmuz)

Tayyar, iddianamenin açıklanacağı güne yaklaşırken yazılarını hep, "şu iddianame bir çıksın da ona göre konuşalım" sözüyle bitiriyor.

Darbe eşittir devrim
Yenişafak gazetesi'nden Star'a transfer olan Ahmet Kekeç, tutuklamaların ardından, "iyi ki alındılar" tavrı takınan isimlerden biriydi. Kekeç, "bana kalırsa, 'meşru hükümeti' devirmeye yeltenmek de suç. Hem de en büyük suç. İlle de 'Ergenekon bağlantısı' aramak gerekmiyor yani" dedi. (2 Temmuz)

Kekeç'e göre darbe başarılı olsaydı, ülkeyi bekleyen gelecek, ABD'nin güneyindeki küçük adanın bir benzeri olacaktı.

"Darbe başarılı olsaydı... Belki de milli bayramlarımıza bir yenisini eklerdik. 'Demokrasiden ve AB Boyunduruğundan Kurtulma Bayramı.' (7 Temmuz)

"Hilmi Özkök taş koymamış olsaydı, muhtemelen içe kapanmacı, devletçi, antiemperyalist, dünyadan tecrit edilmiş, 'yoksul ama onurlu' bir üçüncü dünya ülkesine uyanacaktık her sabah." (Ahmet Kekeç, 11 Temmuz)

Liberal kanattan sesler
Ertuğrul Özkök
1 Temmuz sabahına, Hürriyet'in Kars'a giden treninde uyanan Özkök, ertesi günkü köşesinde Ergenekon'u görmezden gelmeyi yeğledi. TV programlarına "trenden canlı yayınla" katılan Özkök, "önce bir süreç işlemeye başlasın, sonra biz de sorularımızı soracağız, şüpheli birçok durum var" diyordu.

İlk izlenimlerini "Daha şimdiden çok sayıda insanın kafasında "Bir şeylerin rövanşı alınmaya çalışılıyor" duygusu yaratmıştır." (3 Temmuz) sözleriyle aktaran Özkök, indirgemeci siyasetini, "Ergenekon bir yargı sürecidir. Tıpkı Anayasa Mahkemesi'nde görülen kapatma davası gibi" sözleriyle açıkladı.

Devletin her kademesinde istediği gibi hareket ederek bilgi edinebilme yetisine sahip olan Özkök, 11 Temmuz günü, Hürriyet'te yayınlanan "Tolon'un ifadesi" haberinden bir kısmın çıkarıldığını itiraf etmek zorunda kaldı. "Tolon'un ifadesinde çok ilginç bir bölüm daha vardı. Ancak Hürriyet'in taşra baskılarında yer alan bu bölüm, şehir baskılarında çıkarıldı. Bu da benim hatamdan kaynaklandı. Çünkü akşam taşra baskısı gittikten sonra Ankara büromuzdan Saygı Öztürk'ün bir haberi geldi. Öztürk de, Tolon'un evinde el konulan belgelerin listesini ele geçirmişti. Gazetede yer olmadığı için, bazı haberleri atmak gerekiyordu. Yanlışlıkla Tolon'un ifadesindeki ilginç bir bölümü çıkarmışız." Adı geçen eksik ifade, emekli Org. Tolon'un, Akın Birdal'ı vuran şahısla aynı evde oldukları bölümü içeriyor.

Mehmet Barlas
"Önce şu parti kapatma travmalarını atlatmamız gerekiyor... Tek çıkış yolu, Türkiye'deki tüm siyasal aktörlerin ve bütün devlet kurumlarının AB üyelik hedefini yeniden hatırlayıp, ona sarılmasıdır. Bu hatırlama şu anda en fazla Anayasa Mahkemesi için gerekli." (1 Temmuz)

"Hukukun siyasete alet edilmesi, dinin siyasete alet edilmesi kadar tehlikelidir." (2 Temmuz)

"Çünkü kamplaşmanın egemen olduğu ortamlarda taraflar gerçeği değil, haklılığı arar. AK Parti'nin kapatılması istemli davaya da, Ergenekon Davası'na da böyle bakılıyor. Sanki bu iki dava birbirlerinin almaşığıymış gibi görülüyor." (7 Temmuz)

"Darbe karşıtı" demokrasi aşıkları
Ahmet Altan, Taraf aracılığıyla bir yandan TSK'yı eleştiriyormuş gibi görünen haberler yayınlıyor, diğer yandan darbeye kucak açıyor. Murat Belge, Önder Aytaç ve Yasemin Çongar, günlük yazılarıyla bunu destekliyor.

"Ben ordunun PKK'ya karşı yaptıklarına gözlerimi kaparım" (Önder Aytaç Ergenekon"da tutuklanan emekli paşaların durumunun tartışıldığı programda)

"PKK'ya karşı yapılan mücadele"de kullanılan tüm yöntemler "olağan ve meşru." (Önder Aytaç, aynı TV programında)

"Kenan Evren'e kurban olurum" (Önder Aytaç, Taraf temsilcisi sıfatıyla, Ceviz Kabuğu programında)

Murat Belge de THKP-C davasından uzun süre yattığını söyleyerek şöyle konuşuyor: "Biz uzun süre yattık. Cunta dönemiydi. Kimse iddianamenin hazırlanmamasını dert etmedi. Şimdi ne oluyor?"

Yasemin Çongar
Yargı darbesi temmuz sonunda tamamlanabilir (20 Haziran)

"Apoletli Raskolnikovlar ve destekçileri için kötü bir gündü... Çünkü ilk kez, darbeci generallere uzandı yargının eli." (2 Temmuz)

"Ergenekon çetesi, üç maceraperest savcının uydurması değil çeteye karşı yürütülen operasyon da esasen AKP'nin marifeti değil. Bu operasyonun bu noktaya kadar gelmesi, arkalarında sınırlı bir siyasi irade desteği olmasına rağmen inatla, cesaretle ve dürüstçe çalışan bir grup yargı ve emniyet mensubu sayesinde oldu. Bilin ki, Ergenekon operasyonu bunun için bir fırsat sunuyor bize. Bilin ki, bu devletin içinde aynı özlemi paylaşan iyi adamlar var. Bilin ki, ordunun üst kademesinde de var böyleleri." (11 Temmuz)

Ahmet Altan
"Darbeciler, Türkiye'yi yörüngesinden saptıracak kadar "korkunç" bir olay planlarken... Demokrasi yanlıları da derhal Ergenekon çetesinin dışarıda kalanlarını tutuklayacaktır. Devletin içindeki bu darbeci Kemalist güçlerle birlikte yaşanamayacağını, buna mutlaka hukuki bir çözüm bulunması gerektiğini sanırım herkes anladı." (17 Mart)

"Biz hataları açıklıyoruz, Genelkurmay bizi yalanlıyor, ardından biz Genelkurmay'ı yalanlıyoruz ve mesele Taraf gazetesi ile Genelkurmay arasında bir tartışmaya dönüşüyor" (1 Temmuz)

"Askeri savcının ifşa edilmemiş belgeleri de istemesi üzerine, Dağlıca belgelerini teslim edeceğimizi söyledik, sözümüzden dönmeyiz. Ama savcının işi"ifşa edilmemiş belgeleri de, diger belgeleri de istiyorum" diye uzatması halinde biz ona 12. maddeyi gösteririz." (5 Temmuz)

"Ergenekon çetesinin galip gelmesi, böyle bir darbenin gerçekleşmesi bu ülkedeki solcuların, Kürtlerin, dindarların, liberallerin ağır acılar çekmesi demek......Kürtlüğün, dindarlığın, solculuğun yeni bir sentezini, dünyaya örnek olacak biçimde bu ülke yaratacak" (12 Temmuz)

"(Ergenekon baskınları) Bütün bunlar Erdoğan'la Başbuğ görüştü ya da AKP gücünü göstermek istedi diye olmayacak. Türkiye temelinden değiştiği için olacak ve bu hayırlı bir değişim" ( 12 Temmuz)

Hasan Cemal
Hasan Cemal ve benzeri liberaller ise, AKP aracılığıyla ülkemizde yıllardır yaşanan emperyalist darbede, "bizim de tuzumuz bulunsun" havasındaydılar.

"2002 yılı sonundan beri Türkiye darbesel bir süreç yaşıyor. AKP hakkında açılmış olan kapatma davası da zincirin bir halkasıdır. Dileriz, AKP kapatılmaz. Hesaplar, seçimle görülür. Bu arada inşallah çetelerden, darbecilerden demokrasi ve hukuk adına gereken hesap sorulur." (10 Temmuz)

Sağduyu sahipleri...
Umur Talu
"'İlhan Ağbi sabahın köründe götürüldüğünde, ama ertesi gece bırakıldığında "karşı-devrim" ise 37 yıl önce götürülüp generalin köşkünde günlerce işkenceden geçirildiğinde veya 28 yıl önce kışlaya alındığında neydi? Belki de 12 Mart askeri müdahalesi en karşı-devrimdi. Belki de 12 Eylül askeri darbesi daha da karşı-devrimdi. Belki o yüzden önce "devrimciyim" diyeni ezmeyi vazife bildiler. O zaman zaten epey "karşı-devrim"i olmuş ülkede, kimin devrimci, kimin darbeci, kimin karşı-devrimci, kimin "sabaha karşı-devrimci" olduğu karışmasın da ne olsun!" (24 Mart)
"Bu, içinden hukuk da geçen adım adım bir iç savaş. Kabaca "iktidar ve müttefikleri" ile "cumhuriyetçi, ulusalcılar" arasında." (2 Temmuz)

Melih Aşık
"Kapatma davası bir an önce bitsin' talebinde bulunurken, Ergenekon soruşturması sonucu hapishanede yatanlarla ilgili hiç "acele edilsin" talebi yoktur. Kapatma davasının muhatapları hapis falan olmadıkları halde mağduru oynarken Ergenekoncular yargılanmadan mahkûm oldukları halde mağdur sayılmıyor. Adalet tarihinde yer bulacak bir süreçten geçiliyor." (27 Haziran)

Fikret Bila
"Tablo, sert bir "hesaplaşma", her şeyi altüst edecek bir "kırılma" süreci yaşadığımızı düşündürüyor." (2 Temmuz)

Ergenekon karşıtları tepkili
Cumhuriyet Gazetesi ve Aydınlık Dergisi, Ergenekon soruşturmasına sert tepki gösterdiler.

Hikmet Çetinkaya
"Ergenekon ile ilgili önceden planlanmış operasyon. Mustafa Balbay Ankara temsilcisi haftada 6 gün yazı yazıyor. Daha önce de İlhan Selçuk gözaltına alınmıştı ve gözaltına alınanlarla hiç bir tanışıklığı olmadığı ortaya çıkmıştı"

Ali Sirmen
1 yıldır iddianamesi bile hazırlanamayan Ergenekon Soruşturması'nın laik cumhuriyeti savunan herkes için tehdit olduğunu söyledi.

Cüneyt Arcayürek
Aramalarda polisin hiçbir şey bulmadığını ve bulamayacağını söyleyerek, "Bunlar klasik hikayeler" dedi.

Şükran Soner
Gözaltıların devrim karşıtı güçler tarafından yapıldığını iddia etti. Sürecin büyük bir medya savaşını başlattığını öyleyen Soner, "Cumhuriyet gazetesinde halen arama yapılıyor, Türkiye'de hukuk ve demokrasi katledilmektedir"

Aydınlık
"Ergenekon belgelerini Fethullahçılar yazdı" başlığıyla çıkan haberde Ergenekon soruşturmasının dayandığı bir belgenin varlığından söz edilerek, bu belgenin Fethullah Gülen'e bağlı kişilerce hazırlandığı savunuldu. Dergide "Bu noktada kara propagandanın yararlarını görmezden gelemeyiz. Ancak Ergenekon kara propagandanın sağlayacağı yararlılıkta doyum noktasına ulaşmıştır. Bundan sonrası ise negatiftir" ifadelerine yer verildi.