Mevsimlik ölenler

Burhan Özalp

Blog: Serbest Kürsü

“Tarım işçilerini taşıyan kamyonet kaza yaptı: 28 yaralı” başlığı ile çıkan bu haberi soL Haber Portalı'nda görmüşsünüzdür. Klasikleşen ve her sene neredeyse içeriği aynı olan bu haberi duyuyoruz, okuyoruz ve bir türlü çare bulunamıyor. Neden? Kapitalizmdeysek cevap basit, işçiysen, fakirsen, paran yoksa insan olarak değerin yok. Ölebilirsin sorun yok, çünkü sen bu işi kabul etmediğinde, nasıl olsa senin gibi ölecek olan milyonlarca işçi, fakir, parası olmayan çok, nasıl olsa kapitalizm senin gibisini hep üretiyor. O yüzden bu insanları traktör kasalarına tıkıştırmakta bir problem yok…

İşgücünün yaklaşık %25’inin istihdam edildiği tarım sektöründe, özellikle mevsimlik işçi olarak çalışan grup oldukça ağır koşullarda çalışmakta. Bu işçilerin sayısı konusunda güvenilir bir veri, ulusal düzeyde bulunmamakta. Tarım işlerinin özelliği gereği mevsimsel iklim koşulları, teknoloji kullanım düzeyi gibi unsurların yanı sıra ülkenin içinde bulunduğu ekonomik konjonktür hareketleri ve siyasi ortam da mevsimlik tarım işçilerinin sayılarında değişikliğe yol açabilmekte. Ulusal ölçekte bir veri olmamasına karşın yapılan bir çalışmada sadece Adana’ya gelen tarım işçisi sayısının 30 bini bulduğunu göstermektedir [1].

GÖÇ EDENLER DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU'NUN YOKSULLARI
Bir insan neden mevsimlik tarım işçisi oluyor peki? Neden mevsimden mevsime ülkenin bir köşesinden bir köşesine taşınıp duruyorlar, göç ediyorlar?

Tarım işçiliği için yapılan göçlerde kırsal kesimde ya topraksız olma ya da tarımdan geçimini sağlayamama faktörleri etkili. Kırsal alanda; özellikle Doğu ve Güneydoğu’da, tek elde toplanan toprak mülkiyetleri, miras hukuku ile sahip olunan tarım arazilerinin küçülmesi, iklim koşulları ve coğrafi koşullar sebebiyle toprak işleme maliyetlerinin yüksekliği ve bu toprakların verimsizliği durumları söz konusu. Bunun sonucu olarak, tarımsal faaliyet ile uğraşan birçok aile, geçimini sağlayabilmek amacıyla daha fazla tarımsal iş olanağı bulunan yörelere, esas yaşam alanlarına tekrar dönmek üzere, tarım işçisi olarak gitme durumunda kalmıştır. Bu işçiler eğer geride bırakma imkânları yok ise tüm aile fertleri ile beraber mevsimlik işçilik yapacakları ve geçici olarak ikamet edecekleri şehirlere gitmekteler.

Özellikle fındık, pamuk, çay, tütün, üzüm, havuç ve şekerpancarı tarımının yoğun olarak yapıldığı Çukurova, Karadeniz, Ege ve İç Anadolu Bölgelerine; bu bitkilerin çapa, sulama ve hasat zamanında Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Orta Anadolu Bölgelerinden yüz binlerce gezici ve/veya geçici tarım işçisi aileleri ile birlikte gelmekte.

Resim 1: Mevsimlik Tarım İşçiliği İçin Göç

Adana, Mersin Osmaniye ve Hatay illerini kapsayan ve tarımsal üretimin yoğun olduğu Çukurova Bölgesi, mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olarak yapıldığı önemli bölgelerden biri. Özellikle patates, soğan,  narenciye, örtü altı sebze yetiştiriciliği ve karpuz gibi birçok ürünün üretim ve hasat dönemlerinde yoğun olarak mevsimlik tarım işçisi çalıştırılmakta.

Resim 2: Çukurova’ya Mevsimlik Tarım İşçiliği Göçü

YASAYLA ÇÖZÜLEMEZ
Türkiye’de mevsimlik tarım işçilerin sorunlarının çözülmesine yönelik 2010 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından; Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatlarının İyileştirilmesi Stratejisi ve Eylem Planı açıklanmıştı. Açıklanan planda; ulaşım, barınma, eğitim, sağlık, güvenlik, iş ve sosyal güvenlik koşulları vb. konular itibariyle, ülkenin uzun vadeli nitelikli işgücünü karşılamak, mevsimlik gezici tarım işçilerini kayıt altına almak, mevsimlik gezici tarım işçilerinin, özellikle çocukları olmak üzere aile üyelerinin çalışma ve sosyal hayatlarının iyileştirilmesi amaç olarak belirtilmişti. Uygulamada norm ve standardın sağlanması, kamu kurum ve kuruluşları arasında işbirliği sağlanması, etkin ve verimli hizmet sunulması amacıyla 24.03.2010 tarihinde 2010/6 sayılı Başbakanlık Genelgesi yürürlüğe konuldu (METİP: Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatlarının İyileştirilmesi Projesi). Ancak bu uygulama başarılı olmadı tabi ki…

Örneğin, işçilerin barınma koşullarının iyileştirilmesi için METİP kapsamında hazırlanan toplulaştırılmış çadır yerleşim alanları; altyapı ve atık su sorunu çözülmüş, ortak kullanım alanları olan tuvalet ve banyoların hazırlandığı, periyodik haşere ve sinek ilaçlamaları yapılan, çöpleri toplanan, can güvenliği için önlemlerin alındığı, güvenlik ve sağlık kontrollerinin yapıldığı, elektrik ve temiz su sorununun olmadığı alanlardır. İlk dönemler bu alanlar işçiler tarafından tercih edilse de, günümüzde çok fazla kullanılmamakta bir kısmı atıl durumda olan alanlardır. İşçiler ideolojik, kültürel, mezhepsel ve etniksel sebeplerden dolayı bu alanları tercih etmemekte, kendi akraba ve yakınları ile 10 – 12 çadırlık yerleşim alanlarını oluşturmaktadırlar. Bu durumda da bahsedilen imkânlardan yoksun, ciddi sağlık ve güvenlik riskleri taşıyan ve izleme ekiplerince takip edilemeyen alanlar oluşmaktadır.

Kapitalizmde bazı şeylerin iyileştirilmesi ya da çözülmesi zordur, hele hele mevzu bahis olan emek sömürüsünü kolaylaştıran ideolojik, kültürel, mezhepsel ve etnik meseleler ise...

TARIM İŞÇİLİĞİNDE KADIN, ÇOCUKLAR VE SOSYAL DIŞLANMA
Mevsimlik tarım işçiliğinin yapısında çocuk ve kadın işçiliğinin yoğunluğu her geçen gün artmakta. Çocukların çoğu ise eğitim çağındadır. Mevsimlik tarım işçiliğinde çocuk işçiliği engellenmediği sürece, eğitim çağında olan bu çocuklar eğitim sisteminden tamamen kopacak.

Resim 3: Mevsimlik Tarım İşçiliğinde Çocuk ve Kadınlar

Emek yoğun tarımsal faaliyetlerin tercih edilmesinin en önemli nedenlerinden biri, düşük ücretlendirme dolayısıyla, üretim maliyetlerinde yarattığı azalma ya da bir diğer ifade ile kar artışı.

İstihdamın çocuk ve kadın yoğun yapısı işçilerin kayıt altına alınmasını engellemekte, dolayısıyla kayıt dışı çalışan ve gelecek beklentisi olmayan bir kuşak yaratmakta. Buna bağlı olarak, çocuklarda topluma yönelik gizliden gizliye bir kin oluşmakta. Bu işçiler arasında büyüyen ve belli bir yaştan sonra çalışmaya başlayan çocuklar, topluma karşı derin bir nefret, kin beslemekte ve belli bir süre sonra toplumla olan tüm bağlarını koparmakta veya sosyal dışlanma hissi yaşamaktalar.

TARIM İŞÇİLERİNİN EMEĞİYLE ZENGİNLEŞEN ARACILAR
İşçiler işi elciler[2] aracılığı ile bulmakta ve tamamına yakını bir önceki yıllarda çalıştığı arazilerde çalışmakta. İşçiler arazi sahipleri ile muhatap olmamakta, çalışma koşulları, ücret ve ücretin ödenmesi, yaşam koşulları gibi hususlarda tamamen elci ile görüşmekte ve bu konularda sorunlarını elci ile çözmekteler.  İşçiler günlük ortalama 12 – 14 saat çalışmakta ve ücretlendirmeleri illere göre değişmekle birlikte örneğin Adana’da bu çalışma karşılığında yaklaşık 30 – 35 TL yevmiye almaktalar. İşçiler bu yevmiyenin 2 – 4 TL arasında değişen kısmını elcilere vermekteler.

BİR ANI
2014 yılının eylül ayında saha araştırmasında Şanlıurfa’dan gelmiş 60 yaşında bir tarım işçisiyle anket yapmıştım. Anket sırasında sorduğum sorulardan biri “tarım işçisi arkadaşlarla hangi konularda konuşuyorsunuz?” Cevap olarak “işte arazi işleri, ürünler bir de siyaset, kimisi BDP (HDP) diyor kimi AKP diyor” dedi. Anket bitince ekip arkadaşlarımın beni gelip almalarını beklerken amca çay demledi ve sohbet etmeye başladık. İnsan onuruna yakışmayan koşullarda yaşadığı derme çatma çadırındaki sohbetten bir bölüm:

Ben: Eeee siyaset konuşurken sen kimi destekliyorsun?
Amca: Ben Erdoğancıyım? Oyumu hep ona verdim.
Ben: Neden?
Amca: Bir sürü şey yaptı, baksana yollar ne güzel oldu?
Ben: Araban var mı ?
Amca: Yok.
Ben: Peki son 12 yılda ekonomik olarak yaşantı daha iyi noktalara mı geldi?
Amca: (Suskunluk)
Ben: Kusuruma bakma ama merak ediyorum Urfa’da kendine ait evin var mı?
Amca: Estağfurullah, hiçbir şeyim yok, hanım da öldü, çocuklar gelinler buraya çalışmaya geliyoruz, onlar ileriki çadırda ben burada tekim.
Ben: Neden buraya çalışmaya geldin?
Amca: Çalışmazsam para kazanamam, ekmek alamam.
Ben: Diyorsun ki çalışmazsam para kazanamam, ekmek alamam, 60 yaşına gelmişsin, artık yaşama kaygısı gütmeden dinlensen olmaz mı?
Amca: O zaman bu işleri (tarım işçiliğinden bahsediyor) kim yapacak?
Ben: En azından senin yapmaman gerekiyor?
Amca: Olsun Erdoğan dinimizi savunuyor.

SOSYALİZM VE ÇADIR
Mevsimlik tarım işçiliği artık bir meslek ve yaşam biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kapitalizmde tarım işçiliği yapmak ise ayrı bir sorun. Kapitalizm başka alanlarda olduğu tarım işçiliğinde de kadınmış, çocukmuş, insanların yaşam koşullarıymış aldırmıyor.

Türkiye kapitalizminin diğer bütün alanlarda olduğu gibi tarım alanında ve tarım işçiliğinde biriktiği sorunlar, kapitalizmin kendisinin çözemeyeceği noktalara ulaşmıştır. Çözümleri ötelemek niyetinde değiliz ama çözüm tarımda da sosyalist planlama çünkü restorasyon peşinde değiliz.

Sosyalizmde ısrar insan olmakta ısrardır. İnsan olmakta ısrar sosyalizmde ısrardır.

Ve sosyalizm, rezidansların, şaşalı sitelerin boy boy dikildiği ve utanılmadan reklamlarının yapıldığı bu ülkede 60 yaşındaki bu amcamızı o çadırdan kurtarmaktır…


[1] Kantar Davran M., Sevinç M.R., Özalp B., Yılmaz H.  (2015) "Adana Kent Sorunları Açısından Gezici Mevsimlik Tarım İşçisi Ailelerin Mevcut Durumu ve Geleceği ", Adana Kent Sorunları Sempozyumu 3, ADANA, TÜRKIYE, 22 Mayıs - 25 Haziran 2015, ss.425-437

[2] Elci tarım işçisine iş bulan, onu memleketinden tarım işçiliği yapacağı yere getiren bunun karşılığında işçinin ücretinden kesinti yapan kişidir. “Elci” adlandırması Çukurova bölgesine özgüdür. Ege bölgesinde de “dayıbaşı” olarak adlandırılmaktadır.