Modern Dünyanın Sonu: Tablet çocukları

Gülperi Putgül Köybaşı/ Psikiyatrist

Blog: Dünyayı Verelim Çocuklara

Mahalle arasında yalınayak koşuşturan çocukların yerini alırken tablet çocukları, anne babalara da arada kalmak, kaygılanmak düşüyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için bir yandan kendileri için bile çok hızlı değişen bu yeni dünyaya alışma çabası, bir yandan çocukları diğerlerinin gerisinde kalmasın endişesi. Öte yanda “nasıl oldu da hepimiz tv başında elimizde cep telefonları ile birbirimizle konuşmaz olduk sorusunu” sessizce sormanın hüznü ile akıntıya kapılıp gidenler.  “Biz bu çocuklara ne yaptık böyle, peki biz nefes alamaz haldeyken neye nasıl engel olacağız ?” sorusuyla baş başa kalan ebeveynler.

Yoğun iş yükü ardından ev işleri ile boğuşan, maddi manevi sorunlarla baş etmek zorunda kalan anne babalara “çocuklarınıza televizyon seyrettirmeyin, cep telefonundan uzak tutun” demenin çözüm olamadığını bilmekle birlikte; çocukların ilk 2 yıl (hatta 3 yıl) ekran (tv, bilgisayar, cep telefonu) başından uzak kalması gerektiğinin, tüm dünyada kabul gören bilimsel bir öneri olduğunu yine yeniden söylemek durumundayız.  Beyin gelişiminin en üst düzeyde olduğu ilk yıllarda ekran, yüz yüze iletişime engel olarak, kontrolsüz hızlı bir görsel akış ile çocuğun gelişimini olumsuz etkiliyor. Kendini ifade etme, sosyalleşme, dikkat- konsantrasyon gibi yetilerin zarar görmesine neden oluyor. Hatta bu süre uzadığında hareketsiz kalma, obezite gibi ciddi fiziksel sorunlar oluşabiliyor. Hele ki içeriğinin kontrol edilmediği durumlarda sıklıkla şiddet içeren görüntüler çocuk zihnine hızlıca kaydediliyor.

Polikliniğe sıklıkla televizyonun başından alamıyoruz, bilgisayara sınır koyamıyoruz yakınmalarıyla başvuran anne babalara evdeki ortamı anlayabilmek için “birlikte nasıl vakit geçiriyorsunuz? Siz boş vakitlerinizde neler yaparsınız ?” soruları yöneltilir. Aldığımız yanıt şaşırtmıyor aslında, evde sıklıkla tv hep açık, hatta yemek yerken bile. Bilgisayarda saatlerce oyun oynuyor diye psikiyatriye getirilen ergenler, “annem önce kendisi bıraksın cep telefonunu elinden, babam önce kalksın tv nin başından” gibi yanıtlar veriyor sık sık. Hal böyle olunca da çocuk/genç için önerilerimiz havada kalıyor malesef. Öncelikle anne babaların kendi günlük yaşamlarını gözden geçirmesi gerekiyor.

Anne babalara ilk önerimiz, eve gelir gelmez tv açma alışkanlığınız varsa işe buradan başlayın. Ne işle meşgulseniz, yemek yaparken örneğin çocuğunuzu yanınıza çağırıp sohbet edin, gününü konuşun size yardım etmesini isteyin. Akşam yemekleri tüm ailenin bir arada olması ve sohbet edebilmesi için çok güzel bir fırsat, tv ile heba etmeyin. Televizyon izleyecekseniz kendiniz için de çocuğunuz gibi sınır koyun. Çocuğunuz uyumadan önce tv/ bilgisayar veya cep telefonu ile uzun süre vakit geçirmeyin. Birlikte oyun oynayın, bulmaca çözün, kitap okuyun. Elbette güzel bir film izlemek için zaman zaman bir araya gelin ve ekranı amaç değil araç haline getirin.

Çocukların 2-3 yaş arası günde en fazla yarım saat, 3-5 yaş arası 1 saat, ve 5 yaş sonrası 2 saat ekran başında (tv, bilgisayar, cep telefonu dahil)  kalmaları öneriliyor. Tüm bu cihazlar çocuğun odasında değil, evin ortak kullanım alanlarında olmalı. Kurallar konusunda anne babanın hemfikir ve tutarlı olması önemli. Ödül, çocuğun zihninde ulaşılması gereken önemli bir şey olarak kodlandığından, bilgisayar/tv nin ödül ya da ceza olarak kullanılması da önerilmiyor. Bilgisayar/tablet/tv, çocuğun eğlenceli vakit geçirdiği, ancak uzun süre kullanıldığında zararlı olabilen ve bu nedenle belli sürelerle izin verilen araçlar olarak algılanmalı. Kısıtlama ise ceza olarak değil gereklilik olarak anlatılmalı (tıpkı uyku saatleri, odasını toplama, okula gitme gibi). Yukarıda bahsettiğimiz gibi eğer ebeveynler kendileri bu araçlar ile sınırlarını net çizer, çocuk ile kaliteli vakit geçirebilirse, çocuk için de uyum sağlamak kolaylaşacaktır.

Teknolojinin yararları ve elbette hayatımızın önemli bir parçası olması gerçeğine sığınarak, kendi elimizle beslediğimiz sorunları görmezden gelmeyelim. Çocuğun gerçekten ihtiyacı olan şey, bir ekran ile değil başka bir insan ile yüzyüze iletişim kurmak. Bir çocuğun kendini ve dünyayı algılayışının belirleyicisi, anne babasının yüzü, sesi, onlarla ve diğer insanlarla karşılıklı iletişiminden öğrendikleri olmalı; mekanik sesler ve görüntüler değil.  Günümüzde her çocuk kaçınılmaz olarak bilgisayar/tablet/telefon kullanmayı öğrenecek. Emin olduğumuz şey, tüm bunlarla biraz daha geç tanışan ve daha az maruz kalan çocuk,  çağın gerisinde kalmayacak, daha başarısız olmayacak. Ancak siz çocuğunuzu gereksiz ekran maruziyetinden  koruyarak,  her geçen gün daha sık karşılaştığımız mutsuz ve yalnız çocuklardan biri olmaması için üstünüze düşeni yapmış olacaksınız.