'Düzenle hesaplaşmayı sandığa taşıyacağız'

Bu Düzen Değişmeli Platformu'nun İstanbul 3. bölge seçim hazırlık toplantısında konuşan TKP Merkez Komite üyesi Mehmet Kuzulugil 'Düzenle hesaplaşmamızı sandığa taşıyacağız' dedi. Platformun İstanbul 3. bölge milletvekili adayı Atakan Boyoğlu ise 'Bu ülkenin kötünün iyisine layık olduğunu düşünenler yanılıyorlar' diye konuştu.

soL - İstanbul

Türkiye Komünist Partisi’nin 24 Haziran seçimlerine parti olarak katılmasının hukuksuzca engellenmesinin ardından kurulan “Bu Düzen Değişmeli Platformu”nun İstanbul 3. bölge milletvekili adayı Atakan Boyoğlu’nun seçim çalışmalarıyla ilgili hazırlık toplantısı Bahçelievler Salon Güneş’te yapıldı.

Bu Düzen Değişmeli Platformu’nun “Böyle bir Türkiye ister misin” başlıklı seçim bildirgesinin okunmasının ardından Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite üyesi Mehmet Kuzulugil bir konuşma yaptı.

PLATFORM NE ANLAMA GELİYOR?

Kuzulugil platformun bağımsız adaylarının varlığıyla temsil edilen hattın ne olduğu sorusunun yanıtlanması gerektiğini belirterek şunları söyledi:

“Birincisi açık ki bu Türkiye Komünist Partisi’nin bir oldu-bittiyle, YSK’nin en haksızca adımı sonrasında seçime girememesinin ürünüdür. TKP 24 Haziran seçimlerinde bir parti olarak halkın karşısına çıkmak hakkından alıkonulmuştur.

İkincisi, TKP bir siyasi parti olarak 24 Haziran seçimlerine girseydi de yapacağı şey -bir ittifak oluşturmak, kendi siyasi programından ayrı, daha yumuşatılmış hedefler çerçevesinde daha geniş bir kesimle bir araya gelme anlamında değil ama- TKP örgütünün içinde olmayan ve belki hiç olmayacak olan, ama TKP’nin siyasi programının Türkiye siyasetinde alternatif olarak koyacağı şeyleri paylaşan ve bunların seçim için örgütlenmesinde ‘ben de varım’ diyen herkesi bir araya getirecek şekilde bir çalışma örgütlemekti. Ama seçim pusulasında TKP’nin, çark çekicin altına evet mührünü basma çağrısı yapardık. Bu engellendiğinde seçimlere dönük teknik olarak farklı bir yol seçmemiz gerekti.

Üçüncüsü, Bu Düzen Değişmeli adıyla bir araya gelen adaylar ve onlar için oy isteyecek olanların ve onlar için oy verecek olanların bugünün Türkiye’sine bakışta ve 2018 seçimlerine bakışta ortak paydaları var.”

SEÇİM YETERLİLİĞİ MÜCADELESİ

TKP’nin 30 Haziran tarihinde, 6 ay sonra yapılacak herhangi bir seçime parti olarak katılma yeterliliğine sahip olmak için ilçe ve il kongrelerini gerçekleştirdiğini söyleyen Kuzulugil, bir emrivaki ile partinin karşısına çıkartılan engele, yerel seçimlerde ya da 2019 Ocak'ından sonra olası herhangi bir seçimde takılmamak üzere gereklilikleri yerine getirdiklerini belirtti.

TKP’nin seçimlerle ilgili tavrının halkı alternatifsiz bırakmamak ve burjuva siyasetine karşı açık ve net bir alternatifi göstermek olduğunu belirten Kuzulugil, bu yüzden seçimlere katılma mücadelesi verdiklerini ifade etti.

Türkiye’de seçimlerin uzun yıllardır çok daha belirgin biçimde, ülkeyi yönetecek aygıtın içinin kimlerle doldurulacağından öte, rejimin yönetme kabiliyetinin bir parçası olduğunu vurgulayan Kuzulugil, 1990’lardan itibaren bütün kritik seçimlerde ülkeyi yönetemez hale gelmeye başlayan hükümetlerin bir meşruiyet tazelemesi, toplumda biriken bir basıncın alınması ve belki mevcut hükümetle yönetim biçimine dönük bir güven tazeleme ihtiyacıyla ortaya çıktığını ifade etti.

1991 ve 2007 seçimleri ile 2010 referandumunu örnek veren Mehmet Kuzulugil, bunların hepsinin, belirli şekillerde kendini dışavuran toplumsal basıncın bir çözüme bağlanmasıyla gerçekleştiğini dile getirdi.

‘DÜZENLE HESAPLAŞMAMIZI SANDIĞA TAŞIYORUZ’

Kuzulugil, “Bizim için seçimlerde temel parametre, sandığın, halkın düzene dönük tepkisini, düzenden kopuşunu sergilemesinin aracı olması. Bu, sandıktan çıkan oyda da, seçim döneminde yapılan çalışmada da, propagandada da böyle. Solcular, devrimciler, seçim döneminde halk politize olur, muhaliflerin dediklerini dinlerler diye seçimlere girerler. Hayır, bu kadar basit değil. Bizim propaganda yapmak için seçim dönemlerine ihtiyacımız olduğu ayrıca tartışmalı. Biz orada kendimizi gösterip bir fırsatı değerlendirmiyoruz, aynı zamanda düzenle hesaplaşmamızı oraya taşıyoruz” diye konuştu.

GÜVENCELER SERMAYEYE, KOALİSYONLAR SERMAYE İÇİN...

Dünyada ve Türkiye’de kapitalizme karşı 1960-70’li yıllardan çok daha fazla sistematik bir tepkinin olduğuna ancak bu tepkinin düzen dışına çıkmaması için geliştirilen mekanizmalara değinen Kuzulugil şunları kaydetti:

" 'İyi Parti, Saadet, CHP koalisyon kurarsa ne olur, bu işin bir matematiği var, AKP’yi indirmek için bu gerekiyor.' Bugün olan şey sadece AKP’den kurtulmanın matematiğinin oluşturulması değil, AKP’den kurtulurken bazı başka şeylerden kurtulamamızın garantilerinin alınması. Bugün düzen içinde, patronlar, gericilik, emperyalist merkezler içinde AKP’siz yola devam etmeye ikna edilmiş bütün odaklar için çok temel bir koşul var: Bu ülke yönetilmeye devam edecek mi? Bu ülkede grev yasaklayabilecek misiniz? Bu ülkede evine kapanmış meclis görüşmelerini seyredenler yine evinde oturmaya devam edecek mi? Üç aylık ücretini alamamış konfeksiyon işçisi ücretini almak için patronuna yalvarmaktan başka bir şey bulmamaya devam edecek mi? Verilen güvenceler sermayeye veriliyor. Oluşturulan koalisyonlar sermaye için oluşturuluyor.”

Türkiye’nin Erdoğanlı ya da Erdoğansız bir döneme hesaplaşarak mı gireceğinin yoksa “diktatörden kurtulduk, Allah tamamına erdirsin” mi denileceğinin önemli olduğunu vurgulayan Kuzulugil, “Bizim toplumsal dinamiklerin sandığa gömülmesine izin vermememiz lazım” dedi.

24 Haziran seçimlerinde düzenin adayları arasında bazı jestlerin ötesinde “solculuk yapan”ın bulunmadığına da işaret eden Kuzulugil “tıpış tıpış verecekler” mantığının devam ettiğini belirtti. Kuzulugil “Biz yolumuza devam edelim. Başka yol yoktur” dedi.

'AKP'DEN VE AKP DÜZENİNDEN KURTULMAK İSTEYENLERİN YERİ BURASIDIR'

Mehmet Kuzulugil'in ardından konuşan İstanbul 3. Bölge adayı Atakan Boyoğlu ise, AKP’nin ülkeyi 15 yılda benzersiz bir yıkıma uğrattığını, fabrikaları sattığını, eğitimi ve sağlığı paralı hale getirdiğini, işçilerin grev haklarını elinden aldığını hatırlattı.

Boyoğlu “İstiyorlar ki AKP’den bunalmış halk AKP’den pek de farkı olmayan, temsil ettiği değerlerle çelişmeyen bir başka yerde kümelensin, orayı kurtuluş kapısı olarak görsün. Bizim buna itirazımız var. AKP’den ve AKP düzeninden kurtulmak isteyen herkesin yeri burasıdır. Bunu anlatmalı, bunu örgütlemeliyiz” dedi.

“Bu ülkenin, bizlerin kötünün iyisine layık olduğunu düşünenler yanılıyorlar” diyen Boyoğlu “Bizi bizden başkası kurtaramaz. Biz çıkıp kendi geleceğimiz için mücadele etmezsek başaramayız” diye devam etti.

Bu Düzen Değişmeli Platformu’nun İstanbul 3. Bölge çalışmalarında Silivri-Çatalca hattındaki tüm fabrikalarda işçilerle buluşmayı hedeflediklerini belirten Boyoğlu şöyle konuştu:

“Her kapıyı çalmalıyız. Büyükçekmece laikliğin tek temsilcisi olduğumuzu bilmeli. Beylikdüzü, Esenyurt, Avcılar, Hadımköy, Kıraç’ta tüm emekçilerin kapıları çalınmalı. Bakırcılar’da, Mermerciler’de paydos zili çaldığında işçiler karşılarında bildirilerimizle, önlüklerimizle bizi görmeli. Adımızı Fatih Sanayi’deki çırak da bilmeli, İbrahim Ethem’deki kimyager de. Küçükçekmece’de rantçıların çarkına çomak sokmalıyız. İkitelli Siteler’de adımız dilden dile dolaşmalı, işçilerin umudu olmalıyız. Bakırköy Bahçelievler’de ofis-mağaza çalışanlarının hasret kaldığı güleryüz olmalıyız. Yoksulluğun başkenti Bağcılar’da adımızın yazılmadığı duvar kalmamalı.”